Haber Detayı

'Tarıma ve ihracata dönük büyüme modeli istiyoruz’


BELMA BAĞRIK / MERSİN

Akdeniz İhracatçı Birlikleri Koordinatör (AKİB) Başkanı Bülent Aymen, ihraç pazarlarındaki siyasi kırılganlıklardan çok fazla etkilenmemek için Türkiye’nin vazgeçilmez ülke konumunda olması gerektiğini vurguladı. “Bunu yapabilmek için de yüksek katma değerli ürün ihracatına önem vermek zorundayız” diyen Aymen; “Yeni hükümetten tarıma ve ihracata dönük bir büyüme modeli belirlemesini, Ar-Ge, inovasyon ve markalaşmaya yönelik yapısal reformları da bir an önce gerçekleştirmesini bekliyoruz” diye konuştu. Seçimden sonra hemen hükümet kurulamamasına rağmen piyasaların normal seyretmesinin Türkiye ekonomisinin sağlam temellere dayandığını gösterdiğini ifade eden Aymen, yurtdışına hiçbir yabancı fonun gitmediğini, hatta aksine Yunanistan krizinden sonra gelen fonların olduğunu anlattı.

İhracattaki düşüş büyümeyi de düşürüyor
Ancak ihracattaki düşüşün büyümeyi de düşürdüğünü vurgulayan Aymen, “Çünkü ihracata dayalı bir büyüme modelimiz var. İhracat, ekonominin büyümesi için temel faktörlerden bir tanesi. Bu nedenle son 3 dönemdir görülen büyümedeki sıkıntılar ihracattan kaynaklanıyor” dedi. Bu sene sonu itibari ile en iyi büyüme hedefinin yüzde 3 olduğunu ancak bunun altında kalınabileceğini dile getiren Aymen, ihracatta da bu sene için çok ümitli olmadıklarının altını çizdi.

Stokta mal tutmamak için kârsız ihracat yapıyoruz
İhracatçıların ihracatlarını düşürmemek için çok düşük kâr marjları ile çalıştıklarına dikkat çeken Aymen şöyle devam etti: “Türkiye’nin Yunanistan’a ihracatı krizden sonra yüzde 20-25’lere düşmesine rağmen AKİB’in ihracatı yüzde 45 arttı. Mısır ile ilişkiler kopmuş olmasına rağmen yüzde 17 arttı. Suriye’de yüzde 12 civarında bir artış var. Bu problemli ülkelere ihracatımızı artırmak için kar marjımızı düşürmek ve karsız mal satmak zorunda kalıyoruz. Yunanistan’a ihracatımız değer olarak yüzde 45 artmasına rağmen miktar olarak yüzde 200 arttı. Türk sanayicisi firmasını ayakta tutabilmek ve stokta mal tutmamak için karsız ihracat yapmak zorunda kalıyor.”

Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma devlet politikası olmalı
Şu an yatırım ortamının da olumlu olmadığını ve yeni yatırım yapılamadığını vurgulayan Aymen, üretim endeksinin de giderek düştüğünü belirterek, “Bizim bu durumu atlatabilmemiz için Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bunun bir devlet politikası haline gelmesi gerek. Türkiye siyasi kırılganlıklardan çok fazla etkilenmemesi için vazgeçilmez ülke konumunda olmalı. Çin’e ne kadar kızsak da kimse Çin malı kullanmaktan vazgeçmiyor. Çin’den 27 milyar dolar civarında bir ithalatımız, 2.5 milyar dolar ihracatımız var, en büyük kalem mermer. Çin ambargo koydu ve artık mermer satamıyoruz. Ama bizim ithalatımızda hiçbir azalma yok. Çünkü Çin birçok üründe vazgeçilmez ülke konumunda” dedi.

2023 hedefi yüksek katma değerli ürün ihracatını artırmak olmalı
Bunu yapabilmek için de yüksek katma değerli ürün ihracatına önem vermesi gerektiğine dikkat çeken Aymen şunları kaydetti: “2023 yılı için stratejimiz artık 500 milyar dolar ihracat yapmak değil, yüksek katma değerli ürün ihracatını artırmak olmalı. Başka türlü çıkış yolu yok. Çukurova Bölgesi tarım deposu. Ancak tarım ihracatında yüzde 16’lık bir düşüş söz konusu. Bugün bereketli topraklı olmayan ülkeler, kentler bile tarıma yatırım yapıyor. Yeni hükümet tarıma ve ihracata dönük bir büyüme modeli belirlemeli, Ar-Ge, inovasyon ve markalaşmaya yönelik yapısal reformları da bir an önce gerçekleştirmeli.” AKİB olarak katma değeri yüksek ürün ihracatını çok önemsediklerinin altını çizen Aymen, bunun için de 5-6 Kasım tarihlerinde Adana’da Türkiye İnovasyon Haftası’nı düzenleyeceklerini belirtti.

Ülke hedefi yerine bölge hedefi olmalı

İhracatı arttırmak için ülke ihracatı hedefl eri yerine bölgesel hedefl er koyulması gerektiğini ifade eden AKİB Başkanı Bülent Aymen, “Her bölge kendisini kurtarmak zorunda” dedi. Komşu ülkelerle yaşanan problemlerde en büyük zararı gören bölgelerin başında AKİB’in geldiğini anlatan Aymen, “Suriye, Irak, Mısır bizim arka bahçemiz. Bu nedenle bizim kendi hedefl erimizi koymamız lazım. Makro hedefl er de olacak tabi ama bölgesel hedefl er de mutlaka olmalı ve buna kenetlenmeliyiz. Şuan da bunun çalışmasını yapıyoruz” diye konuştu. Sektörel bazda narenciye sektöründe Güney Amerika’ya ihracatın arttığını ve önemli hedef pazar haline geldiğini dile getiren Aymen, Rusya ve Ukrayna’daki sıkıntıların narenciye ihracatçısına büyük bir darbe vurduğunu kaydetti. Aymen, demir-çelik sektörünün daha çok Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yoğun bir şekilde çalışma yaptığını aktarırken, mobilya sektörünün ise ağırlıklı olarak Ortadoğu ülkelerine yoğunlaştığını belirtti. Aymen, “Her birliğimiz kendi ticaret ağını genişletiyor. Şuan 6 bin üyemiz var ve 172 ülkeye ihracat yapıyoruz. Neredeyse ihracat yapmadığımız hiçbir ülke kalmadı. Türkiye ihracatının yüzde 8’ini AKİB bölgesi olarak gerçekleştiriyoruz. 13 milyar dolarlık ihracatımız var. Türkiye’nin istihdamının da yüzde 10’u burada” dedi.

BELMA BAĞRIK / MERSİN

Akdeniz İhracatçı Birlikleri Koordinatör (AKİB) Başkanı Bülent Aymen, ihraç pazarlarındaki siyasi kırılganlıklardan çok fazla etkilenmemek için Türkiye’nin vazgeçilmez ülke konumunda olması gerektiğini vurguladı. “Bunu yapabilmek için de yüksek katma değerli ürün ihracatına önem vermek zorundayız” diyen Aymen; “Yeni hükümetten tarıma ve ihracata dönük bir büyüme modeli belirlemesini, Ar-Ge, inovasyon ve markalaşmaya yönelik yapısal reformları da bir an önce gerçekleştirmesini bekliyoruz” diye konuştu. Seçimden sonra hemen hükümet kurulamamasına rağmen piyasaların normal seyretmesinin Türkiye ekonomisinin sağlam temellere dayandığını gösterdiğini ifade eden Aymen, yurtdışına hiçbir yabancı fonun gitmediğini, hatta aksine Yunanistan krizinden sonra gelen fonların olduğunu anlattı.

İhracattaki düşüş büyümeyi de düşürüyor
Ancak ihracattaki düşüşün büyümeyi de düşürdüğünü vurgulayan Aymen, “Çünkü ihracata dayalı bir büyüme modelimiz var. İhracat, ekonominin büyümesi için temel faktörlerden bir tanesi. Bu nedenle son 3 dönemdir görülen büyümedeki sıkıntılar ihracattan kaynaklanıyor” dedi. Bu sene sonu itibari ile en iyi büyüme hedefinin yüzde 3 olduğunu ancak bunun altında kalınabileceğini dile getiren Aymen, ihracatta da bu sene için çok ümitli olmadıklarının altını çizdi.

Stokta mal tutmamak için kârsız ihracat yapıyoruz
İhracatçıların ihracatlarını düşürmemek için çok düşük kâr marjları ile çalıştıklarına dikkat çeken Aymen şöyle devam etti: “Türkiye’nin Yunanistan’a ihracatı krizden sonra yüzde 20-25’lere düşmesine rağmen AKİB’in ihracatı yüzde 45 arttı. Mısır ile ilişkiler kopmuş olmasına rağmen yüzde 17 arttı. Suriye’de yüzde 12 civarında bir artış var. Bu problemli ülkelere ihracatımızı artırmak için kar marjımızı düşürmek ve karsız mal satmak zorunda kalıyoruz. Yunanistan’a ihracatımız değer olarak yüzde 45 artmasına rağmen miktar olarak yüzde 200 arttı. Türk sanayicisi firmasını ayakta tutabilmek ve stokta mal tutmamak için karsız ihracat yapmak zorunda kalıyor.”

Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma devlet politikası olmalı
Şu an yatırım ortamının da olumlu olmadığını ve yeni yatırım yapılamadığını vurgulayan Aymen, üretim endeksinin de giderek düştüğünü belirterek, “Bizim bu durumu atlatabilmemiz için Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bunun bir devlet politikası haline gelmesi gerek. Türkiye siyasi kırılganlıklardan çok fazla etkilenmemesi için vazgeçilmez ülke konumunda olmalı. Çin’e ne kadar kızsak da kimse Çin malı kullanmaktan vazgeçmiyor. Çin’den 27 milyar dolar civarında bir ithalatımız, 2.5 milyar dolar ihracatımız var, en büyük kalem mermer. Çin ambargo koydu ve artık mermer satamıyoruz. Ama bizim ithalatımızda hiçbir azalma yok. Çünkü Çin birçok üründe vazgeçilmez ülke konumunda” dedi.

2023 hedefi yüksek katma değerli ürün ihracatını artırmak olmalı
Bunu yapabilmek için de yüksek katma değerli ürün ihracatına önem vermesi gerektiğine dikkat çeken Aymen şunları kaydetti: “2023 yılı için stratejimiz artık 500 milyar dolar ihracat yapmak değil, yüksek katma değerli ürün ihracatını artırmak olmalı. Başka türlü çıkış yolu yok. Çukurova Bölgesi tarım deposu. Ancak tarım ihracatında yüzde 16’lık bir düşüş söz konusu. Bugün bereketli topraklı olmayan ülkeler, kentler bile tarıma yatırım yapıyor. Yeni hükümet tarıma ve ihracata dönük bir büyüme modeli belirlemeli, Ar-Ge, inovasyon ve markalaşmaya yönelik yapısal reformları da bir an önce gerçekleştirmeli.” AKİB olarak katma değeri yüksek ürün ihracatını çok önemsediklerinin altını çizen Aymen, bunun için de 5-6 Kasım tarihlerinde Adana’da Türkiye İnovasyon Haftası’nı düzenleyeceklerini belirtti.

Ülke hedefi yerine bölge hedefi olmalı

İhracatı arttırmak için ülke ihracatı hedefl eri yerine bölgesel hedefl er koyulması gerektiğini ifade eden AKİB Başkanı Bülent Aymen, “Her bölge kendisini kurtarmak zorunda” dedi. Komşu ülkelerle yaşanan problemlerde en büyük zararı gören bölgelerin başında AKİB’in geldiğini anlatan Aymen, “Suriye, Irak, Mısır bizim arka bahçemiz. Bu nedenle bizim kendi hedefl erimizi koymamız lazım. Makro hedefl er de olacak tabi ama bölgesel hedefl er de mutlaka olmalı ve buna kenetlenmeliyiz. Şuan da bunun çalışmasını yapıyoruz” diye konuştu. Sektörel bazda narenciye sektöründe Güney Amerika’ya ihracatın arttığını ve önemli hedef pazar haline geldiğini dile getiren Aymen, Rusya ve Ukrayna’daki sıkıntıların narenciye ihracatçısına büyük bir darbe vurduğunu kaydetti. Aymen, demir-çelik sektörünün daha çok Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yoğun bir şekilde çalışma yaptığını aktarırken, mobilya sektörünün ise ağırlıklı olarak Ortadoğu ülkelerine yoğunlaştığını belirtti. Aymen, “Her birliğimiz kendi ticaret ağını genişletiyor. Şuan 6 bin üyemiz var ve 172 ülkeye ihracat yapıyoruz. Neredeyse ihracat yapmadığımız hiçbir ülke kalmadı. Türkiye ihracatının yüzde 8’ini AKİB bölgesi olarak gerçekleştiriyoruz. 13 milyar dolarlık ihracatımız var. Türkiye’nin istihdamının da yüzde 10’u burada” dedi.