Kredibilite açığı en büyük problem
Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bana göre, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problem bütçe açıkları değil, kredibilite açığıdır" diye belirtti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problemin bütçe açıkları değil, kredibilite açığı olduğunu belirterek, "Bu kredibilite açığını biz ne kadar çabuk kapatırsak, o kadar hızlı güven oluşacaktır ve bu oluşan güven de zaten güçlü bir büyümeyi, sürdürebilir bir büyümeyi arkasından getirecektir" dedi.
B20 Bölgesel İstişare Forumu, B20 Türkiye Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ev sahipliğinde, Ali Babacan'ın başkanlığında Cidde'de toplandı.
B20 Türkiye'nin, yurt dışında düzenlediği ilk bölgesel istişare toplantısında konuşan Babacan, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin çok köklü bir geçmişi olduğunu söyledi.
Tarih, coğrafya, kültürün ülkeleri birbirine yaklaştıran çok önemli faktörler olduğuna işaret eden Babacan, kardeşlik bağlarının ise ülkeleri birbirine bağlayan en önemli faktör olduğunu dile getirdi. İlişkilerini hep bu çerçevede değerlendirdiklerini ifade eden Babacan, bu anlayışla da son yıllarda Körfez ülkeleriyle ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerde önemli mesafeler kaydettiklerini belirtti.
Bunun en güzel örneğinin Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile ekonomik işbirliğini daha da ilerletmek yönünde atılan adımlar olduğuna işaret eden Babacan, 2008'de Türkiye-KİK Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog mekanizması oluşturulduğunu, böylece ekonomiden kültüre, güvenlik konularından siyasi işbirliğine kadar geniş bir yelpazede yer alan konuları kapsamlı ve düzenli bir şekilde istişare etme imkanına kavuştuklarını söyledi.
Babacan, bu mekanizma çerçevesinde ticaret, yatırım, tarım, ulaştırma, enerji, su, çevre, turizm, sağlık, kültür, ekonomi gibi 11 alanda alt komiteler oluşturup düzenli bir şekilde görüş alışverişi gerçekleştirmeye başladıklarını kaydetti. Ali Babacan, kurulan bu Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog Mekanizması'nın bir sonucu olarak özel sektörler arasındaki işbirliğinin de hem içerik kazandığını hem de kayda değer ölçüde geliştiğini anlattı.
TOBB ile KİK Odalar Federasyonunun (FGCCC) 2010'da işbirliği anlaşması, 2011'de de eylem planı imzaladığını anımsatan Babacan, Şubat 2012'de de İstanbul'da Türkiye-KİK İş Forumunun gerçekleştirildiğini ifade etti. Babacan, 2. İş Forumu'nun da geçen yıl haziran ayında Bahreyn'de düzenlemeyi öngördüklerini ancak ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldıklarını belirtti.
Babacan, bu noktada Türkiye ile KİK ülkeleri arasında sadece ticaretin değil, karşılıklı yatırımlar başta olmak üzere kapsamlı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi bakımından iş adamlarının düzenli bir biçimde bir araya gelmelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Ortak gündemlerinde büyük ölçekli inşaat projeleri, enerji, altyapı, tarım ve gıda güvenliği gibi çok önemli konular olduğuna işaret eden Babacan, bu konularda özel sektör temsilcilerinin bir araya gelip kendilerine neler yapılabileceğine ilişkin görüşlerini iletmelerini önemsediklerini belirtti.
Babacan, aynı şekilde 2005'te KİK ile müzakere etmeye başladıkları, ancak 2009'da kesintiye uğrayan serbest ticaret anlaşması (STA) müzakere sürecini de yeniden canlandırmayı arzu ettiklerini dile getirdi. Babacan, STA imzalanmasının ticari ilişkilere büyük canlılık kazandıracağını kaydetti.
Buna ilaveten 2005'ten bu yana düzenlenen Türk-Arap Ekonomi Forumu'nun 10. toplantısını mart ayı başında İstanbul'da gerçekleştireceklerine değinen Babacan, ayrıca Türk-Arap Ticaret, Ekonomi ve Yatırım Bakanları ikinci toplantısının da eylülde Kuveyt'te düzenleneceğini ifade etti.
"Bölge içi ticaret düşük"
KİK ülkeleriyle 2014'teki ticaret hacminin yaklaşık 16 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği bilgisini veren Babacan, KİK ülkelerinin Türkiye'deki yatırımlarının ise 10 milyar dolar civarında olduğunu bildirdi. Babacan, ayrıca Türk müteahhitlik firmalarının da bugüne kadar KİK ülkelerinde yaklaşık 42 milyar dolar tutarında proje üstlendiğini belirtti. Babacan, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla, 2000'li yılların başından itibaren ekonomik işbirliğimize derinlik kazandırmak bakımından önemli işler yaptığımızı düşünüyorum. Bu tablo Türkiye ile KİK arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da gelişmesi için müsait bir zemin bulunduğunu da ortaya koyuyor. Ancak maalesef, dünyada bölge içi ticarete şöyle bir bakın, bir Latin Amerika'ya, Güneydoğu Asya'ya bakın; bölge içi ticaretin en düşük olduğu bölge Kuzey Afrika ve Ortadoğu. Yani birbirleriyle en az alışverişi olan ülkeler bölge olarak baktığımızda Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ülkelerdir. Şöyle ya da böyle aslında birbirinden ayrı düşmüş, aynı dili konuşan, aynı kültürü önemli ölçüde paylaşan geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Böylesine ortak yanları çok olan ama bu kadar birbiriyle az ticareti olan bir başka bölge dünyada yok.
Ben şunu çok önemsiyorum: Bu ülkeler arasında insanlar serbestçe hareket edebilmeli, ürünler serbestçe hareket edebilmeli, sermaye serbestçe hareket edebilmeli, fikirler zaten serbest hareket etmeye başladı ama daha özgürce dillendirilmeli ve uygulanabilmeli. Enerji yine serbestçe hareket edebilmeli ve biz ülkeler arasında ne kadar çok birbirine ekonomik bağımlılık oluşturursak, ülkeleri birbirine ekonomik açıdan ne kadar bağımlı hale getirirsek, bu siyasi istikrar açısından da çok önemli olacak.
Siyasette farklı rüzgarlar estiğinde herkes düşünecek, 'bizim karşılıklı çok çıkarımız var. Bir daha bir düşünelim, bir daha bakalım' demeye başlayacak. İşte biz onun içindir ki pek çok ülkeyle Türkiye olarak vizeleri kaldırma anlaşması yapıyoruz ya da serbest ticaret anlaşması yapıyoruz ve bunların çok çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Pek çok ülkeye de bunu tavsiye ediyoruz. Her ülkenin ekonomik açıdan artıları var, eksileri var, güçlü olduğu yönler var, zayıf olduğu yönler var. Ama ülkeleri birbirimize açtığımızda, işte o kazan-kazan ilişkisi meydana gelecek ve bundan herkes hep beraber istifade edecek."
Ekonomideki bölgesel organizasyonlara, anlaşmalara dikkati çeken Babacan, "Böylesine bir dünyada bizim bölgemizin, Kuzey Afrika'nın, Ortadoğu'nun hala kompartımanlar halinde, birbirinden kopuk ekonomiler halinde devam etmesi çok büyük kayıp. Dolayısıyla bölgemizde önümüzdeki dönemde bu minvalde bir açılım yapmamızın gücümüze güç katacağını, tüm ülkeler için olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyorum" dedi.
"G20 Dönem Başkanlığı bir fırsat"
Ekonomik ilişkilerin daha da ileri götürülmesi bakımından Türkiye'nin G20 Başkanlığı'nın da önemli bir fırsat sağladığını vurgulayan Babacan, G20 içerisinde Suudi Arabistan ile yakın çalıştıklarını, bu ülkenin enerji konusu dahil olmak üzere önceliklerine verdiği destekten ötürü memnuniyet duyduklarını söyledi.
Küresel ekonomik işbirliğinin temel platformu olarak kabul edilen G20'nin yüksek temsil kabiliyeti ve konuları etkileşimli bir şekilde tartışabilme imkanının bu oluşumu çok önemli kıldığını dile getiren Babacan, burada yapılan görüşmelerin ve alınan kararların küresel ekonominin tamamını etkilediğini ve tüm dünyada yakından takip edildiğini belirtti.
Çoğu ülkede istihdamın en az yarısını, dolayısıyla da ekonominin belkemiğini KOBİ'lerin oluşturduğuna işaret eden Babacan, KOBİ'lerin sorunlarına, özellikle de finansmana erişimde yaşadıkları sıkıntılara ve küresel değer zincirlerine katılımlarının kolaylaştırılmasına önem verdiklerini, bunlara ilaveten her bir gündem maddesinin altında KOBİ'lere ilişkin hususları ele almaya gayret ettiklerini kaydetti.
KOBİ'lerin sesinin küresel bir yansıması olacak Dünya KOBİ Forumu'nu Uluslararası Ticaret Odası ile işbirliği içinde kurmaya çalıştıklarını söyleyen Babacan, "Bu denli yoğun KOBİ ilgisi G20 gündemine ilk defa yer alıyor. Çalışmalarımız sayesinde G20'de artık büyük şirketlerin ve sendikaların yanı sıra KOBİ'lerin de sesi duyulacak" diye konuştu.
Kadın ve gençlerin istihdamı
Ulusal boyuttaki kapsayıcılık yaklaşımının bir diğer ayağını ise kadınların ve gençlerin istihdama katılım oranlarının artırılması oluşturduğunu anlatan Babacan, işgücünün eğitim seviyesinin ve verimliliğinin artırılmasının da istihdam alanında bu yıl izleyecekleri öncelikli hedefler arasında yer aldığını ifade etti. Babacan, KOBİ'lerde olduğu gibi, istihdam alanında da B20 oluşum ile işbirliğine büyük önem verdiklerini belirtti.
G20'ye üye olmayan düşük gelirli gelişmekte olan ülkeleri de düşünüp onların sorunları için çözümler üretmeye çalıştıklarını dile getiren Babacan, "G20, dünya ticaretinin yüzde 75'ini, dünya nüfusunun 3'te 2'sini, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil ediyor. Hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeleri içeren bu platform, coğrafya olarak da tüm kıtaları kapsıyor. Böylesine güçlü bir yapının dünyanın geriye kalan kesimlerinin sorunlarına da eğilmesi kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bu kapsamda da tüm paydaşlarımızın ve uluslararası kuruluşların katkılarına açığız ve sizlerin de katkılarını bekliyoruz" dedi.
"Hükümetler ile iş dünyasının birbirine güvenmesi çok önemli"
İkinci öncelikleri uygulama kavramının 2015 yılı dönem başkanlığının en önemli unsurlarından birisi olduğuna değinen Babacan, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar fazlasıyla taahhüt verdik ve eylem planları açıkladık. Ancak verilen taahhütlerin uygulanması aşamasında yavaş kalındığını düşünüyoruz. Dönem başkanı olarak artık uygulama zamanının geldiğini ve herkesin verdiği sözleri tutması gerektiğini düşünüyoruz.
Bana göre, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problem bütçe açıkları değil, kredibilite açığıdır. Bu kredibilite açığını biz ne kadar çabuk kapatırsak, o kadar hızlı güven oluşacaktır ve bu oluşan güven de zaten güçlü bir büyümeyi, sürdürebilir bir büyümeyi arkasından getirecektir. İşte bunun içindir ki uygulama, dönem başkanlığı prensiplerimizin sacayaklarından birini oluşturuyor.
G-20 hükümetleri olarak vermiş olduğumuz kapsamlı taahhütlerin en önemli sebeplerinden birisi, iş dünyamızın önüne bir vizyon koymak ve öngörülebilirliği ve güveni artırmaktı. Bu kapsamda, sizlerden alacağımız geri bildirim çok büyük önem taşıyor. Aldığımız kararların, attığımız adımların sizlerde nasıl karşılık bulduğunu bilmemiz bizlerin çalışmalarına da ışık tutacaktır. Hükümetler ile iş dünyasının birbirine güvenmesi çok önemlidir. Bu güven ortamının sağlanması için sizinle diyaloğa büyük önem atfediyoruz. Ayrıca, iş dünyasının uyguladığımız politikaları sahiplenmesine de ihtiyaç duymaktayız. Bu kapsamda görüşlerinizi ve önerilerinizi bizlere aktarmanızı bekliyoruz."
B20'ye altyapı ve yatırım görevi
Üçüncü öncelikleri olan yatırım alanında ise öncelikle ekonomilerin büyüme potansiyelini artırmak için gerekli altyapı yatırımlarının tespiti için çalıştıklarını ve bu kapsamda yatırım stratejileri tasarladıklarını ifade eden Babacan, altyapı yatırımlarının bir hükümetin üzerine kaynak ayıracağı en verimli alanlardan birini oluşturduğunu söyledi.
Altyapı yatırımları için çok büyük finansal kaynaklara ihtiyaç duyulduğunu ve birçok ülkenin bu ihtiyacı karşılayacak mali alana sahip olmadığını ifade eden Babacan, "Bu gerçekten hareketle, yatırımcıların altyapı projelerine dahil olmalarını kolaylaştırmak istiyoruz. Özel sektörü bu alana çekebilmek için kamu özel işbirliği modelleri, varlığa dayalı finansman modelleri gibi alternatif modeller üzerinde sıkı bir çalışma yürütmekteyiz. Söz konusu modellerin işlerlik kazanabilmesi için iş dünyasının bakış açısına ve katkılarına duyduğumuz ihtiyaç izahtan varestedir. Bu kapsamda, B20 altyapı ve yatırım görev gücünün önemli bir rol üstlenmesini bekliyoruz" diye konuştu.
Babacan, dönem başkanlığı önceliklerine ilişkin birlikte çalışılması gereken çok sayıda alan bulunduğuna işaret ederek, bu süreçte iş dünyasını çok güçlü şekilde temsil eden B20 ekibine son derece güvendiklerini söyledi.
Her zaman özel sektör yoluyla büyümeden ve istihdam oluşturmadan yana olduklarını vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomide büyümeden bahsediyorsak, bu büyüme ancak ve ancak özel sektörün daha çok yatırım yapması ile olacaktır. Dolayısıyla politika yapıcılar olarak aldığımız kararlar, uygulamaya çalıştığımız politikalar iş dünyası tarafından sahiplenilmez ve iş dünyasına bir izdüşümü olmaz ise büyümenin de istihdamın da sağlanmasını pek mümkün görmüyoruz. İşte bu bizim B20'yi neden çok önemsediğimizi açıklıyor.
Şimdiye kadar geniş bir yelpazede ele aldığınız hususlarda bizlere çok değerli katkılar sağladınız. Önümüzdeki süreçte de her iki platformun birbirini beslemesine ihtiyaç duyacağız. Bu amaçla sizlerden beklentimiz, G20 ile bugüne kadar sürdürdüğünüz yakın çalışmayı ve açık iletişimi bundan sonra da devam ettirmenizdir."
Babacan, ayrıca İslam Kalkınma Bankası'nı ziyaret ederek İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Ahmad Mohamed Ali Al Madani ile görüştü.
kaynak:AA
Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bana göre, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problem bütçe açıkları değil, kredibilite açığıdır" diye belirtti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problemin bütçe açıkları değil, kredibilite açığı olduğunu belirterek, "Bu kredibilite açığını biz ne kadar çabuk kapatırsak, o kadar hızlı güven oluşacaktır ve bu oluşan güven de zaten güçlü bir büyümeyi, sürdürebilir bir büyümeyi arkasından getirecektir" dedi.
B20 Bölgesel İstişare Forumu, B20 Türkiye Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ev sahipliğinde, Ali Babacan'ın başkanlığında Cidde'de toplandı.
B20 Türkiye'nin, yurt dışında düzenlediği ilk bölgesel istişare toplantısında konuşan Babacan, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin çok köklü bir geçmişi olduğunu söyledi.
Tarih, coğrafya, kültürün ülkeleri birbirine yaklaştıran çok önemli faktörler olduğuna işaret eden Babacan, kardeşlik bağlarının ise ülkeleri birbirine bağlayan en önemli faktör olduğunu dile getirdi. İlişkilerini hep bu çerçevede değerlendirdiklerini ifade eden Babacan, bu anlayışla da son yıllarda Körfez ülkeleriyle ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerde önemli mesafeler kaydettiklerini belirtti.
Bunun en güzel örneğinin Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile ekonomik işbirliğini daha da ilerletmek yönünde atılan adımlar olduğuna işaret eden Babacan, 2008'de Türkiye-KİK Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog mekanizması oluşturulduğunu, böylece ekonomiden kültüre, güvenlik konularından siyasi işbirliğine kadar geniş bir yelpazede yer alan konuları kapsamlı ve düzenli bir şekilde istişare etme imkanına kavuştuklarını söyledi.
Babacan, bu mekanizma çerçevesinde ticaret, yatırım, tarım, ulaştırma, enerji, su, çevre, turizm, sağlık, kültür, ekonomi gibi 11 alanda alt komiteler oluşturup düzenli bir şekilde görüş alışverişi gerçekleştirmeye başladıklarını kaydetti. Ali Babacan, kurulan bu Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog Mekanizması'nın bir sonucu olarak özel sektörler arasındaki işbirliğinin de hem içerik kazandığını hem de kayda değer ölçüde geliştiğini anlattı.
TOBB ile KİK Odalar Federasyonunun (FGCCC) 2010'da işbirliği anlaşması, 2011'de de eylem planı imzaladığını anımsatan Babacan, Şubat 2012'de de İstanbul'da Türkiye-KİK İş Forumunun gerçekleştirildiğini ifade etti. Babacan, 2. İş Forumu'nun da geçen yıl haziran ayında Bahreyn'de düzenlemeyi öngördüklerini ancak ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldıklarını belirtti.
Babacan, bu noktada Türkiye ile KİK ülkeleri arasında sadece ticaretin değil, karşılıklı yatırımlar başta olmak üzere kapsamlı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi bakımından iş adamlarının düzenli bir biçimde bir araya gelmelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Ortak gündemlerinde büyük ölçekli inşaat projeleri, enerji, altyapı, tarım ve gıda güvenliği gibi çok önemli konular olduğuna işaret eden Babacan, bu konularda özel sektör temsilcilerinin bir araya gelip kendilerine neler yapılabileceğine ilişkin görüşlerini iletmelerini önemsediklerini belirtti.
Babacan, aynı şekilde 2005'te KİK ile müzakere etmeye başladıkları, ancak 2009'da kesintiye uğrayan serbest ticaret anlaşması (STA) müzakere sürecini de yeniden canlandırmayı arzu ettiklerini dile getirdi. Babacan, STA imzalanmasının ticari ilişkilere büyük canlılık kazandıracağını kaydetti.
Buna ilaveten 2005'ten bu yana düzenlenen Türk-Arap Ekonomi Forumu'nun 10. toplantısını mart ayı başında İstanbul'da gerçekleştireceklerine değinen Babacan, ayrıca Türk-Arap Ticaret, Ekonomi ve Yatırım Bakanları ikinci toplantısının da eylülde Kuveyt'te düzenleneceğini ifade etti.
"Bölge içi ticaret düşük"
KİK ülkeleriyle 2014'teki ticaret hacminin yaklaşık 16 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği bilgisini veren Babacan, KİK ülkelerinin Türkiye'deki yatırımlarının ise 10 milyar dolar civarında olduğunu bildirdi. Babacan, ayrıca Türk müteahhitlik firmalarının da bugüne kadar KİK ülkelerinde yaklaşık 42 milyar dolar tutarında proje üstlendiğini belirtti. Babacan, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla, 2000'li yılların başından itibaren ekonomik işbirliğimize derinlik kazandırmak bakımından önemli işler yaptığımızı düşünüyorum. Bu tablo Türkiye ile KİK arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da gelişmesi için müsait bir zemin bulunduğunu da ortaya koyuyor. Ancak maalesef, dünyada bölge içi ticarete şöyle bir bakın, bir Latin Amerika'ya, Güneydoğu Asya'ya bakın; bölge içi ticaretin en düşük olduğu bölge Kuzey Afrika ve Ortadoğu. Yani birbirleriyle en az alışverişi olan ülkeler bölge olarak baktığımızda Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ülkelerdir. Şöyle ya da böyle aslında birbirinden ayrı düşmüş, aynı dili konuşan, aynı kültürü önemli ölçüde paylaşan geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Böylesine ortak yanları çok olan ama bu kadar birbiriyle az ticareti olan bir başka bölge dünyada yok.
Ben şunu çok önemsiyorum: Bu ülkeler arasında insanlar serbestçe hareket edebilmeli, ürünler serbestçe hareket edebilmeli, sermaye serbestçe hareket edebilmeli, fikirler zaten serbest hareket etmeye başladı ama daha özgürce dillendirilmeli ve uygulanabilmeli. Enerji yine serbestçe hareket edebilmeli ve biz ülkeler arasında ne kadar çok birbirine ekonomik bağımlılık oluşturursak, ülkeleri birbirine ekonomik açıdan ne kadar bağımlı hale getirirsek, bu siyasi istikrar açısından da çok önemli olacak.
Siyasette farklı rüzgarlar estiğinde herkes düşünecek, 'bizim karşılıklı çok çıkarımız var. Bir daha bir düşünelim, bir daha bakalım' demeye başlayacak. İşte biz onun içindir ki pek çok ülkeyle Türkiye olarak vizeleri kaldırma anlaşması yapıyoruz ya da serbest ticaret anlaşması yapıyoruz ve bunların çok çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Pek çok ülkeye de bunu tavsiye ediyoruz. Her ülkenin ekonomik açıdan artıları var, eksileri var, güçlü olduğu yönler var, zayıf olduğu yönler var. Ama ülkeleri birbirimize açtığımızda, işte o kazan-kazan ilişkisi meydana gelecek ve bundan herkes hep beraber istifade edecek."
Ekonomideki bölgesel organizasyonlara, anlaşmalara dikkati çeken Babacan, "Böylesine bir dünyada bizim bölgemizin, Kuzey Afrika'nın, Ortadoğu'nun hala kompartımanlar halinde, birbirinden kopuk ekonomiler halinde devam etmesi çok büyük kayıp. Dolayısıyla bölgemizde önümüzdeki dönemde bu minvalde bir açılım yapmamızın gücümüze güç katacağını, tüm ülkeler için olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyorum" dedi.
"G20 Dönem Başkanlığı bir fırsat"
Ekonomik ilişkilerin daha da ileri götürülmesi bakımından Türkiye'nin G20 Başkanlığı'nın da önemli bir fırsat sağladığını vurgulayan Babacan, G20 içerisinde Suudi Arabistan ile yakın çalıştıklarını, bu ülkenin enerji konusu dahil olmak üzere önceliklerine verdiği destekten ötürü memnuniyet duyduklarını söyledi.
Küresel ekonomik işbirliğinin temel platformu olarak kabul edilen G20'nin yüksek temsil kabiliyeti ve konuları etkileşimli bir şekilde tartışabilme imkanının bu oluşumu çok önemli kıldığını dile getiren Babacan, burada yapılan görüşmelerin ve alınan kararların küresel ekonominin tamamını etkilediğini ve tüm dünyada yakından takip edildiğini belirtti.
Çoğu ülkede istihdamın en az yarısını, dolayısıyla da ekonominin belkemiğini KOBİ'lerin oluşturduğuna işaret eden Babacan, KOBİ'lerin sorunlarına, özellikle de finansmana erişimde yaşadıkları sıkıntılara ve küresel değer zincirlerine katılımlarının kolaylaştırılmasına önem verdiklerini, bunlara ilaveten her bir gündem maddesinin altında KOBİ'lere ilişkin hususları ele almaya gayret ettiklerini kaydetti.
KOBİ'lerin sesinin küresel bir yansıması olacak Dünya KOBİ Forumu'nu Uluslararası Ticaret Odası ile işbirliği içinde kurmaya çalıştıklarını söyleyen Babacan, "Bu denli yoğun KOBİ ilgisi G20 gündemine ilk defa yer alıyor. Çalışmalarımız sayesinde G20'de artık büyük şirketlerin ve sendikaların yanı sıra KOBİ'lerin de sesi duyulacak" diye konuştu.
Kadın ve gençlerin istihdamı
Ulusal boyuttaki kapsayıcılık yaklaşımının bir diğer ayağını ise kadınların ve gençlerin istihdama katılım oranlarının artırılması oluşturduğunu anlatan Babacan, işgücünün eğitim seviyesinin ve verimliliğinin artırılmasının da istihdam alanında bu yıl izleyecekleri öncelikli hedefler arasında yer aldığını ifade etti. Babacan, KOBİ'lerde olduğu gibi, istihdam alanında da B20 oluşum ile işbirliğine büyük önem verdiklerini belirtti.
G20'ye üye olmayan düşük gelirli gelişmekte olan ülkeleri de düşünüp onların sorunları için çözümler üretmeye çalıştıklarını dile getiren Babacan, "G20, dünya ticaretinin yüzde 75'ini, dünya nüfusunun 3'te 2'sini, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil ediyor. Hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeleri içeren bu platform, coğrafya olarak da tüm kıtaları kapsıyor. Böylesine güçlü bir yapının dünyanın geriye kalan kesimlerinin sorunlarına da eğilmesi kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bu kapsamda da tüm paydaşlarımızın ve uluslararası kuruluşların katkılarına açığız ve sizlerin de katkılarını bekliyoruz" dedi.
"Hükümetler ile iş dünyasının birbirine güvenmesi çok önemli"
İkinci öncelikleri uygulama kavramının 2015 yılı dönem başkanlığının en önemli unsurlarından birisi olduğuna değinen Babacan, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar fazlasıyla taahhüt verdik ve eylem planları açıkladık. Ancak verilen taahhütlerin uygulanması aşamasında yavaş kalındığını düşünüyoruz. Dönem başkanı olarak artık uygulama zamanının geldiğini ve herkesin verdiği sözleri tutması gerektiğini düşünüyoruz.
Bana göre, bugün itibarıyla dünya ekonomisinin önündeki en büyük problem bütçe açıkları değil, kredibilite açığıdır. Bu kredibilite açığını biz ne kadar çabuk kapatırsak, o kadar hızlı güven oluşacaktır ve bu oluşan güven de zaten güçlü bir büyümeyi, sürdürebilir bir büyümeyi arkasından getirecektir. İşte bunun içindir ki uygulama, dönem başkanlığı prensiplerimizin sacayaklarından birini oluşturuyor.
G-20 hükümetleri olarak vermiş olduğumuz kapsamlı taahhütlerin en önemli sebeplerinden birisi, iş dünyamızın önüne bir vizyon koymak ve öngörülebilirliği ve güveni artırmaktı. Bu kapsamda, sizlerden alacağımız geri bildirim çok büyük önem taşıyor. Aldığımız kararların, attığımız adımların sizlerde nasıl karşılık bulduğunu bilmemiz bizlerin çalışmalarına da ışık tutacaktır. Hükümetler ile iş dünyasının birbirine güvenmesi çok önemlidir. Bu güven ortamının sağlanması için sizinle diyaloğa büyük önem atfediyoruz. Ayrıca, iş dünyasının uyguladığımız politikaları sahiplenmesine de ihtiyaç duymaktayız. Bu kapsamda görüşlerinizi ve önerilerinizi bizlere aktarmanızı bekliyoruz."
B20'ye altyapı ve yatırım görevi
Üçüncü öncelikleri olan yatırım alanında ise öncelikle ekonomilerin büyüme potansiyelini artırmak için gerekli altyapı yatırımlarının tespiti için çalıştıklarını ve bu kapsamda yatırım stratejileri tasarladıklarını ifade eden Babacan, altyapı yatırımlarının bir hükümetin üzerine kaynak ayıracağı en verimli alanlardan birini oluşturduğunu söyledi.
Altyapı yatırımları için çok büyük finansal kaynaklara ihtiyaç duyulduğunu ve birçok ülkenin bu ihtiyacı karşılayacak mali alana sahip olmadığını ifade eden Babacan, "Bu gerçekten hareketle, yatırımcıların altyapı projelerine dahil olmalarını kolaylaştırmak istiyoruz. Özel sektörü bu alana çekebilmek için kamu özel işbirliği modelleri, varlığa dayalı finansman modelleri gibi alternatif modeller üzerinde sıkı bir çalışma yürütmekteyiz. Söz konusu modellerin işlerlik kazanabilmesi için iş dünyasının bakış açısına ve katkılarına duyduğumuz ihtiyaç izahtan varestedir. Bu kapsamda, B20 altyapı ve yatırım görev gücünün önemli bir rol üstlenmesini bekliyoruz" diye konuştu.
Babacan, dönem başkanlığı önceliklerine ilişkin birlikte çalışılması gereken çok sayıda alan bulunduğuna işaret ederek, bu süreçte iş dünyasını çok güçlü şekilde temsil eden B20 ekibine son derece güvendiklerini söyledi.
Her zaman özel sektör yoluyla büyümeden ve istihdam oluşturmadan yana olduklarını vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomide büyümeden bahsediyorsak, bu büyüme ancak ve ancak özel sektörün daha çok yatırım yapması ile olacaktır. Dolayısıyla politika yapıcılar olarak aldığımız kararlar, uygulamaya çalıştığımız politikalar iş dünyası tarafından sahiplenilmez ve iş dünyasına bir izdüşümü olmaz ise büyümenin de istihdamın da sağlanmasını pek mümkün görmüyoruz. İşte bu bizim B20'yi neden çok önemsediğimizi açıklıyor.
Şimdiye kadar geniş bir yelpazede ele aldığınız hususlarda bizlere çok değerli katkılar sağladınız. Önümüzdeki süreçte de her iki platformun birbirini beslemesine ihtiyaç duyacağız. Bu amaçla sizlerden beklentimiz, G20 ile bugüne kadar sürdürdüğünüz yakın çalışmayı ve açık iletişimi bundan sonra da devam ettirmenizdir."
Babacan, ayrıca İslam Kalkınma Bankası'nı ziyaret ederek İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Ahmad Mohamed Ali Al Madani ile görüştü.
kaynak:AA