Haber Detayı

Yabancı yatırımdan kaçabilir'


İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, "Kredi notumuzun düşebileceği, yabancı sermayenin yatırım yapmaktan kaçabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalabiliriz" dedi
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis toplantısında yaptığı konuşmada, son 5 yıldır dünya ekonomisinin üzerinde varlığını sürdüren karamsarlık bulutunun, olumlu bazı gelişmeler eşliğinde dağılmaya başladığını belirterek, yılın sonuna doğru ABD ekonomisinden daha umut verici veriler geldiğini, dünya ekonomisinin dinamosu durumunda olan Amerikan ekonomisinin, beklenenden hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girdiğini kaydetti. 

Bu ülkede, kasım ayında işsizlik oranının yüzde 7 ile son 5 yılın en düşük seviyesine inerken büyüme rakamının da yukarıya doğru revize edildiğini ifade eden Bahçıvan, şunları söyledi:

"Tahvil alım programında gelecek aydan itibaren azaltmaya gidilecek olması hiç kuşkusuz ülke ekonomisine duyulan güvenin bir sonucu olarak gerçekleştirilecek. Avrupa Birliği'nde de ekonomik açıdan bir toparlanma olmakla birlikte bunun yavaş bir tempoda seyrediyor olması dikkat çekici. ABD'ye ilaveten özellikle Avrupa Birliği'nin dinamosu Almanya ve İngiltere'de konjonktürün güçlenmesi, bu ülkelerle ticaret yapan ülkeler için de bir umut ışığı sağlayacaktır. Ülke ekonomileri için büyüme imkanından söz ederken çok önemli bir noktayı göz önünde bulundurmamız gerektiğine inanıyorum. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin, geçmiş dönemde olduğu gibi yüksek büyüme başarıları sergilemeyeceği bir gerçek. Çin, bu noktada çok önemli bir rol oynuyor. Çin'in, dünyanın gelişmiş ülkelerine göre çok daha yüksek bir ithalata bağımlı olması büyük hammadde üreticilerine son yıllarda yüksek maddi kazançlar sağladı. Öte yandan ileri teknolojili yatırım malları ve girdilerinde uzmanlaşan Japonya, Güney Kore gibi sanayileşmiş Asya ülkeleri de Çin'in yüksek büyüme hamlesinden ziyadesiyle faydalandı."

Bahçıvan, gelecek dönemde büyümesi düşük Çin'in, daha güçlü doların, daha zayıf emtia fiyatlarının dünya ve ülke ekonomilerine yön vereceğini anlatarak, "2013 yılında uluslararası fon akışında gözlenen yavaşlama ve yön değişimi gelişmiş ülkeleri olumlu etkilerken gelişmekte olan ülke ekonomilerini endişelendirmektedir. Sermaye girişinin fiilen yavaşlaması ve hacim kaybetmesi, gelişmekte olan ülkelerde belirsizlik ve güvensizliğe paralel olarak risk artışına neden olmaktadır. Bu durum karşısında küresel fonların, gelişmiş ülkelere ve riski daha düşük bölgelere yönelmeye başlamış olması asla hafife alınmaması gereken bir gelişmedir" diye konuştu.

Dünyanın, "yıldızı parlayan ülke" olarak algıladığı Türkiye'nin, global ekonomideki bu olumsuz gelişmeden etkilenmemesi için herkese büyük görev ve sorumluluklar düştüğünü aktaran Bahçıvan, giderek zorlaşan küresel rekabet koşullarında sanayici olmanın, aş ve iş için yatırım ve üretim yapmanın büyük bir cesaret gerektirdiğini, bu cesareti gösteren sanayiciler ve fedakarlık timsali çalışanlar eşliğinde Türkiye'nin herkesin gıptayla baktığı başarılara imza attığını dile getirdi.

"Enerjimizi iç hesaplaşmalar uğruna harcamanın bedelini geçmişte ödedik"

Bahçıvan, zor koşullarda kazanılanların kolay bir şekilde heba etme lüksüne hiç kimsenin hakkı olmadığına inandıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Dış dünyadan koparak içeriye odaklanmanın, enerjimizi kısır iç hesaplaşmalar uğruna harcamanın bedelini geçmişte çok ağır ödedik. Yeni Türkiye, bu çerçevede büyük bir anlam ifade ediyor. Hukukun evrensel ilkelerine ve üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına inanmak, sorunları hukuk çerçevesinde çözmek yeni Türkiye'nin vazgeçilmezleri olmalı. Bu anlayış çerçevesinde masumiyet karinesi göz ardı edilmeden yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmesini bekliyoruz. Buna önem vermediğimiz takdirde; uluslararası arenada ülke imajımızın olumsuz etkileneceği, kredi notumuzun düşebileceği, yabancı sermayenin yatırım yapmaktan kaçabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalabiliriz.

Böylesi bir gelişmenin herkes için telafisi zor ekonomik kayıplar doğuracağını burada özellikle ifade etmek istiyorum. Millet olarak sakin ve sabırlı olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Buna her kesimin olduğu gibi sanayi camiasının da özel önem vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Yabancı sermaye ve finansal istikrar, hepimiz için çok önemli. New York, Londra ve Dubai'de yer alan mevcut finans merkezlerinden daha büyük bir finans merkezi inşa ederek İstanbul'u uluslararası bir finans merkezi haline getirme hedefi hepimize büyük bir heyecan vermektedir. Bu heyecanı yaşarken bazı hususlarda da duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum."

Bahçıvan, finans piyasaları için güven, şeffaflık ve istikrarın her şeyin önünde geldiğini ifade ederek, "Teşebbüs hürriyetini tartışmalı hale getirmek, zor koşullarda kazanç mücadelesi veren şirketlerin ve kurumların itibarını gölgelemek, toplumsal barışı riske etmek çok önem verdiğimiz istikrarı maalesef ortadan kaldırır. Sermaye piyasasının kaynakları tasarruf sahiplerinin birikimleridir. Sermaye piyasasının en önemli ve yaygın araçları hisse senetleri ve tahvillerdir. Şirketlerin halka açılması bu yolla sermayenin tabana yayılması ülkemiz ekonomisinin en önemli hedeflerinden birisidir. Bu yolda kat edilmesi gereken çok uzun bir mesafe olmasına rağmen şirketlerin varlık değerleri ve tasarruf sahiplerinin birikimlerini heba edecek tutum ve davranışlardan sorumluluk sahibi herkesin sakınması gerektiğine inanıyoruz" şeklinde konuştu.

Bütçelerin hükümetin öncelikli hizmet alanlarının tespit edilmesi açısından önemli olduğunu, bütçenin daha nitelikli kamu hizmeti üretimi ve bu hizmet üretiminin doğru finansmanı açısından da kritik önem taşıdığını anlatan Bahçıvan, bütçenin kendisi kadar bütçenin en önemli gelir kaynağını oluşturan verginin de büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi.

"Vergilerin toplum yararına harcanması kutsal bir vazifedir"

"Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" ilkesine, vicdan ve sorumluluk sahibi herkesin yürekten inandığından asla kuşku duymadıklarını aktaran Bahçıvan, şunları dile getirdi:

"Bu noktada karşımıza çok önemli bir soru çıkıyor. Bu soru: 'Toplanan vergilerin nasıl harcandığı?' sorusudur. Bu soru eşliğinde, toplanan vergilerin suiistimal edilmeden toplum yararına harcanmasının da kutsal bir vazife olduğunu burada özellikle ifade etmek istiyorum. Vergilerin toplanmasında ve harcanmasında; hakkaniyet, şeffaflık, denetim ve halka hesap verebilirlik vazgeçilmez ilkelerdir. Vergilerin tabana yayılması ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Ülkemizde OECD ülkelerine göre asıl sorun vergi yükünün dağılımında yaşanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler önemli bir ağırlığa sahip iken, ülkemizde mal ve hizmetten alınan vergilerin payı oldukça yüksektir. Ülkemizde kayıt dışılık oldukça yaygındır. Kayıtlı işlem yapanlar, haksızlığa uğradığını düşünmektedir. Kayıt dışı ile mücadele eylem planının etkin bir şekilde uygulanması, hakkaniyet duygusunun gelişmesi ve ekonomimizi istenilen verimli yapıya kavuşturması açısından da büyük bir önem taşımaktadır."

Bahçıvan, 2014 yılı bütçesinin orta vadeli maliye politikaları hedefleri doğrultusunda tasarrufları artırarak, üretken alanlara yönlendirerek ve verimlilik düzeyini yükselterek cari açığı azaltmak, kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek, büyümeyi ve istihdamı artırmak amaçları doğrultusunda hazırlandığını vurgulayarak, "2014 yılı bütçesi, seçim kaygısından uzak bir şekilde önümüzdeki yılda da mali disiplinden taviz verilmeyeceğini göstermesi açısından önemli ve sevindiricidir. Vergi gelirlerinin alt kalemlerine bakıldığında, dolaylı ve dolaysız vergilerdeki olumsuz yapının sürdüğü görülmektedir" diye konuştu.

2013 yılının 3. çeyreğinde yüzde 4,9 oranında artış gösteren imalat sanayi sektörü katma değerinin, GSYİH büyümesine katkısı 1,1 puan olduğunu hatırlatan Bahçıvan, "Bu rakamla, ekonominin lokomotif sektörü olarak imalat sanayinin, mali aracılık sektörünün ardından büyümeye en fazla katkıyı sağlayan ikinci sektör konumunda olması, bazı olumsuz dış faktörlere karşın sanayicinin Türkiye'nin büyümesine yaptığı cansiperane katkının göstergesidir. Sanayici olarak Türkiye'nin büyümesine katkı yapmanın mutluluğunu yaşarken 2012'ye oranla bu yıl kurlarda yaşanan negatif gelişmenin etkisiyle bilançolarımızda bir olumsuzluk yaşayacağımızın endişesi içindeyiz. 2013 yılını birçok sanayicimizin karlarında ciddi kayıplar yaşayarak kapatacağını tahmin ediyoruz" şeklinde konuştu.

kaynak:AA

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, "Kredi notumuzun düşebileceği, yabancı sermayenin yatırım yapmaktan kaçabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalabiliriz" dedi
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis toplantısında yaptığı konuşmada, son 5 yıldır dünya ekonomisinin üzerinde varlığını sürdüren karamsarlık bulutunun, olumlu bazı gelişmeler eşliğinde dağılmaya başladığını belirterek, yılın sonuna doğru ABD ekonomisinden daha umut verici veriler geldiğini, dünya ekonomisinin dinamosu durumunda olan Amerikan ekonomisinin, beklenenden hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girdiğini kaydetti. 

Bu ülkede, kasım ayında işsizlik oranının yüzde 7 ile son 5 yılın en düşük seviyesine inerken büyüme rakamının da yukarıya doğru revize edildiğini ifade eden Bahçıvan, şunları söyledi:

"Tahvil alım programında gelecek aydan itibaren azaltmaya gidilecek olması hiç kuşkusuz ülke ekonomisine duyulan güvenin bir sonucu olarak gerçekleştirilecek. Avrupa Birliği'nde de ekonomik açıdan bir toparlanma olmakla birlikte bunun yavaş bir tempoda seyrediyor olması dikkat çekici. ABD'ye ilaveten özellikle Avrupa Birliği'nin dinamosu Almanya ve İngiltere'de konjonktürün güçlenmesi, bu ülkelerle ticaret yapan ülkeler için de bir umut ışığı sağlayacaktır. Ülke ekonomileri için büyüme imkanından söz ederken çok önemli bir noktayı göz önünde bulundurmamız gerektiğine inanıyorum. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin, geçmiş dönemde olduğu gibi yüksek büyüme başarıları sergilemeyeceği bir gerçek. Çin, bu noktada çok önemli bir rol oynuyor. Çin'in, dünyanın gelişmiş ülkelerine göre çok daha yüksek bir ithalata bağımlı olması büyük hammadde üreticilerine son yıllarda yüksek maddi kazançlar sağladı. Öte yandan ileri teknolojili yatırım malları ve girdilerinde uzmanlaşan Japonya, Güney Kore gibi sanayileşmiş Asya ülkeleri de Çin'in yüksek büyüme hamlesinden ziyadesiyle faydalandı."

Bahçıvan, gelecek dönemde büyümesi düşük Çin'in, daha güçlü doların, daha zayıf emtia fiyatlarının dünya ve ülke ekonomilerine yön vereceğini anlatarak, "2013 yılında uluslararası fon akışında gözlenen yavaşlama ve yön değişimi gelişmiş ülkeleri olumlu etkilerken gelişmekte olan ülke ekonomilerini endişelendirmektedir. Sermaye girişinin fiilen yavaşlaması ve hacim kaybetmesi, gelişmekte olan ülkelerde belirsizlik ve güvensizliğe paralel olarak risk artışına neden olmaktadır. Bu durum karşısında küresel fonların, gelişmiş ülkelere ve riski daha düşük bölgelere yönelmeye başlamış olması asla hafife alınmaması gereken bir gelişmedir" diye konuştu.

Dünyanın, "yıldızı parlayan ülke" olarak algıladığı Türkiye'nin, global ekonomideki bu olumsuz gelişmeden etkilenmemesi için herkese büyük görev ve sorumluluklar düştüğünü aktaran Bahçıvan, giderek zorlaşan küresel rekabet koşullarında sanayici olmanın, aş ve iş için yatırım ve üretim yapmanın büyük bir cesaret gerektirdiğini, bu cesareti gösteren sanayiciler ve fedakarlık timsali çalışanlar eşliğinde Türkiye'nin herkesin gıptayla baktığı başarılara imza attığını dile getirdi.

"Enerjimizi iç hesaplaşmalar uğruna harcamanın bedelini geçmişte ödedik"

Bahçıvan, zor koşullarda kazanılanların kolay bir şekilde heba etme lüksüne hiç kimsenin hakkı olmadığına inandıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Dış dünyadan koparak içeriye odaklanmanın, enerjimizi kısır iç hesaplaşmalar uğruna harcamanın bedelini geçmişte çok ağır ödedik. Yeni Türkiye, bu çerçevede büyük bir anlam ifade ediyor. Hukukun evrensel ilkelerine ve üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına inanmak, sorunları hukuk çerçevesinde çözmek yeni Türkiye'nin vazgeçilmezleri olmalı. Bu anlayış çerçevesinde masumiyet karinesi göz ardı edilmeden yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmesini bekliyoruz. Buna önem vermediğimiz takdirde; uluslararası arenada ülke imajımızın olumsuz etkileneceği, kredi notumuzun düşebileceği, yabancı sermayenin yatırım yapmaktan kaçabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalabiliriz.

Böylesi bir gelişmenin herkes için telafisi zor ekonomik kayıplar doğuracağını burada özellikle ifade etmek istiyorum. Millet olarak sakin ve sabırlı olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Buna her kesimin olduğu gibi sanayi camiasının da özel önem vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Yabancı sermaye ve finansal istikrar, hepimiz için çok önemli. New York, Londra ve Dubai'de yer alan mevcut finans merkezlerinden daha büyük bir finans merkezi inşa ederek İstanbul'u uluslararası bir finans merkezi haline getirme hedefi hepimize büyük bir heyecan vermektedir. Bu heyecanı yaşarken bazı hususlarda da duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum."

Bahçıvan, finans piyasaları için güven, şeffaflık ve istikrarın her şeyin önünde geldiğini ifade ederek, "Teşebbüs hürriyetini tartışmalı hale getirmek, zor koşullarda kazanç mücadelesi veren şirketlerin ve kurumların itibarını gölgelemek, toplumsal barışı riske etmek çok önem verdiğimiz istikrarı maalesef ortadan kaldırır. Sermaye piyasasının kaynakları tasarruf sahiplerinin birikimleridir. Sermaye piyasasının en önemli ve yaygın araçları hisse senetleri ve tahvillerdir. Şirketlerin halka açılması bu yolla sermayenin tabana yayılması ülkemiz ekonomisinin en önemli hedeflerinden birisidir. Bu yolda kat edilmesi gereken çok uzun bir mesafe olmasına rağmen şirketlerin varlık değerleri ve tasarruf sahiplerinin birikimlerini heba edecek tutum ve davranışlardan sorumluluk sahibi herkesin sakınması gerektiğine inanıyoruz" şeklinde konuştu.

Bütçelerin hükümetin öncelikli hizmet alanlarının tespit edilmesi açısından önemli olduğunu, bütçenin daha nitelikli kamu hizmeti üretimi ve bu hizmet üretiminin doğru finansmanı açısından da kritik önem taşıdığını anlatan Bahçıvan, bütçenin kendisi kadar bütçenin en önemli gelir kaynağını oluşturan verginin de büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi.

"Vergilerin toplum yararına harcanması kutsal bir vazifedir"

"Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" ilkesine, vicdan ve sorumluluk sahibi herkesin yürekten inandığından asla kuşku duymadıklarını aktaran Bahçıvan, şunları dile getirdi:

"Bu noktada karşımıza çok önemli bir soru çıkıyor. Bu soru: 'Toplanan vergilerin nasıl harcandığı?' sorusudur. Bu soru eşliğinde, toplanan vergilerin suiistimal edilmeden toplum yararına harcanmasının da kutsal bir vazife olduğunu burada özellikle ifade etmek istiyorum. Vergilerin toplanmasında ve harcanmasında; hakkaniyet, şeffaflık, denetim ve halka hesap verebilirlik vazgeçilmez ilkelerdir. Vergilerin tabana yayılması ile demokrasi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Ülkemizde OECD ülkelerine göre asıl sorun vergi yükünün dağılımında yaşanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler önemli bir ağırlığa sahip iken, ülkemizde mal ve hizmetten alınan vergilerin payı oldukça yüksektir. Ülkemizde kayıt dışılık oldukça yaygındır. Kayıtlı işlem yapanlar, haksızlığa uğradığını düşünmektedir. Kayıt dışı ile mücadele eylem planının etkin bir şekilde uygulanması, hakkaniyet duygusunun gelişmesi ve ekonomimizi istenilen verimli yapıya kavuşturması açısından da büyük bir önem taşımaktadır."

Bahçıvan, 2014 yılı bütçesinin orta vadeli maliye politikaları hedefleri doğrultusunda tasarrufları artırarak, üretken alanlara yönlendirerek ve verimlilik düzeyini yükselterek cari açığı azaltmak, kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek, büyümeyi ve istihdamı artırmak amaçları doğrultusunda hazırlandığını vurgulayarak, "2014 yılı bütçesi, seçim kaygısından uzak bir şekilde önümüzdeki yılda da mali disiplinden taviz verilmeyeceğini göstermesi açısından önemli ve sevindiricidir. Vergi gelirlerinin alt kalemlerine bakıldığında, dolaylı ve dolaysız vergilerdeki olumsuz yapının sürdüğü görülmektedir" diye konuştu.

2013 yılının 3. çeyreğinde yüzde 4,9 oranında artış gösteren imalat sanayi sektörü katma değerinin, GSYİH büyümesine katkısı 1,1 puan olduğunu hatırlatan Bahçıvan, "Bu rakamla, ekonominin lokomotif sektörü olarak imalat sanayinin, mali aracılık sektörünün ardından büyümeye en fazla katkıyı sağlayan ikinci sektör konumunda olması, bazı olumsuz dış faktörlere karşın sanayicinin Türkiye'nin büyümesine yaptığı cansiperane katkının göstergesidir. Sanayici olarak Türkiye'nin büyümesine katkı yapmanın mutluluğunu yaşarken 2012'ye oranla bu yıl kurlarda yaşanan negatif gelişmenin etkisiyle bilançolarımızda bir olumsuzluk yaşayacağımızın endişesi içindeyiz. 2013 yılını birçok sanayicimizin karlarında ciddi kayıplar yaşayarak kapatacağını tahmin ediyoruz" şeklinde konuştu.

kaynak:AA