Reel kur başlangıç düzeyine geri döndü
Dolar, aralık ayında ortalama 2.0578 lira düzeyindeydi ve ocakta yüzde 7.7 artışla 2.2168’e çıktı. Benzer bir oran euroda da görüldü. Aralık ayı ortalaması 2.8180 olan euro, ocakta 3.0215 düzeyinde oluştu ve yüzde 7.2 arttı. Böylece, yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepeti yüzde 7.4’lük artışla 2.4379’dan 2.6191’e yükseldi.
Yani, TL ocak ayında çok ama çok hızlı bir değer kaybına uğradı. Ancak, yukarıda aktardığımız oranların, ilgili dövizlerin TL karşısındaki değer artışı olduğunu, TL’nin bu dövizlere karşı değer kaybının ise daha farklı hesaplandığını belirtelim. Örneğin TL’nin döviz sepetine karşı değer kaybı yüzde 6.9 düzeyinde oluştu. Bir örnek daha verelim. Dolar 2 liradan 4 liraya çıksa, bu rakamlara bakarak TL’nin yüzde 100 değer kaybettiğini söyleyebilir miyiz? Söylersek, TL’nin değerinin sıfır olduğunu ileri sürmüş oluruz. TL’nin değeri sıfıra inmeyeceğine göre… Doların 2 liradan 4 liraya çıkması durumunda TL yüzde 100 değil, yüzde 50 değer kaybetmiş demektir; yüzde 100 değer kazanan ise dolardır.
Gelelim Merkez Bankası’nın dünkü açıklamasına ve reel efektif döviz kurunun başlangıç düzeyine geri dönmesine… Merkez Bankası, reel efektif döviz kurunu, 2003 yılını 100 kabul ederek oluşturuyor. İşte dün açıklanan bu yılın ocak ayındaki reel kur 101.23 oldu. Yani 2003 yılı ortalamasıyla neredeyse aynı düzeyde bir gerçekleşme söz konusu.
Yeri gelmişken hemen belirtelim; eğer ocak ayındaki TÜFE artışı yüzde 1.72 gibi çok yüksek bir oranda gelmeseydi, reel efektif döviz kuru belki de 100’ün altına inecekti. Yani yüksek fiyat artışı, kur artışının bir kısmını “izah edilebilir” hale getirmiş oldu.
Aslında reel efektif döviz kuru 2003’ten beri hep yüksek seyrediyor da ilk kez ocakta 100 düzeyine gerilemiş değil tabii ki. Arada 130’lar da görüldü, 100’ün altına da nadir de olsa inildi. Bu yılın ocak ayından önceki en düşük düzey, 100.24 ile 2006 yılının haziran ayında gerçekleşmişti.
Nereden nereye?
Bir yıl öncesine bakıyoruz da, geçen yılın ocak ayındaki reel efektif döviz kuru endeksi 120.57 düzeyinde bulunuyordu ve Türkiye, TL’nin çok değerlenmesine karşı alacağı önlemleri tartışıyordu. Merkez Bankası, 120’nin üstüne çıkacak ve artış eğilimi içine girecek reel kur endeksi karşısında bir dizi önlemi uygulamaya koymaya hazırlanıyordu. Hele hele reel kur 130’u geride bırakırsa, bu kez çok sert önlemlerle TL’nin değer artışı önlenmeye çalışılacaktı.
Geçen bir yılda, köprülerin altından çok sular aktı… Reel kur endeksi değil 130’ları bulmak, 2003 yılında başladığı düzeye indi. Hani Merkez Bankası, reel kurun her yıl 2 puan kadar artmasını, yani 10 yılda 120’lerde oluşmasını normal görüyordu ya, bu düzey de yalan oldu.
Hem ayrıca, reel kur endeksinin çok düştüğü ve artık daha da düşmeyeceği şeklinde dile getirilmekte olan tez de çürüdü gitti.
Yengeç gibiler!
Reel efektif döviz kurunun seyrini, yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepetindeki değişimle kıyaslayarak tahmin etmek mümkün görünüyor. Her ne kadar reel kur çok sayıda döviz ve Türkiye’deki ve karşı ülkelerdeki enflasyon dikkate alınarak hesaplanıyorsa da, döviz sepetiyle bire bir denilebilecek bir bağlantı oluştuğu çok açık bir şekilde gözlenebiliyor.
Dövizin bu ay ocak ayına göre öyle yüzde 7’leri aşan bir artış göstermesi pek beklenmiyor. Dolayısıyla reel efektif döviz kurunda bu ay dramatik bir düşüş ortaya çıkacağı sanılmıyor. Hatta reel kur bakarsınız çok az da olsa bir miktar artış da gösterebilir.
Dolar, aralık ayında ortalama 2.0578 lira düzeyindeydi ve ocakta yüzde 7.7 artışla 2.2168’e çıktı. Benzer bir oran euroda da görüldü. Aralık ayı ortalaması 2.8180 olan euro, ocakta 3.0215 düzeyinde oluştu ve yüzde 7.2 arttı. Böylece, yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepeti yüzde 7.4’lük artışla 2.4379’dan 2.6191’e yükseldi.
Yani, TL ocak ayında çok ama çok hızlı bir değer kaybına uğradı. Ancak, yukarıda aktardığımız oranların, ilgili dövizlerin TL karşısındaki değer artışı olduğunu, TL’nin bu dövizlere karşı değer kaybının ise daha farklı hesaplandığını belirtelim. Örneğin TL’nin döviz sepetine karşı değer kaybı yüzde 6.9 düzeyinde oluştu. Bir örnek daha verelim. Dolar 2 liradan 4 liraya çıksa, bu rakamlara bakarak TL’nin yüzde 100 değer kaybettiğini söyleyebilir miyiz? Söylersek, TL’nin değerinin sıfır olduğunu ileri sürmüş oluruz. TL’nin değeri sıfıra inmeyeceğine göre… Doların 2 liradan 4 liraya çıkması durumunda TL yüzde 100 değil, yüzde 50 değer kaybetmiş demektir; yüzde 100 değer kazanan ise dolardır.
Gelelim Merkez Bankası’nın dünkü açıklamasına ve reel efektif döviz kurunun başlangıç düzeyine geri dönmesine… Merkez Bankası, reel efektif döviz kurunu, 2003 yılını 100 kabul ederek oluşturuyor. İşte dün açıklanan bu yılın ocak ayındaki reel kur 101.23 oldu. Yani 2003 yılı ortalamasıyla neredeyse aynı düzeyde bir gerçekleşme söz konusu.
Yeri gelmişken hemen belirtelim; eğer ocak ayındaki TÜFE artışı yüzde 1.72 gibi çok yüksek bir oranda gelmeseydi, reel efektif döviz kuru belki de 100’ün altına inecekti. Yani yüksek fiyat artışı, kur artışının bir kısmını “izah edilebilir” hale getirmiş oldu.
Aslında reel efektif döviz kuru 2003’ten beri hep yüksek seyrediyor da ilk kez ocakta 100 düzeyine gerilemiş değil tabii ki. Arada 130’lar da görüldü, 100’ün altına da nadir de olsa inildi. Bu yılın ocak ayından önceki en düşük düzey, 100.24 ile 2006 yılının haziran ayında gerçekleşmişti.
Nereden nereye?
Bir yıl öncesine bakıyoruz da, geçen yılın ocak ayındaki reel efektif döviz kuru endeksi 120.57 düzeyinde bulunuyordu ve Türkiye, TL’nin çok değerlenmesine karşı alacağı önlemleri tartışıyordu. Merkez Bankası, 120’nin üstüne çıkacak ve artış eğilimi içine girecek reel kur endeksi karşısında bir dizi önlemi uygulamaya koymaya hazırlanıyordu. Hele hele reel kur 130’u geride bırakırsa, bu kez çok sert önlemlerle TL’nin değer artışı önlenmeye çalışılacaktı.
Geçen bir yılda, köprülerin altından çok sular aktı… Reel kur endeksi değil 130’ları bulmak, 2003 yılında başladığı düzeye indi. Hani Merkez Bankası, reel kurun her yıl 2 puan kadar artmasını, yani 10 yılda 120’lerde oluşmasını normal görüyordu ya, bu düzey de yalan oldu.
Hem ayrıca, reel kur endeksinin çok düştüğü ve artık daha da düşmeyeceği şeklinde dile getirilmekte olan tez de çürüdü gitti.
Yengeç gibiler!
Reel efektif döviz kurunun seyrini, yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepetindeki değişimle kıyaslayarak tahmin etmek mümkün görünüyor. Her ne kadar reel kur çok sayıda döviz ve Türkiye’deki ve karşı ülkelerdeki enflasyon dikkate alınarak hesaplanıyorsa da, döviz sepetiyle bire bir denilebilecek bir bağlantı oluştuğu çok açık bir şekilde gözlenebiliyor.
Dövizin bu ay ocak ayına göre öyle yüzde 7’leri aşan bir artış göstermesi pek beklenmiyor. Dolayısıyla reel efektif döviz kurunda bu ay dramatik bir düşüş ortaya çıkacağı sanılmıyor. Hatta reel kur bakarsınız çok az da olsa bir miktar artış da gösterebilir.