Yapı kimyasallarında 10 şirket yabancıyla pazarlık masasında
Yalıtım sektörü her yıl % 25 - 30 büyüme gösteriyor. 10 yılda 350 milyon dolardan 5 milyar dolar büyüklüğe geldi. Yasalar yalıtımı zorunlu hale getirdi. Bu gelişme sektöre muazzam bir pazar açtı.
Yapı kimyasalları sektöründe önemli gelişmeler var. Manzarayı İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan, şöyle özetledi: “İç pazar çok dinamik. 10 yıl önce 350 milyon şimdi 5 milyar dolar. 10 kattan fazla büyüme olmuş. Her yıl yüzde 25 - 30 büyüyor. Krizde bile büyüdü. Malzeme üreticileri ve uygulamacılar olarak büyüklüğü kayıtlı kayıtsız 5 milyar dolar civarında. Satılan ürün 10 kat büyüyebilir, 100 milyon metrekarelere çıkabilir, pazar 40 - 50 milyar dolara ulaşabilir. Şimdi kentsel dönüşüm başladı. Yabancılar yıllar önceden bunu gördü, pazara girdi. El değiştiren şirketler var. İzocam satıldı (2006) Marshall satıldı. İtalyanlar Mapei’yi satın aldı. Kalekim’e yıllardır büyük ilgi var ama şirketin öyle bir niyeti yok. Koramic, Eczacıbaşı ortaklığıydı, yüzde 50 payı da yabancı ortak aldı. Yeni satın alma girişimleri var. Benim bildiğim, isim veremem ama en az 10 firma masadadır. Bunların bir kısmı satıldığında kalıcı sermaye giriyor. Müşteriler üreticilerdi. Biz de gidip alıyoruz. Kalekim olarak İtalya’da marka aldık. Moskova’da üretim yapıyoruz.”
Bütün devler geldi
AB ülkeleri firmalarının AB kültür ve standartlarını taşıdığını, yerli üreticilerin, kendilerini onlarla kıyaslayarak geliştiğini ve hızlı büyüdüğünü belirten Erdoğan, “Eryapı mesela. Son yıllarda büyük gelişme gösterdi. Kayseri merkezli İzober. Ankara’da Grofen var. Çok iyi gelişiyorlar. Anadolu’da çok parlak başka firmalarımız var. Kalekim, Polisan, Ode gibi büyük yerli firmaların yanı sıra birçok uluslararası marka rekabet ediyor. Kalekim pazar lideri konumundadır” dedi.
Pazarın en eski yabancılarından biri BASF. Yaşar Grubu ile ortaklığında Yaşar Grubu hisselerini (2008) devraldı. Yapı kimyasallarında BASF Yapı Kimyasalları AŞ ile faaliyet gösteriyor. Gebze, Burdur ve Trabzon’da üretimi var. Pazarın büyüklerinden Akzo Nobel, Marshall’ı, Kuveyt şirketi Alamana Industries Co.S.A.K. ve Fransız şirketi Saint Gobain Isover ortaklığı İzocam’ı (2006) satın almıştı. Dow Chemical, Türk ortakların hisselerini satın alarak Dow Türkiye Kimya Sanayi’yi kurdu. Polisan ile 2007’de ortak teşebbüs kuran Rohm and Haas’ı 2009’da Dow Chemical satın aldı. Dow, boya ve kaplama hammaddelerini Polisan’la birlikte Dilovası OSB’de üretiyor.
1995’te Dow ve Toprakçıoğlu ortaklıklarıyla kurulan Mardav’ın hisseleri, 2001’de Belçikalı Ravago’ya geçti. Ravgo, Türkiye’de Mardav’ın yanı sıra Torouss ve Stoper şirketleriyle faaliyet gösteriyor. Filli Boya markasının sahibi Betek AŞ, Avrupalı Caparol ile ortak iş yapıyor.
İtalyan yapı kimyasalları şirketi Mapei S.p.A. bu yıl Türk firması Wallmerk Yapı’yı satın alarak pazara girdi. Belçikalı Koramic de ortağı Eczacıbaşı’nın hisselerini aldı. Bu şirketlerin dışında Avusturyalı Baumit, pazara girdi. Murat Baykent - Aquafin International GmbH ortaklığı AB-Schomburg pazarda. Akçalı Wagner yabancı ortaklı. Avusturya Wopfing merkezli Schmid Industrie – Holding’in kuruluşu Alesecco, Alman Knauf Insulation, Fransız markası Onduline, Alman Remmers, Danimarkalı Rockwool Grubu, Fransız Saint Gobain Weber, Alman Wacker Chemie yine Austrotherm... Bunlar pazarın önemli yabancıları.
‘Koyun ekonomisi’ kötü
Sektörün kayıtlı kısmının yüzde 85’ini temsil eden İZODER’in Başkanı Ferdi Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre sektörüne giriş çok fazla. Erdoğan, “İbrahim Bodur, buna ‘koyun ekonomisi’ der. Nerede hareket varsa oraya hücum... Kontrol dışı bir sanayileşme oluyor. Sektörün fırsatçı akınından korunması lazım. Vatandaşa da iş düşüyor. Floransa’da bir otelin önüne araba park edemedik. Vatandaş uyarıyor, ‘Sizi ihbar ederiz, büyük ceza ödersiniz’ dediler. Bina eski, yakınına trafik sokmuyorlar. Sektördeki büyüme ilgi yaratıyor. Bunun yatırımı özendirmesi normal ancak, yüzde 30’a varan oranlarda kayıtdışılık var. Tüketici standart dışı ürün kullanan, sertifikasız ustaların yaptığı işlerde hayal kırıklığına uğruyor. Bunun için Alo 180 hattı var. Bakanlık 400 kişilik ekiple denetim yapıyor ama tüketici bunu da fazla bilmiyor. Oysaki yüksek standartta üretim yapan, sertifikalı uygulamacılarla iyi sonuç, başka bir ifade ile yüzde 50 tasarruf mümkün. Yüzde 50 tasarruf 10 milyar dolar demek... 2023’e kadar 100 milyar dolar tasarruf demek” diye konuştu.
İzin ruhsatta olmalı
Erdoğan, “Bina izinleri ruhsat aşamasında veriliyordu, iskana çekilmişti. Şimdi bu tekrar ruhsat aşamasına çekilecek.Bakanlık da çekme niyetinde. Binanın TS 825’e göre yaptırılıp, sonra BEP - TR’den geçmesi gerekiyor. İskan aşamasına bırakılırsa zor. Eski binaların yüzde 80’inde yalıtım yok. Zorunluluk 2017’de başlıyor. O tarihe kadar mantosuz bina kalmaması, 100. yıla kadar tamamının kaplanmış olması lazım. Tüketicinin özendirilmesi için KDV indirimi, gaz fiyatında indirim gibi teşvikler iyi olur. Bunları görüşüyoruz” dedi.
Mevzuat ne diyor?
2008’de revize edilen “TS 825 Isı Yalıtımı Yönetmeliği” ile yalıtımı zorunlu oldu. 1 Ocak 2011 itibariyle de yeni inşa edilen binaların enerji kimlik belgesi alması zorunlu oldu. Mevcut binaların da 2017 yılına kadar bu belgeyi alması gerekiyor.
25 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (EVSB), gereği
toplam kullanım alanı 10 bin metrekarenin üzerindeki ticarî bina ve hizmet binalarının tamamında, yürürlükteki standartları sağlayan ısı yalıtımı ve enerji verimli ısıtma sistemlerinin bulunması zorunlu.
Sektöre teşvik yok, özel bir finansman modeli geliştirilmeli
İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan, sektörün taleplerini ve durumunu şöyle özetledi:
“Sektöre teşvik yok. Isı yalıtım yatırımları 6. bölgede teşvik kapsamında. BEP - TR’ye göre enerji kimlik belgesi verirken binaların A, B, C diye kodları olacak. Bizde binaların büyük kısmı D, E, F, hatta G bile var. Devlet binaları da uygun değil. Yalıtımla evin sıcaklığını 22 - 23 derecede set ediyorsunuz. Depremde yıkılan binaların yüzde 65’i korozyondan yıkıldı. Bu da su yalıtımının önemini gösteriyor. Binaları 80 - 100 yıllık tasarlıyoruz. Su yalıtımı yoksa ömrünün yarısını kaybeder. Korozyonun Türkiye’ye maliyeti 22 - 23 milyar dolardır. Sorun denetimsizlik. Alıcılar yüzde 50 tasarruf hayalini satın alıyor. Ama bu olmayınca hayal kırıklığı var. Bazı yanlış uygulamalar sektöre böyle zarar veriyor.
Bir finansman modeli yok. Tüketici zorlanıyor. Yalıtımlı binaların emlak vergisinden, KDV’den muaf olması gerekir. Tüketicinin faizsiz veya düşük faizli krediyle teşvik edilmesi lazım. Böyle bir model geliştirdik. Şekerbank böyle bir kredi geliştirdi. Meriç Uluşahin bu işe gönül vermiş bir yönetici. Büyük ilgi de gördü. Sonradan başkaları da girdi. Vade 5 yıl, 10 olması lazım. Tüketici yalıtım yaptığında elde edeceği tasarrufu ödeyerek yalıtım yaptırabilmeli. Ses ve yangın yalıtımı çok önemli. Binalar gökdelenlere dönüşüyor. Toplu yaşam alanlarında büyük önemi var. Gürültüde, 40 desibelin altında yaşamak lazım ama şimdi 70 - 80 desibel ses altında yaşanıyor. Bina maliyetinde yalıtımın payı yüzde 3 - 5’i kadar. Sağladığı tasarrufla maliyetini birkaç yıl içinde amorti ediyor ve ömür boyu tasarruf sağlıyor. Türkiye’de enerjinin yüzde 34’ü konutlarda ve yüzde 80’i ısıtma ve soğutma amaçlı tüketiliyor. Ancak 19 milyon konutun yüzde 85’inde ısı yalıtımı yok. AB’de binaların yüzde 50 – 60’ında ısı yalıtımı var. AB’de, binalarda ısıtma – soğutma için harcanacak enerji miktarı metrekare başına 30-50 kwh. Türkiye’de ise 80- 100 kwh. Yalıtımsız binalarda bu rakam 300-350 kwh’a kadar çıkıyor.”
‘Pasif ev’ bütün kış ampulle ısınıyor
Türkiye’nin ilk pasif evi İzmir Urla’da inşa edildi. Bu eve doğal gaz faturası gelmiyor. Evde soba da yakılmıyor. Isıtmak için aydınlanma ampulleri yeterli. Yazın klima açmanıza gerek yok. Yüzde 90 enerji tasarrufu sağlanıyor. Uğur Gül ve Gerd Ketelhake çiftinin iki çocuklarıyla birlikte yaşadığı evde
16 cm kalınlığında ısı yalıtımı uygulandı. Isınmak için 7 tane 100 watt’lık ampul yeterli. Enerji tüketen her şey, bir bilgisayar, hatta eve gelen misafirler bile evin ısınmasına yetiyor. Türkiye’de bu tip evleri yaygınlaştırmak mümkün. Çünkü pahalı değil. Urla’daki evin metrekare maliyeti bin 200 lira olmuş. Pasif ev, dünyada hızla yayılan bir trend. Almanya’da 13 bin ‘pasif ev’ var. Dünyada ise 17 bin 500 pasif ev bulunuyor. Almanya’dan sonra en fazla pasif ev inşa eden ülkeler; İskandinav ülkeleri ve Avusturya.
Ferdi Erdoğan, “Türkiye’de metrekarede 350 kwh enerji tüketiliyor. 150’ye düşürülmesini öngörüyor. Pasif Ev’de bu rakam 15 kwh. 2020’de Fransa mecburi tutmaya hazırlanıyor. Almanya şimdiden metrekarede 40 - 50 kwh’ya çekti” dedi.
Yalıtım sektörü her yıl % 25 - 30 büyüme gösteriyor. 10 yılda 350 milyon dolardan 5 milyar dolar büyüklüğe geldi. Yasalar yalıtımı zorunlu hale getirdi. Bu gelişme sektöre muazzam bir pazar açtı.
Yapı kimyasalları sektöründe önemli gelişmeler var. Manzarayı İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan, şöyle özetledi: “İç pazar çok dinamik. 10 yıl önce 350 milyon şimdi 5 milyar dolar. 10 kattan fazla büyüme olmuş. Her yıl yüzde 25 - 30 büyüyor. Krizde bile büyüdü. Malzeme üreticileri ve uygulamacılar olarak büyüklüğü kayıtlı kayıtsız 5 milyar dolar civarında. Satılan ürün 10 kat büyüyebilir, 100 milyon metrekarelere çıkabilir, pazar 40 - 50 milyar dolara ulaşabilir. Şimdi kentsel dönüşüm başladı. Yabancılar yıllar önceden bunu gördü, pazara girdi. El değiştiren şirketler var. İzocam satıldı (2006) Marshall satıldı. İtalyanlar Mapei’yi satın aldı. Kalekim’e yıllardır büyük ilgi var ama şirketin öyle bir niyeti yok. Koramic, Eczacıbaşı ortaklığıydı, yüzde 50 payı da yabancı ortak aldı. Yeni satın alma girişimleri var. Benim bildiğim, isim veremem ama en az 10 firma masadadır. Bunların bir kısmı satıldığında kalıcı sermaye giriyor. Müşteriler üreticilerdi. Biz de gidip alıyoruz. Kalekim olarak İtalya’da marka aldık. Moskova’da üretim yapıyoruz.”
Bütün devler geldi
AB ülkeleri firmalarının AB kültür ve standartlarını taşıdığını, yerli üreticilerin, kendilerini onlarla kıyaslayarak geliştiğini ve hızlı büyüdüğünü belirten Erdoğan, “Eryapı mesela. Son yıllarda büyük gelişme gösterdi. Kayseri merkezli İzober. Ankara’da Grofen var. Çok iyi gelişiyorlar. Anadolu’da çok parlak başka firmalarımız var. Kalekim, Polisan, Ode gibi büyük yerli firmaların yanı sıra birçok uluslararası marka rekabet ediyor. Kalekim pazar lideri konumundadır” dedi.
Pazarın en eski yabancılarından biri BASF. Yaşar Grubu ile ortaklığında Yaşar Grubu hisselerini (2008) devraldı. Yapı kimyasallarında BASF Yapı Kimyasalları AŞ ile faaliyet gösteriyor. Gebze, Burdur ve Trabzon’da üretimi var. Pazarın büyüklerinden Akzo Nobel, Marshall’ı, Kuveyt şirketi Alamana Industries Co.S.A.K. ve Fransız şirketi Saint Gobain Isover ortaklığı İzocam’ı (2006) satın almıştı. Dow Chemical, Türk ortakların hisselerini satın alarak Dow Türkiye Kimya Sanayi’yi kurdu. Polisan ile 2007’de ortak teşebbüs kuran Rohm and Haas’ı 2009’da Dow Chemical satın aldı. Dow, boya ve kaplama hammaddelerini Polisan’la birlikte Dilovası OSB’de üretiyor.
1995’te Dow ve Toprakçıoğlu ortaklıklarıyla kurulan Mardav’ın hisseleri, 2001’de Belçikalı Ravago’ya geçti. Ravgo, Türkiye’de Mardav’ın yanı sıra Torouss ve Stoper şirketleriyle faaliyet gösteriyor. Filli Boya markasının sahibi Betek AŞ, Avrupalı Caparol ile ortak iş yapıyor.
İtalyan yapı kimyasalları şirketi Mapei S.p.A. bu yıl Türk firması Wallmerk Yapı’yı satın alarak pazara girdi. Belçikalı Koramic de ortağı Eczacıbaşı’nın hisselerini aldı. Bu şirketlerin dışında Avusturyalı Baumit, pazara girdi. Murat Baykent - Aquafin International GmbH ortaklığı AB-Schomburg pazarda. Akçalı Wagner yabancı ortaklı. Avusturya Wopfing merkezli Schmid Industrie – Holding’in kuruluşu Alesecco, Alman Knauf Insulation, Fransız markası Onduline, Alman Remmers, Danimarkalı Rockwool Grubu, Fransız Saint Gobain Weber, Alman Wacker Chemie yine Austrotherm... Bunlar pazarın önemli yabancıları.
‘Koyun ekonomisi’ kötü
Sektörün kayıtlı kısmının yüzde 85’ini temsil eden İZODER’in Başkanı Ferdi Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre sektörüne giriş çok fazla. Erdoğan, “İbrahim Bodur, buna ‘koyun ekonomisi’ der. Nerede hareket varsa oraya hücum... Kontrol dışı bir sanayileşme oluyor. Sektörün fırsatçı akınından korunması lazım. Vatandaşa da iş düşüyor. Floransa’da bir otelin önüne araba park edemedik. Vatandaş uyarıyor, ‘Sizi ihbar ederiz, büyük ceza ödersiniz’ dediler. Bina eski, yakınına trafik sokmuyorlar. Sektördeki büyüme ilgi yaratıyor. Bunun yatırımı özendirmesi normal ancak, yüzde 30’a varan oranlarda kayıtdışılık var. Tüketici standart dışı ürün kullanan, sertifikasız ustaların yaptığı işlerde hayal kırıklığına uğruyor. Bunun için Alo 180 hattı var. Bakanlık 400 kişilik ekiple denetim yapıyor ama tüketici bunu da fazla bilmiyor. Oysaki yüksek standartta üretim yapan, sertifikalı uygulamacılarla iyi sonuç, başka bir ifade ile yüzde 50 tasarruf mümkün. Yüzde 50 tasarruf 10 milyar dolar demek... 2023’e kadar 100 milyar dolar tasarruf demek” diye konuştu.
İzin ruhsatta olmalı
Erdoğan, “Bina izinleri ruhsat aşamasında veriliyordu, iskana çekilmişti. Şimdi bu tekrar ruhsat aşamasına çekilecek.Bakanlık da çekme niyetinde. Binanın TS 825’e göre yaptırılıp, sonra BEP - TR’den geçmesi gerekiyor. İskan aşamasına bırakılırsa zor. Eski binaların yüzde 80’inde yalıtım yok. Zorunluluk 2017’de başlıyor. O tarihe kadar mantosuz bina kalmaması, 100. yıla kadar tamamının kaplanmış olması lazım. Tüketicinin özendirilmesi için KDV indirimi, gaz fiyatında indirim gibi teşvikler iyi olur. Bunları görüşüyoruz” dedi.
Mevzuat ne diyor?
2008’de revize edilen “TS 825 Isı Yalıtımı Yönetmeliği” ile yalıtımı zorunlu oldu. 1 Ocak 2011 itibariyle de yeni inşa edilen binaların enerji kimlik belgesi alması zorunlu oldu. Mevcut binaların da 2017 yılına kadar bu belgeyi alması gerekiyor.
25 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (EVSB), gereği
toplam kullanım alanı 10 bin metrekarenin üzerindeki ticarî bina ve hizmet binalarının tamamında, yürürlükteki standartları sağlayan ısı yalıtımı ve enerji verimli ısıtma sistemlerinin bulunması zorunlu.
Sektöre teşvik yok, özel bir finansman modeli geliştirilmeli
İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan, sektörün taleplerini ve durumunu şöyle özetledi:
“Sektöre teşvik yok. Isı yalıtım yatırımları 6. bölgede teşvik kapsamında. BEP - TR’ye göre enerji kimlik belgesi verirken binaların A, B, C diye kodları olacak. Bizde binaların büyük kısmı D, E, F, hatta G bile var. Devlet binaları da uygun değil. Yalıtımla evin sıcaklığını 22 - 23 derecede set ediyorsunuz. Depremde yıkılan binaların yüzde 65’i korozyondan yıkıldı. Bu da su yalıtımının önemini gösteriyor. Binaları 80 - 100 yıllık tasarlıyoruz. Su yalıtımı yoksa ömrünün yarısını kaybeder. Korozyonun Türkiye’ye maliyeti 22 - 23 milyar dolardır. Sorun denetimsizlik. Alıcılar yüzde 50 tasarruf hayalini satın alıyor. Ama bu olmayınca hayal kırıklığı var. Bazı yanlış uygulamalar sektöre böyle zarar veriyor.
Bir finansman modeli yok. Tüketici zorlanıyor. Yalıtımlı binaların emlak vergisinden, KDV’den muaf olması gerekir. Tüketicinin faizsiz veya düşük faizli krediyle teşvik edilmesi lazım. Böyle bir model geliştirdik. Şekerbank böyle bir kredi geliştirdi. Meriç Uluşahin bu işe gönül vermiş bir yönetici. Büyük ilgi de gördü. Sonradan başkaları da girdi. Vade 5 yıl, 10 olması lazım. Tüketici yalıtım yaptığında elde edeceği tasarrufu ödeyerek yalıtım yaptırabilmeli. Ses ve yangın yalıtımı çok önemli. Binalar gökdelenlere dönüşüyor. Toplu yaşam alanlarında büyük önemi var. Gürültüde, 40 desibelin altında yaşamak lazım ama şimdi 70 - 80 desibel ses altında yaşanıyor. Bina maliyetinde yalıtımın payı yüzde 3 - 5’i kadar. Sağladığı tasarrufla maliyetini birkaç yıl içinde amorti ediyor ve ömür boyu tasarruf sağlıyor. Türkiye’de enerjinin yüzde 34’ü konutlarda ve yüzde 80’i ısıtma ve soğutma amaçlı tüketiliyor. Ancak 19 milyon konutun yüzde 85’inde ısı yalıtımı yok. AB’de binaların yüzde 50 – 60’ında ısı yalıtımı var. AB’de, binalarda ısıtma – soğutma için harcanacak enerji miktarı metrekare başına 30-50 kwh. Türkiye’de ise 80- 100 kwh. Yalıtımsız binalarda bu rakam 300-350 kwh’a kadar çıkıyor.”
‘Pasif ev’ bütün kış ampulle ısınıyor
Türkiye’nin ilk pasif evi İzmir Urla’da inşa edildi. Bu eve doğal gaz faturası gelmiyor. Evde soba da yakılmıyor. Isıtmak için aydınlanma ampulleri yeterli. Yazın klima açmanıza gerek yok. Yüzde 90 enerji tasarrufu sağlanıyor. Uğur Gül ve Gerd Ketelhake çiftinin iki çocuklarıyla birlikte yaşadığı evde
16 cm kalınlığında ısı yalıtımı uygulandı. Isınmak için 7 tane 100 watt’lık ampul yeterli. Enerji tüketen her şey, bir bilgisayar, hatta eve gelen misafirler bile evin ısınmasına yetiyor. Türkiye’de bu tip evleri yaygınlaştırmak mümkün. Çünkü pahalı değil. Urla’daki evin metrekare maliyeti bin 200 lira olmuş. Pasif ev, dünyada hızla yayılan bir trend. Almanya’da 13 bin ‘pasif ev’ var. Dünyada ise 17 bin 500 pasif ev bulunuyor. Almanya’dan sonra en fazla pasif ev inşa eden ülkeler; İskandinav ülkeleri ve Avusturya.
Ferdi Erdoğan, “Türkiye’de metrekarede 350 kwh enerji tüketiliyor. 150’ye düşürülmesini öngörüyor. Pasif Ev’de bu rakam 15 kwh. 2020’de Fransa mecburi tutmaya hazırlanıyor. Almanya şimdiden metrekarede 40 - 50 kwh’ya çekti” dedi.