Haber Detayı

TL'nin değer kazanma ihtimali yüksek


Maliye Bakanı Şimşek, "Piyasadaki oynaklık ABD'den gelecek verilere göre artabilir de azalabilir de ama TL aşırı değerli değildir" dedi.

Forum İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TL'nin seyriyle ilgili olarak, "TL'nin reel olarak orta-uzun vadede değer kazanma ihtimali yüksek. Piyasadaki oynaklık ABD'den gelecek verilere göre artabilir de azalabilir de ama TL aşırı değerli değildir" dedi.

"Yarının Kurulması-Hedef 2023" başlığını taşıyan Forum İstanbul 2015'in ikinci günü açılış konuşmasını yapan Şimşek, enflasyon konusuna da değindi. Enflasyonda özellikle 2016 yılında çok daha hızlı bir düşüş görebiliceğini belirten Şimşek, şöyle konuştu: "Enflasyon çok uzun yıllar yüksek seyretti. Ama hedefimiz düşük tek hane. Tabii ki geçici bazı faktörlerin etkisiyle enflasyon geçen sene yükseldi ve bu yıl tekrar düşüş trendinde. Çekirdek enflasyona bakarsanız şu anda yüzde 7,1. Muhtemelen enflasyon bu çerçevede en azından bu sene için böyle gidecek diye düşünüyorum.

Enflasyonu etkileyebilecek birkaç faktörün olduğuna işaret eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti: TL'deki değer kaybı olumsuz ve gıda fiyatları yüksek seyretmeye devam etti. Ekim-nisan arasında milimetreye düşen yağış miktarına baktığımız zaman geçen seneye göre yüzde 60'ın üzerinde bir artış var. Uzun vadeli Türkiye ortalamalarına göre de yüzde 12'lik artış var. Bu sene yağış açısından, tarımsal hasıla açısından son derece olumlu bir yıl olacak, eğer don olayı yaşanmazsa. Yılın ikinci yarısında bunun gıda fiyatlarına yansıyabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla gıda fiyatları enflasyonu aşağı çekecektir, her ne kadar ilk çeyrekte olumsuz etkilese de. Baz etkisi olumlu, iç talep ılımlı, emtia fiyatlarında bir düşüş söz konusu, bir de iyi bir tarım yılı olması halinde gıda fiyatlarının etkisiyle yılın ikinci yarısında düşüş trendini koruyabilir. Enflasyonda özellikle 2016 yılında çok daha hızlı bir düşüş görebiliriz. Piyasadaki belirsizliklerin azalmasıyla birlikte inanıyorum ki bu yansıyacak."

"Türkiye'deki firmaların yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yok"

 
Bakan Şimşek, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'na yardımcı olmaları gerektiğini belirterek, "Elini güçlendirmemiz lazım. Bu da sıkı maliye politikaları ile olur. Bu anlamda da daha kat edilecek mesafemiz var" dedi.

Üçüncü olarak çok kapsamlı bir reform programı açıkladıklarını anımsatan Şimşek, bu reformların bazı hususları için kaynak gerektiğini, şu anda kamu maliyesindeki sıkı disiplin ile gelecek dönemde uygulayacakları reformlar için mali alanı oluşturduklarını söyledi.

Şimşek, "Kamu maliyesinde seçim arefesinde farklı mülahazalar olabilir ama açık ve net olarak söylüyorum; Türkiye'nin kamu maliyesindeki disiplini devam ettirmesi, bu 3 konu açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla bizim stratejimizin çok sağlam bir temeli var" şeklinde konuştu.

Türkiye'de kamu borç yükünün geçen sene yüzde 33,5'e düştüğünü, hedeflerinin bunu yüzde 30'ların altına çekmek olduğunu vurgulayan Şimşek, şu anda o hedefe paralel gittiklerini, devletin brüt iç ve dış borç stokunun milli gelire oranına bakıldığı zaman Türkiye'nin çok iyi noktada olduğunu dile getirdi.

Kamunun net dış borcuna bakıldığında Türkiye'nin dünyadan 35 milyar dolar alacaklı olduğu bilgisini veren Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yani rezervimizle devletin dış yükümlülüklerini karşılaştığınız zaman bizim net dış borcumuz yok devlet olarak. Ama özel sektörün tabii ki var. Ama özel sektör bunun karşısında da ciddi yatırım yapmıştır. Mesela özel sektör yatırımları için 2002 yılını 100 olarak alırsanız, 2014'te bu rakam 255'e çıkmış reel olarak. Dolayısıyla özel sektör yatırımlarında çok ciddi bir artış olduğu için, özel sektörün de bir miktar döviz borcunun artışı son derece normaldir. Biz bunların analizini iyi yaptık. Türkiye'deki firmaların yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yok. Geriye kalanların büyük bir kısmının da ya turizm gelirleri var ya da ihracat geliri var. Belki çok cüzi bir kısmının, yüzde 12'sinin döviz geliri yokken borcu varmış gibi görünüyor ama Türkiye'de KOBİ'lerde özellikle şirket sahibinin serveti ile şirketin bilançosu arasındaki ilişki bazen çok gri olabiliyor, tam net olamayabiliyor. Muhtemelen oradan kaynaklanıyor. Çünkü onun analizini yaptığımız zaman doğrusu KOBİ'lere bu dozda dış kaynağın sağlanması ihtimalini biz düşük görüyoruz. Hane halkının 191 milyar dolar net dış varlığı var, devletinki 35 milyar dolar. Ama ülkenin net dış varlıklarına baktığınız zaman net dış yükümlülükler çok daha yüksek. O da reel sektörün yatırımları finanse için aldığı borçtan kaynaklanıyor."

"Harcama reformu yapacağız"  

Şimşek, "Faizlerde ciddi bir düşüş oldu, reel faizler düşük, bütün dünyada öyle, Türkiye'de de öyle ama bunun arka planında kamu maliyesindeki kazanımlar, enflasyondaki düşüş de etkili oldu. Global likiditenin, global para politikasının gevşek olmasının da etkisi var" dedi.

Faiz giderlerinin eskiden bütçe vergi giderlerinin yüzde 86'sı düzeyinde olduğunu anımsatan Şimşek, dün "aynı düzeyde kalsaydı ne olurdu" diye bir hesap yaptıklarını, buna göre 2003-2014 döneminde Türkiye'nin 1,4 trilyon dolar daha fazla faiz ödeyeceğini, ama Türkiye'nin bu faizi tasarruf ettiğini söyledi.

Bakan Şimşek, kamu maliyesine bakıldığı zaman vergide uyumun arttığını, kayıt dışılıkta azalmanın görüldüğünü ve bunun olumlu olduğunu vurgulayarak, ancak zayıf iç talep devam ederse bunun bir miktar olumsuz etkilenebileceğini, bunun jeopolitik gerginlikler ile bir miktar seçim öncesi belirsizliklere ilişkin olduğunu düşündüklerini dile getirdi.

Şimşek, seçimin hemen sonrasında dayanıklı tüketim mallarının ve genel anlamda yatırımın artma ihtimalini yüksek gördüklerine işaret etti.

Türkiye'de tasarrufların geçen sene yüzde 15'in üzerine çıktığını, bu yıl yüzde 16'nın üzerine çıkacağını, 2017'de ise muhtemelen yüzde 19'u aşacağını bildiren Şimşek, "Tasarruflar yüzde 19'u aşarsa eğer, biz yatırımın GSYH'ya oranını da mevcut seviyelerde korursak, cari açık yüzde 2 ya da o seviyeye inebiliyor. Ama yatırımları artırırsak cari açık biraz daha yüksek kalabilir" şeklinde konuştu.

Mehmet Şimşek, cari açığın bir makro sorun olduğunu, ama temelinde mikro sorunlar olduğuna işaret ederek, bu nedenle mikro düzeydeki reformların önemli olduğunun altını çizdi.

Gelir vergisi reformunun Meclis'te olduğunu, Vergi Usül Kanunu'nu yeniden yazdıklarını anlatan Şimşek, gelir vergisi reformunun amacının vergiyi tabana yaymak, vergi usul kanunun amacının ise mükellef haklarını iyileştirmek, uyuşmazlıklara daha hızlı çözüm üretmek olduğunu ifade etti.

Bakan Şimşek, harcama reformu yapacaklarını da dile getirerek, bundan kasıtlarının kamu mali yönetim ve kontrol anayasasının güncellenmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Taşıt Kanunu hazırladık ve Başbakanlığa gönderdik. Burada israfı minimize etmek lazım. Fakat şunu da söyleyeyim; genel bir kanı var taşıt konusunda çok israf olduğuna yönelik. Türkiye'deki bütün ambulansları, polis arabalarını ve bütün arabaları her şeyiyle katarsanız, onların alımı, bakımı, onarımı ve yakıtının bir yıllık bütçe içindeki payı 3,3 milyar lira. Bütçenin binde 7'si bile değil. Çok abartılan bir konu ama, ona rağmen o hassasiyeti paylaşıyoruz ve yeni Taşıt Kanunu'nu Başbakanlığa göndermiş durumdayız."

"Kamu İhale Kanunu mevzuatını yeniden gözden geçireceğiz"

Mehmet Şimşek, Kamu İhale Kanunu mevzuatını yeniden gözden geçireceklerini, burada da bir reform yapıp AB müktesebatına, özellikle yeni direktiflere uyum, orada bütün istisnaların kaldırılması ama eşik değerlerin ona göre ayarlanması hususunu çalıştıklarını söyledi.

Bütçenin 5'te birini eğitime harcadıkları bilgisini veren Şimşek, eğitimin kalitesinde de artış olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin lojistikte rekabette iyi bir noktaya gelebilmesi için Almanya'nın yaptığını başarmaları gerektiğini anlatan Şimşek, hızlı tren demiryolları ile Türkiye'yi örmeleri gerektiğini, gelecek yıllarda en az 45-50 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını, hızlı tren ağını en az 10 bin kilometreye çıkaracaklarını ifade etti.

Şimşek, havacılık sektöründeki gelişmelere değinerek, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda ikinci pisti yapma çabası içinde olduklarını anlattı. 

Türkiye'nin dünyanın en önemli sağlık destinasyonu olmayı istediğini vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin çok rahat bir şekilde gelecek 3-4 yıl içerisinde sağlık ihracatını 2,5 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarabileceğinin altını çizdi.

Bakan Şimşek, sermaye piyasalarının geliştirilmesine yönelik çok önemli bir reform programları olduğunu belirterek, çok ciddi adımlar atıp ilerleme sağladıklarını söyledi.

Muhalefet partilerinin asgari ücretle ilgili vaatlerine ilişkin de Şimşek, "Şu üretim ve ihracat yapısı ile böyle bir şey yaparsanız ya kayıt dışılığı artırırsınız ya da ciddi ciddi üretimin durmasına sebep olursunuz. Çünkü henüz Türkiye'nin yüksek teknolojili ürünlerdeki payı ihracatta da üretimde de son derece düşük. Türkiye halen Asya ülkeleri ile rekabet etmek durumunda. Bizim bunu aşmamız için Ar-Ge'yi artırmamız lazım" dedi.

Şimşek, Ar-Ge'ye verdikleri bütün vergi teşviklerini 10 kişi çalıştıran tasarım ünitelerine de vereceklerini dile getirdi.

Yeni bir eylem planlarının bulunduğunu, amaçlarının kayıt dışı ekonominin milli gelire oranını 5 puan daha düşürmek olduğunu belirten Şimşek, doğrudan yatırım girişlerinde bir artışın görüldüğünü, Türkiye'nin bu reformlarla yılda çok rahat bir şekilde 30 ile 50 milyar dolar arasında bir yatırımı çekebileceğini anlattı.

Maliye Bakanı Şimşek, "Piyasadaki oynaklık ABD'den gelecek verilere göre artabilir de azalabilir de ama TL aşırı değerli değildir" dedi.

Forum İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TL'nin seyriyle ilgili olarak, "TL'nin reel olarak orta-uzun vadede değer kazanma ihtimali yüksek. Piyasadaki oynaklık ABD'den gelecek verilere göre artabilir de azalabilir de ama TL aşırı değerli değildir" dedi.

"Yarının Kurulması-Hedef 2023" başlığını taşıyan Forum İstanbul 2015'in ikinci günü açılış konuşmasını yapan Şimşek, enflasyon konusuna da değindi. Enflasyonda özellikle 2016 yılında çok daha hızlı bir düşüş görebiliceğini belirten Şimşek, şöyle konuştu: "Enflasyon çok uzun yıllar yüksek seyretti. Ama hedefimiz düşük tek hane. Tabii ki geçici bazı faktörlerin etkisiyle enflasyon geçen sene yükseldi ve bu yıl tekrar düşüş trendinde. Çekirdek enflasyona bakarsanız şu anda yüzde 7,1. Muhtemelen enflasyon bu çerçevede en azından bu sene için böyle gidecek diye düşünüyorum.

Enflasyonu etkileyebilecek birkaç faktörün olduğuna işaret eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti: TL'deki değer kaybı olumsuz ve gıda fiyatları yüksek seyretmeye devam etti. Ekim-nisan arasında milimetreye düşen yağış miktarına baktığımız zaman geçen seneye göre yüzde 60'ın üzerinde bir artış var. Uzun vadeli Türkiye ortalamalarına göre de yüzde 12'lik artış var. Bu sene yağış açısından, tarımsal hasıla açısından son derece olumlu bir yıl olacak, eğer don olayı yaşanmazsa. Yılın ikinci yarısında bunun gıda fiyatlarına yansıyabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla gıda fiyatları enflasyonu aşağı çekecektir, her ne kadar ilk çeyrekte olumsuz etkilese de. Baz etkisi olumlu, iç talep ılımlı, emtia fiyatlarında bir düşüş söz konusu, bir de iyi bir tarım yılı olması halinde gıda fiyatlarının etkisiyle yılın ikinci yarısında düşüş trendini koruyabilir. Enflasyonda özellikle 2016 yılında çok daha hızlı bir düşüş görebiliriz. Piyasadaki belirsizliklerin azalmasıyla birlikte inanıyorum ki bu yansıyacak."

"Türkiye'deki firmaların yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yok"

 
Bakan Şimşek, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'na yardımcı olmaları gerektiğini belirterek, "Elini güçlendirmemiz lazım. Bu da sıkı maliye politikaları ile olur. Bu anlamda da daha kat edilecek mesafemiz var" dedi.

Üçüncü olarak çok kapsamlı bir reform programı açıkladıklarını anımsatan Şimşek, bu reformların bazı hususları için kaynak gerektiğini, şu anda kamu maliyesindeki sıkı disiplin ile gelecek dönemde uygulayacakları reformlar için mali alanı oluşturduklarını söyledi.

Şimşek, "Kamu maliyesinde seçim arefesinde farklı mülahazalar olabilir ama açık ve net olarak söylüyorum; Türkiye'nin kamu maliyesindeki disiplini devam ettirmesi, bu 3 konu açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla bizim stratejimizin çok sağlam bir temeli var" şeklinde konuştu.

Türkiye'de kamu borç yükünün geçen sene yüzde 33,5'e düştüğünü, hedeflerinin bunu yüzde 30'ların altına çekmek olduğunu vurgulayan Şimşek, şu anda o hedefe paralel gittiklerini, devletin brüt iç ve dış borç stokunun milli gelire oranına bakıldığı zaman Türkiye'nin çok iyi noktada olduğunu dile getirdi.

Kamunun net dış borcuna bakıldığında Türkiye'nin dünyadan 35 milyar dolar alacaklı olduğu bilgisini veren Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yani rezervimizle devletin dış yükümlülüklerini karşılaştığınız zaman bizim net dış borcumuz yok devlet olarak. Ama özel sektörün tabii ki var. Ama özel sektör bunun karşısında da ciddi yatırım yapmıştır. Mesela özel sektör yatırımları için 2002 yılını 100 olarak alırsanız, 2014'te bu rakam 255'e çıkmış reel olarak. Dolayısıyla özel sektör yatırımlarında çok ciddi bir artış olduğu için, özel sektörün de bir miktar döviz borcunun artışı son derece normaldir. Biz bunların analizini iyi yaptık. Türkiye'deki firmaların yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yok. Geriye kalanların büyük bir kısmının da ya turizm gelirleri var ya da ihracat geliri var. Belki çok cüzi bir kısmının, yüzde 12'sinin döviz geliri yokken borcu varmış gibi görünüyor ama Türkiye'de KOBİ'lerde özellikle şirket sahibinin serveti ile şirketin bilançosu arasındaki ilişki bazen çok gri olabiliyor, tam net olamayabiliyor. Muhtemelen oradan kaynaklanıyor. Çünkü onun analizini yaptığımız zaman doğrusu KOBİ'lere bu dozda dış kaynağın sağlanması ihtimalini biz düşük görüyoruz. Hane halkının 191 milyar dolar net dış varlığı var, devletinki 35 milyar dolar. Ama ülkenin net dış varlıklarına baktığınız zaman net dış yükümlülükler çok daha yüksek. O da reel sektörün yatırımları finanse için aldığı borçtan kaynaklanıyor."

"Harcama reformu yapacağız"  

Şimşek, "Faizlerde ciddi bir düşüş oldu, reel faizler düşük, bütün dünyada öyle, Türkiye'de de öyle ama bunun arka planında kamu maliyesindeki kazanımlar, enflasyondaki düşüş de etkili oldu. Global likiditenin, global para politikasının gevşek olmasının da etkisi var" dedi.

Faiz giderlerinin eskiden bütçe vergi giderlerinin yüzde 86'sı düzeyinde olduğunu anımsatan Şimşek, dün "aynı düzeyde kalsaydı ne olurdu" diye bir hesap yaptıklarını, buna göre 2003-2014 döneminde Türkiye'nin 1,4 trilyon dolar daha fazla faiz ödeyeceğini, ama Türkiye'nin bu faizi tasarruf ettiğini söyledi.

Bakan Şimşek, kamu maliyesine bakıldığı zaman vergide uyumun arttığını, kayıt dışılıkta azalmanın görüldüğünü ve bunun olumlu olduğunu vurgulayarak, ancak zayıf iç talep devam ederse bunun bir miktar olumsuz etkilenebileceğini, bunun jeopolitik gerginlikler ile bir miktar seçim öncesi belirsizliklere ilişkin olduğunu düşündüklerini dile getirdi.

Şimşek, seçimin hemen sonrasında dayanıklı tüketim mallarının ve genel anlamda yatırımın artma ihtimalini yüksek gördüklerine işaret etti.

Türkiye'de tasarrufların geçen sene yüzde 15'in üzerine çıktığını, bu yıl yüzde 16'nın üzerine çıkacağını, 2017'de ise muhtemelen yüzde 19'u aşacağını bildiren Şimşek, "Tasarruflar yüzde 19'u aşarsa eğer, biz yatırımın GSYH'ya oranını da mevcut seviyelerde korursak, cari açık yüzde 2 ya da o seviyeye inebiliyor. Ama yatırımları artırırsak cari açık biraz daha yüksek kalabilir" şeklinde konuştu.

Mehmet Şimşek, cari açığın bir makro sorun olduğunu, ama temelinde mikro sorunlar olduğuna işaret ederek, bu nedenle mikro düzeydeki reformların önemli olduğunun altını çizdi.

Gelir vergisi reformunun Meclis'te olduğunu, Vergi Usül Kanunu'nu yeniden yazdıklarını anlatan Şimşek, gelir vergisi reformunun amacının vergiyi tabana yaymak, vergi usul kanunun amacının ise mükellef haklarını iyileştirmek, uyuşmazlıklara daha hızlı çözüm üretmek olduğunu ifade etti.

Bakan Şimşek, harcama reformu yapacaklarını da dile getirerek, bundan kasıtlarının kamu mali yönetim ve kontrol anayasasının güncellenmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Taşıt Kanunu hazırladık ve Başbakanlığa gönderdik. Burada israfı minimize etmek lazım. Fakat şunu da söyleyeyim; genel bir kanı var taşıt konusunda çok israf olduğuna yönelik. Türkiye'deki bütün ambulansları, polis arabalarını ve bütün arabaları her şeyiyle katarsanız, onların alımı, bakımı, onarımı ve yakıtının bir yıllık bütçe içindeki payı 3,3 milyar lira. Bütçenin binde 7'si bile değil. Çok abartılan bir konu ama, ona rağmen o hassasiyeti paylaşıyoruz ve yeni Taşıt Kanunu'nu Başbakanlığa göndermiş durumdayız."

"Kamu İhale Kanunu mevzuatını yeniden gözden geçireceğiz"

Mehmet Şimşek, Kamu İhale Kanunu mevzuatını yeniden gözden geçireceklerini, burada da bir reform yapıp AB müktesebatına, özellikle yeni direktiflere uyum, orada bütün istisnaların kaldırılması ama eşik değerlerin ona göre ayarlanması hususunu çalıştıklarını söyledi.

Bütçenin 5'te birini eğitime harcadıkları bilgisini veren Şimşek, eğitimin kalitesinde de artış olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin lojistikte rekabette iyi bir noktaya gelebilmesi için Almanya'nın yaptığını başarmaları gerektiğini anlatan Şimşek, hızlı tren demiryolları ile Türkiye'yi örmeleri gerektiğini, gelecek yıllarda en az 45-50 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını, hızlı tren ağını en az 10 bin kilometreye çıkaracaklarını ifade etti.

Şimşek, havacılık sektöründeki gelişmelere değinerek, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda ikinci pisti yapma çabası içinde olduklarını anlattı. 

Türkiye'nin dünyanın en önemli sağlık destinasyonu olmayı istediğini vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin çok rahat bir şekilde gelecek 3-4 yıl içerisinde sağlık ihracatını 2,5 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarabileceğinin altını çizdi.

Bakan Şimşek, sermaye piyasalarının geliştirilmesine yönelik çok önemli bir reform programları olduğunu belirterek, çok ciddi adımlar atıp ilerleme sağladıklarını söyledi.

Muhalefet partilerinin asgari ücretle ilgili vaatlerine ilişkin de Şimşek, "Şu üretim ve ihracat yapısı ile böyle bir şey yaparsanız ya kayıt dışılığı artırırsınız ya da ciddi ciddi üretimin durmasına sebep olursunuz. Çünkü henüz Türkiye'nin yüksek teknolojili ürünlerdeki payı ihracatta da üretimde de son derece düşük. Türkiye halen Asya ülkeleri ile rekabet etmek durumunda. Bizim bunu aşmamız için Ar-Ge'yi artırmamız lazım" dedi.

Şimşek, Ar-Ge'ye verdikleri bütün vergi teşviklerini 10 kişi çalıştıran tasarım ünitelerine de vereceklerini dile getirdi.

Yeni bir eylem planlarının bulunduğunu, amaçlarının kayıt dışı ekonominin milli gelire oranını 5 puan daha düşürmek olduğunu belirten Şimşek, doğrudan yatırım girişlerinde bir artışın görüldüğünü, Türkiye'nin bu reformlarla yılda çok rahat bir şekilde 30 ile 50 milyar dolar arasında bir yatırımı çekebileceğini anlattı.