Haber Detayı

Yılsonu enflasyon tahmini değişmedi


Merkez Bankası 2016 enflasyon tahminini değiştirmedi, 2017 enflasyon tahminini yarım puan yükseltti. TCMB Başkanı Çetinkaya, para politikasındaki temkinli duruşumuzu süreceğini söyledi.



Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2016 sonunda orta noktası yüzde 7,5 olmak üzere yüzde 7 ile yüzde 8 aralığında, 2017 sonunda ise orta noktası yüzde 6,5 olmak üzere yüzde 5 ile yüzde 8 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi.

Çetinkaya, yılın 4'üncü Enflasyon Raporu'nun açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, enflasyonu düşürmeye odaklı ve temkinli bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5'lik hedefe kademeli olarak yakınsayacağını ifade etti.

Çetinkaya, "2016 yılında yüzde 7,5 olarak gerçekleşeceğini, 2017 yılında ise yüzde 6,5'e geriledikten sonra 2018 yılında yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2016 yılı sonunda yüzde 7 ile yüzde 8 aralığında (orta noktası yüzde 7,5), 2017 yılı sonunda ise yüzde 5 ile yüzde 8 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz." diye konuştu.

Temmuz Enflasyon Raporu sonrası dönemde Türk lirasının dalgalı bir seyir izlediğine işaret eden Çetinkaya, petrol fiyatlarının ise yükseldiğini kaydetti.

Çetinkaya, gelecek dönemde Türk lirası cinsinden ithalat fiyatı varsayımlarında, önceki rapor dönemine kıyasla yukarı yönlü güncelleme yaptıklarını belirterek, yakın dönemde yaşanan yurt içi gelişmelerin özellikle kısa vadede iç talebi sınırlayacağı öngörüsünden yola çıkarak çıktı açığına dair tahminlerini ise aşağı yönlü güncellediklerini ifade etti.

Bu çerçevede, 2016 yılı için enflasyonu aşağı ve yukarı yönlü etkileyen faktörlerin birbirini telafi etmesinden dolayı enflasyon tahminini değiştirmediklerini belirten Çetinkaya, "2017 yıl sonu tüketici enflasyonu tahminini ise toplam talep ve gıda enflasyonundaki aşağı yönlü güncellemeye rağmen ithalat fiyatlarından kaynaklanan yukarı yönlü etkiler nedeniyle bir önceki rapora göre 0,5 puan yukarı yönlü güncelledik." dedi.

'Gıda, yapısal unsurlardan sadece biri'

Murat Çetinkaya, konuşmasında, yapısal konulardaki gelişmeler hakkında da bilgi vererek, şunları kaydetti:

"Fiyat istikrarına kalıcı olarak ulaşmanın kurumlararası iş birliğiyle mümkün olacağını daha önce vurgulamıştım. Ayrıca, enflasyonun halen hedefin üzerinde seyretmesinde ve belirli ürünlerdeki fiyat oynaklığında yapısal faktörlerin etkili olduğunu ifade etmiştim. Bu konulara ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Geçtiğimiz ay Gıda Komitesi'nin yeniden yapılandırılmasına ve sekretaryasının TCMB tarafından yürütülmesine karar verildi. Komite, başbakan yardımcısı başkanlığında toplanacak ve gıda fiyatlarına ilişkin tedbirler etkin bir şekilde değerlendirilecektir. Komite yeni yapısıyla ilk toplantısını gerçekleştirdi ve çalışmalara başladı.

Gıda ürünlerinde arz ve fiyat hareketlerini yakından izleyerek zamanında tedbir almaya imkan sağlayacak bir erken uyarı sistemi kurulması, gerektiğinde dış ticaret mekanizmalarının sektör dengeleri de gözetilerek devreye sokulması, toptan ve perakende gıda piyasasında rekabet koşullarını iyileştirecek düzenlemeler yapılması, fire oranlarını azaltacak lojistik tedbirlerin alınması ve etkin tarım finansman modelleri geliştirilmesi Gıda Komitesi'nin başlıca gündem maddeleri arasında yer alıyor."

Çetinkaya, Gıda Komitesi kapsamında yapılan çalışmaların, Türkiye'de kalıcı fiyat istikrarına ulaşılması konusunda kurumların gösterebileceği ortak çabaya dair değerli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı.

Gıda konusunun dezenflasyon sürecini yavaşlatan yapısal unsurlardan sadece biri olduğuna işaret eden Çetinkaya, enflasyonda katılığa yol açan diğer yapısal konulara ilişkin çalışmaları da aşamalı olarak kamuoyunun gündemine sunacaklarını bildirdi.

'Portföy akımları sınırlı düzeyde kaldı'

Çetinkaya, bu yılın 3'üncü çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair gelişmelerin küresel piyasalarda oynaklığı besleyen en önemli etmen olduğunu söyledi.

Bu dönemde, gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişleme uygulamalarına devam ettiğini ancak ABD Merkez Bankası'nın (Fed) olası faiz artırımına ilişkin beklentilerin güçlenmesi ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle tahvil getirilerinde bir süredir devam eden gerileme eğiliminin durduğunu ifade eden Çetinkaya, bu çerçevede, geçtiğimiz rapor dönemi sonrasında belirgin şekilde artan gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının son dönemde tekrar zayıflama eğilimi gösterdiğini kaydetti.

Küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın yanı sıra, jeopolitik gelişmeler ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarının bu yılın 3'üncü çeyreğinde yurt içi finansal piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine neden olduğunu belirten Çetinkaya, bu dönemde, Türkiye'ye yönelen portföy akımlarının diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla sınırlı düzeylerde kalırken, Türk lirasının ABD doları karşısında değer kaybettiğini ve ülke risk priminde sınırlı bir artışın meydana geldiğini söyledi.

Çetinkaya, TCMB olarak uyguladıkları politikaların da etkisiyle parasal koşullardaki sıkılığın azalması ve makroihtiyati alandaki düzenlemelerin genel finansal koşulları desteklediğini vurguladı.

'Tüketici kredileri toparlanmaya başladı'

Marjinal fonlama faizindeki kademeli düşüşün kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansıdığını ve son aylarda tüketici kredilerinin toparlanmaya başladığının gözlenmekte olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Tüketici enflasyonu 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde Temmuz Enflasyon Raporu’ndaki öngörüler ile uyumlu gerçekleşti ve enflasyon eğilimindeki düşüşte temel mal ve işlenmemiş gıda enflasyonu etkili oldu. Yurt içi talep 3'üncü çeyrekte yavaşlarken, öncü göstergeler ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinden itibaren toparlanacağına işaret etmektedir. Ayrıca, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin talebindeki artışın da etkisiyle dış ticaret dengesindeki iyileşme devam ediyor. Bununla birlikte, turizm gelirlerine dair gelişmeler cari açıkta sınırlı bir artışa neden olmakta."

'Bir sonraki adım gelişmelere bağlı olacak'

Murat Çetinkaya, çekirdek enflasyon göstergelerindeki olumlu gidişat, küresel risk iştahının olumlu seyri ve para politikası araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının 3'üncü çeyrekte para politikasındaki sadeleşme sürecine devam edebilmelerine olanak tanıdığını kaydetti.

Bu doğrultuda marjinal fonlama faizini temmuz, ağustos ve eylül aylarında 25'er baz puan düşürerek yüzde 8,25 seviyesine indirdiklerini anımsatan Çetinkaya, ekim ayında ise finansal koşullardaki sıkılığın azalması ve maliyet unsurlarındaki gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak faiz oranlarını değiştirmediklerini vurguladı.

Marjinal fonlama faizi, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ve gecelik borç alma faizlerini de sırasıyla yüzde 8,25, yüzde 7,5 ve yüzde 7,25 oranlarında sabit tuttuklarını hatırlatan Çetinkaya, "Bildiğiniz üzere, sadeleşme politikasıyla fonlamanın tek faizden yapılması ve kısa vadeli piyasa faizlerinin TCMB fonlama faizine yakınsamasını hedefliyoruz. Sadeleşme, para politikası duruşunun daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini sağlayarak aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunuyor. Bu bağlamda hedeflediğimiz kazanımları büyük ölçüde elde etmiş bulunuyoruz." şeklinde konuştu.

Çetinkaya, para politikası sadeleşme sürecini uygun bir zaman diliminde sonuçlandırmayı planlamakta olduklarını belirterek, "Atılacak bir sonraki adımın yönünün ve zamanlamasının, enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağını belirtmek isterim." dedi.

Piyasaya yaptıkları fonlamanın bu dönemde ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle gerçekleştirilmeye devam ederken, marjinal fonlamanın payının azaldığını, ağırlıklı ortalama fonlama faizinin ekim ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 7,8 seviyesine gerilediğini anlatan Çetinkaya, bankalararası gecelik repo faizlerinin de koridorun üst bandında gerçekleştirilen indirimlere paralel olarak düşmeye devam ettiğini söyledi.

'Para politikasındaki temkinli duruş sürecek'

TCMB Başkanı Çetinkaya, önümüzdeki dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edeceğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Merkez Bankası olarak enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer gelişmeleri dikkate alarak, para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdüreceğiz. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün devam etmesi, Türkiye’ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyri ve para politikasındaki sadeleşme sürecinin etkisiyle getiri eğrisi, geçtiğimiz rapor dönemine göre tüm vadelerde aşağı kaydı.

Fonlama faizimizdeki düşüşle uyumlu olarak kısa vadeli faizlerdeki azalış daha belirgin oldu. Parasal koşullardaki sıkılığın azalması, finansal sistemi destekleyici makroihtiyati önlemler ve kamu maliyesi teşviklerinin etkisiyle finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerdeki yavaşlama 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde durdu. Bu dönemde de yıllık bazda ticari krediler tüketici kredilerine göre daha yüksek bir oranda büyümeye devam etti. Marjinal fonlama faizimizdeki kademeli düşüş kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansımakla beraber, yılın 3'üncü çeyreğinde kredi koşullarındaki sıkılık bir ölçüde devam etti. Öte yandan, uyguladığımız likidite politikalarının bankaların yurt içi fonlama koşullarına olumlu katkısıyla ve makroihtiyati politikaların da etkilerinin gözlenmeye başlamasıyla yakın dönemde tüketici kredilerinde canlanma gözlendiğini belirtmek isterim."

Merkez Bankası 2016 enflasyon tahminini değiştirmedi, 2017 enflasyon tahminini yarım puan yükseltti. TCMB Başkanı Çetinkaya, para politikasındaki temkinli duruşumuzu süreceğini söyledi.



Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2016 sonunda orta noktası yüzde 7,5 olmak üzere yüzde 7 ile yüzde 8 aralığında, 2017 sonunda ise orta noktası yüzde 6,5 olmak üzere yüzde 5 ile yüzde 8 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi.

Çetinkaya, yılın 4'üncü Enflasyon Raporu'nun açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, enflasyonu düşürmeye odaklı ve temkinli bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5'lik hedefe kademeli olarak yakınsayacağını ifade etti.

Çetinkaya, "2016 yılında yüzde 7,5 olarak gerçekleşeceğini, 2017 yılında ise yüzde 6,5'e geriledikten sonra 2018 yılında yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2016 yılı sonunda yüzde 7 ile yüzde 8 aralığında (orta noktası yüzde 7,5), 2017 yılı sonunda ise yüzde 5 ile yüzde 8 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz." diye konuştu.

Temmuz Enflasyon Raporu sonrası dönemde Türk lirasının dalgalı bir seyir izlediğine işaret eden Çetinkaya, petrol fiyatlarının ise yükseldiğini kaydetti.

Çetinkaya, gelecek dönemde Türk lirası cinsinden ithalat fiyatı varsayımlarında, önceki rapor dönemine kıyasla yukarı yönlü güncelleme yaptıklarını belirterek, yakın dönemde yaşanan yurt içi gelişmelerin özellikle kısa vadede iç talebi sınırlayacağı öngörüsünden yola çıkarak çıktı açığına dair tahminlerini ise aşağı yönlü güncellediklerini ifade etti.

Bu çerçevede, 2016 yılı için enflasyonu aşağı ve yukarı yönlü etkileyen faktörlerin birbirini telafi etmesinden dolayı enflasyon tahminini değiştirmediklerini belirten Çetinkaya, "2017 yıl sonu tüketici enflasyonu tahminini ise toplam talep ve gıda enflasyonundaki aşağı yönlü güncellemeye rağmen ithalat fiyatlarından kaynaklanan yukarı yönlü etkiler nedeniyle bir önceki rapora göre 0,5 puan yukarı yönlü güncelledik." dedi.

'Gıda, yapısal unsurlardan sadece biri'

Murat Çetinkaya, konuşmasında, yapısal konulardaki gelişmeler hakkında da bilgi vererek, şunları kaydetti:

"Fiyat istikrarına kalıcı olarak ulaşmanın kurumlararası iş birliğiyle mümkün olacağını daha önce vurgulamıştım. Ayrıca, enflasyonun halen hedefin üzerinde seyretmesinde ve belirli ürünlerdeki fiyat oynaklığında yapısal faktörlerin etkili olduğunu ifade etmiştim. Bu konulara ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Geçtiğimiz ay Gıda Komitesi'nin yeniden yapılandırılmasına ve sekretaryasının TCMB tarafından yürütülmesine karar verildi. Komite, başbakan yardımcısı başkanlığında toplanacak ve gıda fiyatlarına ilişkin tedbirler etkin bir şekilde değerlendirilecektir. Komite yeni yapısıyla ilk toplantısını gerçekleştirdi ve çalışmalara başladı.

Gıda ürünlerinde arz ve fiyat hareketlerini yakından izleyerek zamanında tedbir almaya imkan sağlayacak bir erken uyarı sistemi kurulması, gerektiğinde dış ticaret mekanizmalarının sektör dengeleri de gözetilerek devreye sokulması, toptan ve perakende gıda piyasasında rekabet koşullarını iyileştirecek düzenlemeler yapılması, fire oranlarını azaltacak lojistik tedbirlerin alınması ve etkin tarım finansman modelleri geliştirilmesi Gıda Komitesi'nin başlıca gündem maddeleri arasında yer alıyor."

Çetinkaya, Gıda Komitesi kapsamında yapılan çalışmaların, Türkiye'de kalıcı fiyat istikrarına ulaşılması konusunda kurumların gösterebileceği ortak çabaya dair değerli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı.

Gıda konusunun dezenflasyon sürecini yavaşlatan yapısal unsurlardan sadece biri olduğuna işaret eden Çetinkaya, enflasyonda katılığa yol açan diğer yapısal konulara ilişkin çalışmaları da aşamalı olarak kamuoyunun gündemine sunacaklarını bildirdi.

'Portföy akımları sınırlı düzeyde kaldı'

Çetinkaya, bu yılın 3'üncü çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin para politikalarına dair gelişmelerin küresel piyasalarda oynaklığı besleyen en önemli etmen olduğunu söyledi.

Bu dönemde, gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişleme uygulamalarına devam ettiğini ancak ABD Merkez Bankası'nın (Fed) olası faiz artırımına ilişkin beklentilerin güçlenmesi ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle tahvil getirilerinde bir süredir devam eden gerileme eğiliminin durduğunu ifade eden Çetinkaya, bu çerçevede, geçtiğimiz rapor dönemi sonrasında belirgin şekilde artan gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının son dönemde tekrar zayıflama eğilimi gösterdiğini kaydetti.

Küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın yanı sıra, jeopolitik gelişmeler ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarının bu yılın 3'üncü çeyreğinde yurt içi finansal piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine neden olduğunu belirten Çetinkaya, bu dönemde, Türkiye'ye yönelen portföy akımlarının diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla sınırlı düzeylerde kalırken, Türk lirasının ABD doları karşısında değer kaybettiğini ve ülke risk priminde sınırlı bir artışın meydana geldiğini söyledi.

Çetinkaya, TCMB olarak uyguladıkları politikaların da etkisiyle parasal koşullardaki sıkılığın azalması ve makroihtiyati alandaki düzenlemelerin genel finansal koşulları desteklediğini vurguladı.

'Tüketici kredileri toparlanmaya başladı'

Marjinal fonlama faizindeki kademeli düşüşün kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansıdığını ve son aylarda tüketici kredilerinin toparlanmaya başladığının gözlenmekte olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Tüketici enflasyonu 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde Temmuz Enflasyon Raporu’ndaki öngörüler ile uyumlu gerçekleşti ve enflasyon eğilimindeki düşüşte temel mal ve işlenmemiş gıda enflasyonu etkili oldu. Yurt içi talep 3'üncü çeyrekte yavaşlarken, öncü göstergeler ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinden itibaren toparlanacağına işaret etmektedir. Ayrıca, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin talebindeki artışın da etkisiyle dış ticaret dengesindeki iyileşme devam ediyor. Bununla birlikte, turizm gelirlerine dair gelişmeler cari açıkta sınırlı bir artışa neden olmakta."

'Bir sonraki adım gelişmelere bağlı olacak'

Murat Çetinkaya, çekirdek enflasyon göstergelerindeki olumlu gidişat, küresel risk iştahının olumlu seyri ve para politikası araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının 3'üncü çeyrekte para politikasındaki sadeleşme sürecine devam edebilmelerine olanak tanıdığını kaydetti.

Bu doğrultuda marjinal fonlama faizini temmuz, ağustos ve eylül aylarında 25'er baz puan düşürerek yüzde 8,25 seviyesine indirdiklerini anımsatan Çetinkaya, ekim ayında ise finansal koşullardaki sıkılığın azalması ve maliyet unsurlarındaki gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak faiz oranlarını değiştirmediklerini vurguladı.

Marjinal fonlama faizi, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ve gecelik borç alma faizlerini de sırasıyla yüzde 8,25, yüzde 7,5 ve yüzde 7,25 oranlarında sabit tuttuklarını hatırlatan Çetinkaya, "Bildiğiniz üzere, sadeleşme politikasıyla fonlamanın tek faizden yapılması ve kısa vadeli piyasa faizlerinin TCMB fonlama faizine yakınsamasını hedefliyoruz. Sadeleşme, para politikası duruşunun daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini sağlayarak aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunuyor. Bu bağlamda hedeflediğimiz kazanımları büyük ölçüde elde etmiş bulunuyoruz." şeklinde konuştu.

Çetinkaya, para politikası sadeleşme sürecini uygun bir zaman diliminde sonuçlandırmayı planlamakta olduklarını belirterek, "Atılacak bir sonraki adımın yönünün ve zamanlamasının, enflasyon görünümünü ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağını belirtmek isterim." dedi.

Piyasaya yaptıkları fonlamanın bu dönemde ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle gerçekleştirilmeye devam ederken, marjinal fonlamanın payının azaldığını, ağırlıklı ortalama fonlama faizinin ekim ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 7,8 seviyesine gerilediğini anlatan Çetinkaya, bankalararası gecelik repo faizlerinin de koridorun üst bandında gerçekleştirilen indirimlere paralel olarak düşmeye devam ettiğini söyledi.

'Para politikasındaki temkinli duruş sürecek'

TCMB Başkanı Çetinkaya, önümüzdeki dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edeceğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Merkez Bankası olarak enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer gelişmeleri dikkate alarak, para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdüreceğiz. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün devam etmesi, Türkiye’ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyri ve para politikasındaki sadeleşme sürecinin etkisiyle getiri eğrisi, geçtiğimiz rapor dönemine göre tüm vadelerde aşağı kaydı.

Fonlama faizimizdeki düşüşle uyumlu olarak kısa vadeli faizlerdeki azalış daha belirgin oldu. Parasal koşullardaki sıkılığın azalması, finansal sistemi destekleyici makroihtiyati önlemler ve kamu maliyesi teşviklerinin etkisiyle finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerdeki yavaşlama 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde durdu. Bu dönemde de yıllık bazda ticari krediler tüketici kredilerine göre daha yüksek bir oranda büyümeye devam etti. Marjinal fonlama faizimizdeki kademeli düşüş kredi ve mevduat faizlerine kısmen yansımakla beraber, yılın 3'üncü çeyreğinde kredi koşullarındaki sıkılık bir ölçüde devam etti. Öte yandan, uyguladığımız likidite politikalarının bankaların yurt içi fonlama koşullarına olumlu katkısıyla ve makroihtiyati politikaların da etkilerinin gözlenmeye başlamasıyla yakın dönemde tüketici kredilerinde canlanma gözlendiğini belirtmek isterim."