'Gümrükler, Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmalı'
Sektörün tarihinde ilk kez Brezilya’ya ihracata başladığını belirten Un Tanıtım Grubu Başkanı Turgay Ünlü, TMO’nun açıkladığı 862 liralık buğday fiyatını makul bulduğunu kaydetti
Orta Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (OAİB) Başkanlığı ve Un Tanıtım Grubu Başkanlığı görevini yürüten Turgay Ünlü, işleyişin daha hızlanması gerekçesiyle gümrüklerin Ekonomi Bakanlığı’na bağlanması gerektiğini söyledi. Sektörün tarihinde ilk kez Brezilya’ya ihracata başladığını belirten Ünlü, Türkiye’nin un ticaretinde dünya birinciliğini bu yıl da koruduğunu söyledi. Turgay Ünlü, TMO’nun açıkladığı 862 liralık buğday fiyatını makul bulduğunu kaydetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Turgay Ünlü, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.
►Türkiye iyi bir buğday üreticisi olmasına rağmen ithalat rakamlarının da yüksek olduğunu görüyoruz….
10 yılda 9 milyar 272 milyon dolarlık buğday ithalatı var. Oysa, buğday, makarna, bulgur, irmik, beyaz et, yem sektörlerinin ihracatına baktığımızda aynı dönemde 37 milyar 394 milyon dolarlık ihracat yaptığımızı görüyoruz. Başka bir ifade ile sektörün 5 kat katma değer yarattığını söyleyebiliriz.
Sanayici ithalatı, Türkiye’de dünya fiyatlarıyla üretim yapamadığı için DİR kapsamında gerçekleştiriyor. Ülkemizde petrol ve gübre ithalata bağımlı, bu ana girdi tarımsal ürünlerin maliyetini çok yükseltiyor. Ancak Türkiye pahalı da olsa üretmek mecburiyetinde. DİR’i kullanıyoruz çünkü mevcut yüzde 130 gümrük vergisi ile ithalat yaparak, ihracat mümkün olmaz.
►Güncel ihracat ne durumda?
İhracat son dönemlerde kura paralel düşüşler içerisinde. Dünyada kurların yükselmesi sebebiyle talep daralması var. Yurtdışındaki tüketici de 2 kg un yerine 1 kg un yemeye, günlük yumurta yerine 3 günde 1 yumurta yemeye başlıyor. Kurun artırdığı enflasyon talebi daraltıyor. İhracatımız miktar olarak yükselse de gelir bakımından yüzde 2 daralma var. Petrol fiyatlarının düşüş olması, gıdadaki en büyük pazarımız Irak ve Ortadoğu’da da talep daralmasına yol açtı.
►TÜİK bu yıl buğday üretiminde yeni bir rekor bekliyor?
Doğru, bu yıl için buğdayda 22-24 milyon ton arasında tahmin yapılıyor. Ancak sıkıntılı bir nokta, herkes bir şey söylüyor. Uydudan hasat tespiti daha yeni başlamış durumda. ABD bunu 30 yıldır yapıyor. Biz daha yeni yeni 60 milyon dolar bütçe ayırdık ve bir yerlerden başlayacağız. Bizim hasadımızı, ekili alanımızı bugün ABD tespit edebiliyor. Başağın besleyeceği dane sayısı fazla olunca, üretim artmasına rağmen, kalitede düşüş yaşanıyor. Geçen yıl bir başakta 10 dane varken, bu yıl 20’ye çıkmış durumda.
►İhracattaki başarı sürüyor ama…
Türkiye dünya un ihracatında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da birinci sırada. 2 milyon 220 bin ton un ihraç ettik ama buğday fiyatları düşünce un fiyatları da geriledi ve 1 milyar dolarda kaldık. Bizim 2023’te 2.5 milyar dolarlık hedefimiz var.
►Yeni pazar arayışlarınız ne durumda?
Brezilya Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat yapamadığımız bir ülkeydi. Biz tanıtım grubu olarak çalışmalarda bulunduk. Hemen ihracata başladık, şimdilik yılda 6 bin ton ihracat yapıyoruz. Brezilya aslında çok ciddi bir buğday üreticisi. 11 milyon ton üretiyor, 16 milyon ton buğday tüketiyor. Gerisini Arjantin’den un olarak alıyor. Ayrıca Güney Amerika yanı sıra, Afrika pazarında da daha aktif şekilde rol alacağız. Arjantin’e henüz satamadık ama girişimlerimiz sürüyor. Ağustos ayında 13 firmayla buraya seyahat yapıp fuara katılacağız. Kira ve stant parası Un Tanıtım Grubu tarafından karşılanacak. Özel şovlarla ürünlerimizi tanıtacağız.
►Brezilya’ya navlun, nakliyeyi nasıl hallediyorsunuz?
Buraya mal getirip boş dönen gemileri kullanıyoruz. Örneğin muz getiren gemilerle, Dominik’e dönüşte nişasta gönderiyoruz, Şili’ye gönderiyoruz. ABD buğdayı pahalı olduğu için Rusların uygun fiyatlı ürünlerini alıp ihracatımızın sürekliliğini sağlıyoruz.
►Uzakdoğu’da da iyi çalışmalar olduğunu biliyoruz….
Tayland’da özellikle büyük talep gördük. Un Tanıtım Grubu ve OAİB olarak önemli bağlantılar kurduk. Tayland yılda 30 bin ton civarında un alıyor. Ağırlıklı olarak bisküvi, ikincisi karides yeminde kullanıyorlar, büyük karides çiftlikleri kullanıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının talimatı ile Tayland Başbakanı geldiğinde başta STA olmak üzere güzel çalışma başlatmış. Bunun gerçekleşmesi maliyetleri düşürecek ve daha güçlü hale geleceğiz. Brezilya için de aynı yönde taleplerimiz var. 4 firma sıfır ek vergili satış hakkı aldı, 6 firma ise yüzde 1-3 arasında ek vergi ödüyor. Bu şartlarda 5 ayda 6 bin ton ihracat yaptık.
►Türkiye’de fazla kapasite konusunda bir önlem alınıyor mu? Konsolidasyonlar oluyor mu?
Türkiye ihtiyacın çok üzerinde, 30 milyon ton kapasiteye sahip. Konsolidasyon yok, ama son dönemlerde bir iki yabancı sermaye giriş yaptı. Ankara’da ve İzmir’de iki firmaya yabancı ortak geldi. Bir Türk firması ise Endonezya’da fabrika almıştı ancak onu geri sattı. Rusya’da ise bakliyatta 350 bin dönüm arazi kiralayan bir firma var.
Kontroller yapılana kadar, gemi elden kaçıyor
►DİR kaynaklı sıkıntılar giderildi mi?
Biz önce ihracat sonra ithalat yapan bir sektörüz. Yani pahalı olan hammaddeyi buradan alıyoruz, sonra bunun yerine ucuz ithal buğdayı koyuyoruz. Yani yüksek finansman yükümlülüğüne giriyoruz. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı çok ciddi tedbirler aldı. 2004-2005’te ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Bakanlık dalgalanmaları sabitledi, sektör de önce ihracat, sonra ithalat yapılmasını kendi istedi. Böylece suistimalin de önüne geçildi..
►Gümrüklerde yaşanan sıkıntılarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Biz gümrüklerden çok şikayetçi olmuştuk geçmişte. Birtakım araştırmalar yapıldı, araştırmalarda yoğun yaygın denetimler yapıldı. Sayın Bakanın Mersin’e gidip bir hafta boyunca, tüm ürünleri kırmızı hatta düşürüp tam denetim olması sektöre zarar verdi. DİR sisteminde uygulayıcı Gümrük Bakanlığı olmamalı, haksızlık ve istismarın önlenmesi için denetim ayağında olmalı ama sistemin işleyişiyle ilgili kararları, tecrübeleri de dikkate alınarak Ekonomi Bakanlığı tarafından alınmalı. Şöyle bakın, yılda 60 milyon ayakkabı ithal ediliyor, 33 bin tanesi kanserojen çıktı diye Türkiye’de üretilen bir ayakkabıyı satın alan tüketici de ayağı kaşındı diye şüphelenip yerli üreticiye gidiyor. Bana göre, gümrükler Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmalı. Şimdi bir ithalatta denetim yapılacaksa bütün konteynerler indiriliyor. Bu arada denetim sonuçlanana kadar gemi elinizden kaçıyor, mal vaktinde teslim edilemiyor. Analizle ilgili her konteynerden 8 bin lira talep ediliyor, bu da maliyeti yükseltiyor. Oysa risk kontrol analizi sistemi uygulansa işler daha sağlıklı yürüyecek. Riskli görünenler yapılabilir ama herkesi aynı işleme tabi tutulmamalı. Tekstil, şekerleme, un ve yağ sektörleri belirlenerek tam denetim kapsamına alındı. bir haftalık uygulamada sektörler büyük zarar gördü, kontratlı satışlar darbe yedi. Biz kesinlikle denetim olmasın anlayışında değiliz.
Turgay Ünlü'nün dikkat çektikleri
FERİT B.PARLAK
ferit.parlak@dunya.com
Un üretimi için 1980’li yılların ortalarında başlayan yatırımlar, 1990’lı yılların başında plansız bir şekilde yoğunlaşınca atıl kapasite ortaya çıkmış ve un üreticileri kapasite kullanım oranını yüzde 10’lara kadar düşürmek zorunda kalmıştı. Düşük ihracat da, üretim artışını desteklemiyordu. Pazar araştırıldı. Libya ve Irak’ta çalışma başlatıldı. 2002 yılında ihracat 220 bin tona kadar çıkarıldı. Un sanayicisi biraz nefes aldı. Çantasını eline alıp yurtdışında ter dökmenin karşılığını alacağına inanan un sanayicileri daha sonra Uzakdoğu pazarını mesken tuttu. Zordu. ‘Navlun maliyetleri’, ‘pazara yabancılık’ ama yılmadı. Srilanka, Endonezya, Filipinler, Malezya… Şimdi yeni pazarlar… Turgay Ünlü, “Sanayicilerimiz kararlı, bütün pazarları kazanacağız” diyor ve yapılması gerekenleri sıralıyor.
Sektörün tarihinde ilk kez Brezilya’ya ihracata başladığını belirten Un Tanıtım Grubu Başkanı Turgay Ünlü, TMO’nun açıkladığı 862 liralık buğday fiyatını makul bulduğunu kaydetti
Orta Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (OAİB) Başkanlığı ve Un Tanıtım Grubu Başkanlığı görevini yürüten Turgay Ünlü, işleyişin daha hızlanması gerekçesiyle gümrüklerin Ekonomi Bakanlığı’na bağlanması gerektiğini söyledi. Sektörün tarihinde ilk kez Brezilya’ya ihracata başladığını belirten Ünlü, Türkiye’nin un ticaretinde dünya birinciliğini bu yıl da koruduğunu söyledi. Turgay Ünlü, TMO’nun açıkladığı 862 liralık buğday fiyatını makul bulduğunu kaydetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Turgay Ünlü, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.
►Türkiye iyi bir buğday üreticisi olmasına rağmen ithalat rakamlarının da yüksek olduğunu görüyoruz….
10 yılda 9 milyar 272 milyon dolarlık buğday ithalatı var. Oysa, buğday, makarna, bulgur, irmik, beyaz et, yem sektörlerinin ihracatına baktığımızda aynı dönemde 37 milyar 394 milyon dolarlık ihracat yaptığımızı görüyoruz. Başka bir ifade ile sektörün 5 kat katma değer yarattığını söyleyebiliriz.
Sanayici ithalatı, Türkiye’de dünya fiyatlarıyla üretim yapamadığı için DİR kapsamında gerçekleştiriyor. Ülkemizde petrol ve gübre ithalata bağımlı, bu ana girdi tarımsal ürünlerin maliyetini çok yükseltiyor. Ancak Türkiye pahalı da olsa üretmek mecburiyetinde. DİR’i kullanıyoruz çünkü mevcut yüzde 130 gümrük vergisi ile ithalat yaparak, ihracat mümkün olmaz.
►Güncel ihracat ne durumda?
İhracat son dönemlerde kura paralel düşüşler içerisinde. Dünyada kurların yükselmesi sebebiyle talep daralması var. Yurtdışındaki tüketici de 2 kg un yerine 1 kg un yemeye, günlük yumurta yerine 3 günde 1 yumurta yemeye başlıyor. Kurun artırdığı enflasyon talebi daraltıyor. İhracatımız miktar olarak yükselse de gelir bakımından yüzde 2 daralma var. Petrol fiyatlarının düşüş olması, gıdadaki en büyük pazarımız Irak ve Ortadoğu’da da talep daralmasına yol açtı.
►TÜİK bu yıl buğday üretiminde yeni bir rekor bekliyor?
Doğru, bu yıl için buğdayda 22-24 milyon ton arasında tahmin yapılıyor. Ancak sıkıntılı bir nokta, herkes bir şey söylüyor. Uydudan hasat tespiti daha yeni başlamış durumda. ABD bunu 30 yıldır yapıyor. Biz daha yeni yeni 60 milyon dolar bütçe ayırdık ve bir yerlerden başlayacağız. Bizim hasadımızı, ekili alanımızı bugün ABD tespit edebiliyor. Başağın besleyeceği dane sayısı fazla olunca, üretim artmasına rağmen, kalitede düşüş yaşanıyor. Geçen yıl bir başakta 10 dane varken, bu yıl 20’ye çıkmış durumda.
►İhracattaki başarı sürüyor ama…
Türkiye dünya un ihracatında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da birinci sırada. 2 milyon 220 bin ton un ihraç ettik ama buğday fiyatları düşünce un fiyatları da geriledi ve 1 milyar dolarda kaldık. Bizim 2023’te 2.5 milyar dolarlık hedefimiz var.
►Yeni pazar arayışlarınız ne durumda?
Brezilya Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat yapamadığımız bir ülkeydi. Biz tanıtım grubu olarak çalışmalarda bulunduk. Hemen ihracata başladık, şimdilik yılda 6 bin ton ihracat yapıyoruz. Brezilya aslında çok ciddi bir buğday üreticisi. 11 milyon ton üretiyor, 16 milyon ton buğday tüketiyor. Gerisini Arjantin’den un olarak alıyor. Ayrıca Güney Amerika yanı sıra, Afrika pazarında da daha aktif şekilde rol alacağız. Arjantin’e henüz satamadık ama girişimlerimiz sürüyor. Ağustos ayında 13 firmayla buraya seyahat yapıp fuara katılacağız. Kira ve stant parası Un Tanıtım Grubu tarafından karşılanacak. Özel şovlarla ürünlerimizi tanıtacağız.
►Brezilya’ya navlun, nakliyeyi nasıl hallediyorsunuz?
Buraya mal getirip boş dönen gemileri kullanıyoruz. Örneğin muz getiren gemilerle, Dominik’e dönüşte nişasta gönderiyoruz, Şili’ye gönderiyoruz. ABD buğdayı pahalı olduğu için Rusların uygun fiyatlı ürünlerini alıp ihracatımızın sürekliliğini sağlıyoruz.
►Uzakdoğu’da da iyi çalışmalar olduğunu biliyoruz….
Tayland’da özellikle büyük talep gördük. Un Tanıtım Grubu ve OAİB olarak önemli bağlantılar kurduk. Tayland yılda 30 bin ton civarında un alıyor. Ağırlıklı olarak bisküvi, ikincisi karides yeminde kullanıyorlar, büyük karides çiftlikleri kullanıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının talimatı ile Tayland Başbakanı geldiğinde başta STA olmak üzere güzel çalışma başlatmış. Bunun gerçekleşmesi maliyetleri düşürecek ve daha güçlü hale geleceğiz. Brezilya için de aynı yönde taleplerimiz var. 4 firma sıfır ek vergili satış hakkı aldı, 6 firma ise yüzde 1-3 arasında ek vergi ödüyor. Bu şartlarda 5 ayda 6 bin ton ihracat yaptık.
►Türkiye’de fazla kapasite konusunda bir önlem alınıyor mu? Konsolidasyonlar oluyor mu?
Türkiye ihtiyacın çok üzerinde, 30 milyon ton kapasiteye sahip. Konsolidasyon yok, ama son dönemlerde bir iki yabancı sermaye giriş yaptı. Ankara’da ve İzmir’de iki firmaya yabancı ortak geldi. Bir Türk firması ise Endonezya’da fabrika almıştı ancak onu geri sattı. Rusya’da ise bakliyatta 350 bin dönüm arazi kiralayan bir firma var.
Kontroller yapılana kadar, gemi elden kaçıyor
►DİR kaynaklı sıkıntılar giderildi mi?
Biz önce ihracat sonra ithalat yapan bir sektörüz. Yani pahalı olan hammaddeyi buradan alıyoruz, sonra bunun yerine ucuz ithal buğdayı koyuyoruz. Yani yüksek finansman yükümlülüğüne giriyoruz. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı çok ciddi tedbirler aldı. 2004-2005’te ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Bakanlık dalgalanmaları sabitledi, sektör de önce ihracat, sonra ithalat yapılmasını kendi istedi. Böylece suistimalin de önüne geçildi..
►Gümrüklerde yaşanan sıkıntılarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Biz gümrüklerden çok şikayetçi olmuştuk geçmişte. Birtakım araştırmalar yapıldı, araştırmalarda yoğun yaygın denetimler yapıldı. Sayın Bakanın Mersin’e gidip bir hafta boyunca, tüm ürünleri kırmızı hatta düşürüp tam denetim olması sektöre zarar verdi. DİR sisteminde uygulayıcı Gümrük Bakanlığı olmamalı, haksızlık ve istismarın önlenmesi için denetim ayağında olmalı ama sistemin işleyişiyle ilgili kararları, tecrübeleri de dikkate alınarak Ekonomi Bakanlığı tarafından alınmalı. Şöyle bakın, yılda 60 milyon ayakkabı ithal ediliyor, 33 bin tanesi kanserojen çıktı diye Türkiye’de üretilen bir ayakkabıyı satın alan tüketici de ayağı kaşındı diye şüphelenip yerli üreticiye gidiyor. Bana göre, gümrükler Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmalı. Şimdi bir ithalatta denetim yapılacaksa bütün konteynerler indiriliyor. Bu arada denetim sonuçlanana kadar gemi elinizden kaçıyor, mal vaktinde teslim edilemiyor. Analizle ilgili her konteynerden 8 bin lira talep ediliyor, bu da maliyeti yükseltiyor. Oysa risk kontrol analizi sistemi uygulansa işler daha sağlıklı yürüyecek. Riskli görünenler yapılabilir ama herkesi aynı işleme tabi tutulmamalı. Tekstil, şekerleme, un ve yağ sektörleri belirlenerek tam denetim kapsamına alındı. bir haftalık uygulamada sektörler büyük zarar gördü, kontratlı satışlar darbe yedi. Biz kesinlikle denetim olmasın anlayışında değiliz.
Turgay Ünlü'nün dikkat çektikleri
FERİT B.PARLAK
ferit.parlak@dunya.com
Un üretimi için 1980’li yılların ortalarında başlayan yatırımlar, 1990’lı yılların başında plansız bir şekilde yoğunlaşınca atıl kapasite ortaya çıkmış ve un üreticileri kapasite kullanım oranını yüzde 10’lara kadar düşürmek zorunda kalmıştı. Düşük ihracat da, üretim artışını desteklemiyordu. Pazar araştırıldı. Libya ve Irak’ta çalışma başlatıldı. 2002 yılında ihracat 220 bin tona kadar çıkarıldı. Un sanayicisi biraz nefes aldı. Çantasını eline alıp yurtdışında ter dökmenin karşılığını alacağına inanan un sanayicileri daha sonra Uzakdoğu pazarını mesken tuttu. Zordu. ‘Navlun maliyetleri’, ‘pazara yabancılık’ ama yılmadı. Srilanka, Endonezya, Filipinler, Malezya… Şimdi yeni pazarlar… Turgay Ünlü, “Sanayicilerimiz kararlı, bütün pazarları kazanacağız” diyor ve yapılması gerekenleri sıralıyor.