Haber Detayı

'Büyüme yüzde 2'de kalabilir'


Siyasi belirsizlik ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle bu yıl büyümenin yüzde 2 - 2.5 arasında kalabileceği belirtiliyor.

Reuters'in geçtiği habere göre, genel seçimin ardından hükümet kurulma sürecinin uzaması, erken seçim ihtimalinin yatırım harcamalarını yavaşlatması, gelişmiş ekonomilerdeki sorunların yanı sıra Ortadoğu'da artan şiddetin ihracat kanalından olumsuz etkileriyle yıl sonunda büyümenin OVP'deki yüzde 4 olan hedefin oldukça altında yüzde 2 - 2.5 arasında kalması bekleniyor.

Türkiye ekonomisi 2009 yılında global krizin etkileriyle yüzde 4.8 daraldıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla yüzde 9.2 ve yüzde 8.8 olan yüksek büyüme oranlarını son yıllarda tekrar yakalayamadı.

İçeride üretim yapısını değiştirerek ve daha katma değerli ürünlere yönelmeyi sağlayacak yapısal reformların yapılamaması, ihracat pazarlarından özellikle Avrupa ve Ortadoğu'daki sorunlar büyümenin 2012, 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 2.1, yüzde 4.2 ve yüzde 2.9 ile Türkiye'nin potansiyel büyümesinin altında kalmasına neden oldu.

Son 1.5 yılda üç seçim geçiren ekonomi, ilk çeyrekte seçim öncesine çekilen iç talebin etkisiyle yüzde 2.3 ile beklentilerin üzerinde büyüse de iç ve dış konjonktürün etkisiyle ekonomi yetkilileri ve analistler, büyümenin yıl sonunda yüzde 2 - 2.5 bandında kalabileceğini öngörüyorlar.

Reuters'a bilgi veren üst düzey bir ekonomi yetkilisi, bu yıl ekonomide yatırımcının güvenini artıracak yeni adımların hızlı şekilde atılması halinde OVP'deki büyüme beklentisinin yüzde 3'e çekilmesi ihtimali olduğunu belirterek, "Ancak mevcut tabloya baktığımızda büyüme bunun bile altında yüzde 2 civarında kalabilir; bu ortamda yüzde 2.5'lik bir büyüme iyi bir oran olur" dedi.

Bir başka ekonomi yetkilisi de siyasetin nasıl şekilleneceğinin belirleyici olacağını kaydederek, "Bu durumda yüzde 3'e yakın bir büyüme çıkma ihtimali var. Yüzde 2'lik büyüme daha karamsar bir tabloda geçerli olur" dedi.

Bu hafta içinde resmi olarak başlaması beklenen koalisyon görüşmeleri sürdürülürken OVP'deki revizyonların ve gelecek yılki bütçe ve makroekonomik hedeflerin mutlaka ele alınması gerektiğini kaydeden bir başka ekonomi yetkilisi, "TBMM'nin en az bir ay tatile ara verip yapısal bazı reformları hayata geçirmesi lazım. Bu hem bu seneki kayıpların azaltılması hem gelecek yılın kurtarılması adına önemli. Üstelik büyümede yüzde 5'in altındaki her gelişme istihdamda ciddi sorunları beraberinde getirir" dedi.

Üç yıllık dönemi kapsayan OVP'nin bu yılki hedeflerinin revizyonu ve izleyen üç yılki hedeflerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yanı sıra 2016 yılı bütçesinin en geç 17 Ekim'e kadar TBMM'ye sunulması gerekiyor.

Yıl sonu büyüme beklentilerinin yüzde 2.6 olduğunu söyleyen İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, "Bu yılın büyümesinin büyük kısmı iç talepten gelecek. İkinci çeyrekte iç tüketimin desteği ile ilk çeyreğin bir miktar üzerinde kalabiliriz. Ancak süregelen politik belirsizlik ve ihracatın katkısının çok sınırlı olması nedeniyle güçlü baz etkisine rağmen üçünü ve dördüncü çeyreklerde büyümede bir hızlanma öngörmüyor. Bu nedenle 2015 yılı büyümemizi yüzde 2.6'da tutuyoruz" dedi.

Büyümenin öncü göstergelerinden olan imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) Haziran ayında 49'a gerileyerek bir aylık aranın ardından tekrar daralmaya işaret etti. Reel kesim güven endeksi Haziran ayında bir önceki aya göre 4.1 puan azalarak 104.9 seviyesine geriledi. Merkez Bankası verilerine göre mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise bir önceki aya göre 2.4 puan azalarak 101.5 seviyesinde gerçekleşti.

Yine TCMB verilerine göre, imalat sanayinde kapasite kullanım oranı (KKO) Haziran'da, bir önceki aya göre 0.2 puan artarak yüzde 75.1 oldu ancak mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.1 puan azalarak yüzde 74.5'e geriledi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de geçen hafta yaptığı açıklamada, ekonominin ve bütçenin koalisyon görüşmelerinin önemli bir parçası olması gerektiğini vurgularken, AKP'nin içinde yer alacağı her hükümette mevcut ekonomi politikalarının süreceğini söyledi.

İkinci çeyrekte ilk çeyrekten daha yüksek büyüme beklediğini söyleyen Zeybekci, ""Bu yıl büyümede iç talep öne çıkacak, yüzde 5'in altındaki büyümeyle Türkiye yerinde sayıyor olacak" dedi.

Suriye'de dört yıl önce başlayan iç savaşın ardından Irak'ta da etkisini artıran IŞİD'in büyüttüğü savaş, Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinin getirdiği gerilimin yanı sıra Türkiye'nin en büyük ihracat ortağı olan Avrupa Birliği'nde ekonominin istendiği kadar canlanamamasının yanı sıra bu yıl içinde Fed'den beklenen faiz artışı ihracat kanalından Türkiye ekonomisini zorlayarak, ihracatın büyümeye katkısını sınırlıyor.

TL'nin dolar ve euro karşısındaki değer kaybına karşın dış pazarlardaki talep yetersizliği ihracat artmasına engel olurken, üretimi büyük ölçüde ithal girdiye bağlı ve enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'nin, petrol fiyatlarının ılımlı seyre karşın, ihracattaki bozulma ithalattaki yavaşlamadan daha fazla olduğu için cari açığının istenilen hızda düzelmesine de engel oluyor.

Zeybekci geçen haftaki konuşmasında yıl sonunda ihracatın 158.5 milyar dolar, ithalatın 216 milyar dolar, cari açığın GSYH'ya oranının yüzde 5.2 olmasını beklediklerini söyledi.

OVP'de yıl sonunda ihracat 173 milyar dolar, ithalatın 258 milyar dolar, cari açık/GSYH'nın ise yüzde 5.4 olacağı öngörülmüştü.


Siyasi belirsizlik ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle bu yıl büyümenin yüzde 2 - 2.5 arasında kalabileceği belirtiliyor.

Reuters'in geçtiği habere göre, genel seçimin ardından hükümet kurulma sürecinin uzaması, erken seçim ihtimalinin yatırım harcamalarını yavaşlatması, gelişmiş ekonomilerdeki sorunların yanı sıra Ortadoğu'da artan şiddetin ihracat kanalından olumsuz etkileriyle yıl sonunda büyümenin OVP'deki yüzde 4 olan hedefin oldukça altında yüzde 2 - 2.5 arasında kalması bekleniyor.

Türkiye ekonomisi 2009 yılında global krizin etkileriyle yüzde 4.8 daraldıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla yüzde 9.2 ve yüzde 8.8 olan yüksek büyüme oranlarını son yıllarda tekrar yakalayamadı.

İçeride üretim yapısını değiştirerek ve daha katma değerli ürünlere yönelmeyi sağlayacak yapısal reformların yapılamaması, ihracat pazarlarından özellikle Avrupa ve Ortadoğu'daki sorunlar büyümenin 2012, 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 2.1, yüzde 4.2 ve yüzde 2.9 ile Türkiye'nin potansiyel büyümesinin altında kalmasına neden oldu.

Son 1.5 yılda üç seçim geçiren ekonomi, ilk çeyrekte seçim öncesine çekilen iç talebin etkisiyle yüzde 2.3 ile beklentilerin üzerinde büyüse de iç ve dış konjonktürün etkisiyle ekonomi yetkilileri ve analistler, büyümenin yıl sonunda yüzde 2 - 2.5 bandında kalabileceğini öngörüyorlar.

Reuters'a bilgi veren üst düzey bir ekonomi yetkilisi, bu yıl ekonomide yatırımcının güvenini artıracak yeni adımların hızlı şekilde atılması halinde OVP'deki büyüme beklentisinin yüzde 3'e çekilmesi ihtimali olduğunu belirterek, "Ancak mevcut tabloya baktığımızda büyüme bunun bile altında yüzde 2 civarında kalabilir; bu ortamda yüzde 2.5'lik bir büyüme iyi bir oran olur" dedi.

Bir başka ekonomi yetkilisi de siyasetin nasıl şekilleneceğinin belirleyici olacağını kaydederek, "Bu durumda yüzde 3'e yakın bir büyüme çıkma ihtimali var. Yüzde 2'lik büyüme daha karamsar bir tabloda geçerli olur" dedi.

Bu hafta içinde resmi olarak başlaması beklenen koalisyon görüşmeleri sürdürülürken OVP'deki revizyonların ve gelecek yılki bütçe ve makroekonomik hedeflerin mutlaka ele alınması gerektiğini kaydeden bir başka ekonomi yetkilisi, "TBMM'nin en az bir ay tatile ara verip yapısal bazı reformları hayata geçirmesi lazım. Bu hem bu seneki kayıpların azaltılması hem gelecek yılın kurtarılması adına önemli. Üstelik büyümede yüzde 5'in altındaki her gelişme istihdamda ciddi sorunları beraberinde getirir" dedi.

Üç yıllık dönemi kapsayan OVP'nin bu yılki hedeflerinin revizyonu ve izleyen üç yılki hedeflerinin belirlenmesine yönelik çalışmaların yanı sıra 2016 yılı bütçesinin en geç 17 Ekim'e kadar TBMM'ye sunulması gerekiyor.

Yıl sonu büyüme beklentilerinin yüzde 2.6 olduğunu söyleyen İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, "Bu yılın büyümesinin büyük kısmı iç talepten gelecek. İkinci çeyrekte iç tüketimin desteği ile ilk çeyreğin bir miktar üzerinde kalabiliriz. Ancak süregelen politik belirsizlik ve ihracatın katkısının çok sınırlı olması nedeniyle güçlü baz etkisine rağmen üçünü ve dördüncü çeyreklerde büyümede bir hızlanma öngörmüyor. Bu nedenle 2015 yılı büyümemizi yüzde 2.6'da tutuyoruz" dedi.

Büyümenin öncü göstergelerinden olan imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) Haziran ayında 49'a gerileyerek bir aylık aranın ardından tekrar daralmaya işaret etti. Reel kesim güven endeksi Haziran ayında bir önceki aya göre 4.1 puan azalarak 104.9 seviyesine geriledi. Merkez Bankası verilerine göre mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise bir önceki aya göre 2.4 puan azalarak 101.5 seviyesinde gerçekleşti.

Yine TCMB verilerine göre, imalat sanayinde kapasite kullanım oranı (KKO) Haziran'da, bir önceki aya göre 0.2 puan artarak yüzde 75.1 oldu ancak mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.1 puan azalarak yüzde 74.5'e geriledi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de geçen hafta yaptığı açıklamada, ekonominin ve bütçenin koalisyon görüşmelerinin önemli bir parçası olması gerektiğini vurgularken, AKP'nin içinde yer alacağı her hükümette mevcut ekonomi politikalarının süreceğini söyledi.

İkinci çeyrekte ilk çeyrekten daha yüksek büyüme beklediğini söyleyen Zeybekci, ""Bu yıl büyümede iç talep öne çıkacak, yüzde 5'in altındaki büyümeyle Türkiye yerinde sayıyor olacak" dedi.

Suriye'de dört yıl önce başlayan iç savaşın ardından Irak'ta da etkisini artıran IŞİD'in büyüttüğü savaş, Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesinin getirdiği gerilimin yanı sıra Türkiye'nin en büyük ihracat ortağı olan Avrupa Birliği'nde ekonominin istendiği kadar canlanamamasının yanı sıra bu yıl içinde Fed'den beklenen faiz artışı ihracat kanalından Türkiye ekonomisini zorlayarak, ihracatın büyümeye katkısını sınırlıyor.

TL'nin dolar ve euro karşısındaki değer kaybına karşın dış pazarlardaki talep yetersizliği ihracat artmasına engel olurken, üretimi büyük ölçüde ithal girdiye bağlı ve enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'nin, petrol fiyatlarının ılımlı seyre karşın, ihracattaki bozulma ithalattaki yavaşlamadan daha fazla olduğu için cari açığının istenilen hızda düzelmesine de engel oluyor.

Zeybekci geçen haftaki konuşmasında yıl sonunda ihracatın 158.5 milyar dolar, ithalatın 216 milyar dolar, cari açığın GSYH'ya oranının yüzde 5.2 olmasını beklediklerini söyledi.

OVP'de yıl sonunda ihracat 173 milyar dolar, ithalatın 258 milyar dolar, cari açık/GSYH'nın ise yüzde 5.4 olacağı öngörülmüştü.