Yüksek navlun rekabetimizi kısıtlıyor
Sektörün navlun maliyetlerinin yüksek olduğunu ifade eden Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Kayan, özel sıkıntılı durumlarda, sınırlı süre ile esnek özel teşvikler verilebileceğini kaydetti.
HÜSEYİN GÖKÇE - ANKARA SOHBETİ
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Bahadır Kayan, sektörde ihracatın miktar yönünden artsa da birim fiyatlar yukarı çekilemediği için ihracat artışının sınırlı kaldığını söyledi. Türk seramiğinin dünyada ilk 5 içine girdiğini belirten Kayan, uluslararası mimarlık dünyasında da Türk malının bilinirliğinin 3 yılda yüzde 6’dan, yüzde 50’ye çıktığını belirtti. Kayan, sektörün navlun maliyetlerinin yüksek olduğunu belirterek, özel sıkıntılı durumlarda, sınırlı süre ile esnek özel teşvikler verilebileceğini kaydetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Bahadır Kayan, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.
- Temsil ettiğiniz sektörün 2016 yılı performansını değerlendirebilir misiniz?
Aslına bakarsanız, geçtiğimiz yıl için olumlu bir şey söylemek çok da mümkün değil. Sektörümüzün normal ihracatı 3.2 ile 3.5 milyar dolar seviyesindeyken, geçen yılı 2.8 milyar dolarlı kapattık. Ancak bu süreçte ihracat miktarımız artarken, değer olarak yüzde 5.5’lik bir azalma dikkat çekiyor. Bu durum, ağırlıklı olarak birim fiyatların yukarı çekilememesinden kaynaklanıyor. Türkiye’nin ikili ilişkileri de kısmen buna etki yapıyor.
Sektörel bazda baktığımızda ise nispeten seramik sektörünün iyi olduğunu görüyoruz. Burada 945 milyon dolarlık bir ihracat var ve tek haneli de olsa hem miktar hem de gelir artışı sözkonusu. Sağlık araç gereçleri ve karo olarak ayrışan seramik sektöründe her iki grupta da çok sayıda ülkeye ihracat yapıyoruz. Üstelik en çok ihracat yaptığımız ilk 5 ülkenin tamamı batı ülkelerinden oluşuyor. Ancak son zamanlarda yaşanan gerginliklerin ticareti olumlu etkilemesi mümkün değil. Kuşkusuz bu durumda da fiyatların yukarı çekilmesi çok zor.
Cam ihracatı miktar yönüyle artarken, toplam gelirde düşüş yaşandı. Yine de bu yılın ilk çeyreğinde geçen seneye göre, daha olumlu bir seyir gözlemleyebiliyoruz.
- Türkiye pazarında durum nasıl gelişiyor? İnşaat sektöründeki gelişmeler doğal olarak sizi etkiliyor değil mi?
İç piyasanın canlı olduğu tüm durumlarda bizim gibi sektörlerde firmalar, ihracattan çok olumsuz etkilenmez. Aslında kentsel dönüşüm, sektöre daha büyük canlılık getirebilirdi. Risk alma iştahları büyürdü. Gerek mevzuat, gerekse uzun vadeli finansmanla ilgili çözümler üretilmemiş olması, işlerin biraz yavaş ilerlemesine yol açtı.
- Neredeyse tamamı ağırlık ve hacim yönünden yüksek olan ürünlerden oluşan sektör, lojistik maliyetlerini nasıl karşılıyor?
Hali hazırda bir navlun desteği olmakla birlikte, konteyner bazlı ürünlere verildiği için cam bunun dışında kalıyor. Bence, duruma göre destek verilmesi daha doğru olur. Bütün dünyada bu alanda korumacılık var. Herkes kendi pozisyonunu çok ciddi koruyor. Üstelik, bu tip desteklerin süreklilik arz etmesi de gerekmiyor. İlgili sektörün, bir süre desteklenmesi cansuyu niteliğinde çok kıymetli olabilir. Sonuçta bir takım oyunu oynuyoruz ve özel sektörle kamu bir araya gelerek çözüm bulabilir. Şimdi özel sektör bir konuda teşvik istedi mi bunun ilelebet kalacağını düşünmemeli kamu. Bizim sektörümüzde, duruma göre belirli süreyle sınırlı lojistik teşvikleri olabilir. Bazı ülkelerle geçici navlun problemleri yaşandığında, bunun çözümü için esnek zamanlı teşvik uygulaması yapılabilir. Tüm dünyada artık kamu ve özel sektör birlikte çalışıyor, bizde de aynı yönde çalışma yapılabilir.
- Seramik sektörüne dönersek, dünyada Türk seramiğinin yeri nerede?
Dünyada seramik deyince, bireysel marka yerine daha çok üretildiği ülkeye bakılır. Örneğin en iyisi İtalyan seramiğidir. Ancak bütün dünyadaki profesyonellere göre Türk seramiği de kalite ve tasarım yönüyle dünyanın ilk 5’i içinde yer alır. Biz de Türk seramiğinin bilinirliği ve kullanım oranını arttırmak için özel çalışmalar yapıyoruz. Mimarlık dünyasının kalbinin attığı Londra’da üç yıldır özel fonlanan, Ekonomi Bakanlığı tanıtım programı var. Uluslararası mimarlık ofislerinin bulunduğu Londra’da mimarlık yapıyorsanız, dünyanın her yerinde iş yapabilirsiniz. Yaptığımız ölçümlemelere göre, yüzde 6 olan bilinirliğimiz son üç yılda yüzde 50’ye yükseldi. Ayrıca burada çok hoş bir showroom açıyoruz. Burada herkes kendisini gidip anlatacak. Biz ürününe güvenen, geçmişine güvenen sektör olarak burada başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bu tarz yöntemlerin dışında, klasik distribütör üzerinden gittiğiniz zaman onun pazarlama yeteneğine göre nihai pazarda o sizi nasıl konumlandırıyorsa oraya kadar gidebiliyorsunuz. Öbüründe ise asıl kararı alan insana kendinizi ifade ediyorsunuz.
- Yurtdışında Türk müteahhitleri büyük hacimli işler üstleniyor, buralarda sizin ürünleriniz yer alıyor mu?
Ürün seçimi sadece satın almadan ibaret değil, tasarımsal bir karar ve mimarlara ait. Türk Müteahhitler Birliği ile çok konuştuk bu konuyu. Her gittiğiniz yerde Türk seramiği kullanın diyoruz. Onlar da ‘müşavirlik firmam neyi onaylarsa onu kullanmak zorundayım’, 'gidin onları, teknik müşaviri ikna edin' diyor.
Bir süre önce tanıtım gruplarının tamamı kapatıldı ve yerine tek merkezden yeni bir oluşum öngörülüyor. Yeni oluşum için tüm tarafl arın bir araya gelerek ortak karar alması daha doğru olur.
Bu konuda Ekonomi Bakanlığı zaten iyi ve kötü çalışan grupları ayırt edebiliyor. Aslında, tüm tanıtım gruplarının misyonu aynı. Bizimki de Türk seramiklerini yurtdışı imajını yükseltmek. Burada hedef yeni pazar açılmasıdır.
Ayrıca, Londra’da iki dizayn haftasına sponsorluk yapıyoruz. Yıllık mimarlık programının ana sponsoruyuz, adımıza ödül veriliyor. Bunlar, İngilizler için bile yüksek seviye aktiviteler. Burada sebep şu, insanların aklına iyi şeyler gelsin. Şu anda da İngiltere pazarındayız zaten. Sürekli çok nitelikli bir fuar gibi aslında. Sosyal medya içerik yönetimimiz şu anda tüm dünya için Londra’dan yapılıyor.
- Sektörün genel olarak 2023 ihracat hedefleri ne kadar ve şu an bu hedefin neresindesiniz?
Sektörümüzün toplamda 7 milyar dolar bir hedefi vardı. Şu anda geldiğimiz nokta itibarıyla çok iyi durumda olduğumuz söylenemez. Konjonktür iyileşirse hedeflere ulaşmak mümkün.
Biz şu an Batı’dayız ve bu iyi bir şey. Global kriz öncesine baktığınız zaman, Arabistan, Irak, Azerbaycan, Kazakistan, Rusya pazarları neredeyse yok şu anda. Bunlardan enerji ihraç eden, doğalgaz, petrol ihraç edenler çöktü. Irak çok karışık, müthiş bir seramik sektörüne sahip olan İran ile kapışıyoruz. Rusya ile olan ilişkiler ortada, Türk Cumhuriyetler hem Azerbaycan için müthiş bir devalüasyon oldu. Kuzey Afrika çok karışık. Bizim doğal hinterlantımız olan pazarlar 2017’de iyi olmayacak, 2018’de de hemen gelemeyecek.
Camda potansiyel çok yüksek. Yerli üreticiler yeni tip binalarda, daha önce yapmadıkları camlar yapmaya başladılar. Otomotivde yan sanayimiz çok kuvvetli. Firmalarımız Avrupa’da bir çok markanın ana tedarikçisi, seramikte de karo fayanstaki malzeme kalitesi yanında görsel tasarımı birleştirirseniz, özellikle sağlık gereçlerinde göreceli olarak fiyat artışınız çok iyi. Çok iyi tasarım da yapıyoruz. En fazla tasarım ödülü alan ülkeyiz.
Rekabet her geçen gün artıyor
- Sektörlere yeni oyuncular katılıyor mu?
Bir kere çimentoda yüzde 20 kapasite fazlası var. Satın almalar yoluyla piyasaya yeni girenler var. Seramikte bazı yeni firmalar var ama cam sektöründe, sektör dışı yeni girişim yok. Kârlılık çok yüksek olmadığı için sektöre girişler etkileniyor. Ancak, 2000’li yıllardan itibaren müthiş kapasite artışı oldu. Kısacası son iki yıldır yatırımda ciddi bir iştahı yok. Eğer koşulları, ekosistemi çok zorlarsanız, tabi para hareketli bir şey. Paranız varsa ve finanse edebiliyorsanız, Türkiye dışında da üretim yapabilirsiniz. Camdaki en büyük oyuncumuzun, Kazakistan, Rusya, Bulgaristan’da yatırımları var. Çimentoda müthiş bir fiyat baskısı var uluslararası alanda. Biz dünyada birinciyiz ama bundan memnun değiliz, ihracat yapmak için kurgulanacak bir sektör olmadıklarını söylüyor sektör temsilcileri. Bu arada Ortadoğu’da kapasiteler arttı. Özellikle seramik ve camda İran. Irak’ta çimento tesisi yoktu, şimdi Erbil yakınlarında 5 tane fabrika kuruldu. Her ülkede seramik yapılabilir, teknolojiyi alıyorsunuz, bazı destekler de alıyorsunuz ama iyisini yapmak çok zor, çok kalitelisini yapmak emek ve para istiyor. Ancak normal bir şeyi herkes yapabiliyor. Sektörde pazara giriş kuralı yok. Rusya yılık 150 milyon metrekare tüketip, 40 milyon üretirdi. Bugün hepsini kendisi yapabilecek durumda. Çin Ortadoğu’da ve Afrika’da inanılmaz aktif. İç pazarları daraldığı anda, çok rahat değişim gösteriyorlar. Biz ABD’nin batısına 6 haftada gidiyoruz, Çin 2 haftada gidiyor.
FERİT PARLAK/ ferit.parlak@dunya.com
Türk malı imajının önemi...
61 ülkeden 2 bin 482 kurum ve kuruluşun katılımı, 200 binin üzerinde ziyaretçisiyle dünyanın en büyük ticaret ve sektör siyasetine yön veren fuarı olarak bilinen ISH 2017-Enerji Isı ve Havalandırma Fuarı’nda devasa standlarımızın yanında, hollerdeki Türkiye tanıtımları dikkat çekiciydi…Sadece fuar alanında değil… Frankfurt sokaklarında dolaşan taksilerin “Turkish Ceramics” logosuyla giydirilmesi de oldukça etkileyiciydi… Sadece Frankfurttaki fuarda ve kentte yapılan etkinliklere şahit oldum ama dünyanın farklı kentlerinde de bu tür etkinliklerin artırıldığını duymuştum. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Bahadır Kayan ile 2 yıldır yoğunlaştırılmış bu etkinlikler sonucunda alınan yolu konuştuk...
Sektörün navlun maliyetlerinin yüksek olduğunu ifade eden Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Kayan, özel sıkıntılı durumlarda, sınırlı süre ile esnek özel teşvikler verilebileceğini kaydetti.
HÜSEYİN GÖKÇE - ANKARA SOHBETİ
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Bahadır Kayan, sektörde ihracatın miktar yönünden artsa da birim fiyatlar yukarı çekilemediği için ihracat artışının sınırlı kaldığını söyledi. Türk seramiğinin dünyada ilk 5 içine girdiğini belirten Kayan, uluslararası mimarlık dünyasında da Türk malının bilinirliğinin 3 yılda yüzde 6’dan, yüzde 50’ye çıktığını belirtti. Kayan, sektörün navlun maliyetlerinin yüksek olduğunu belirterek, özel sıkıntılı durumlarda, sınırlı süre ile esnek özel teşvikler verilebileceğini kaydetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Bahadır Kayan, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.
- Temsil ettiğiniz sektörün 2016 yılı performansını değerlendirebilir misiniz?
Aslına bakarsanız, geçtiğimiz yıl için olumlu bir şey söylemek çok da mümkün değil. Sektörümüzün normal ihracatı 3.2 ile 3.5 milyar dolar seviyesindeyken, geçen yılı 2.8 milyar dolarlı kapattık. Ancak bu süreçte ihracat miktarımız artarken, değer olarak yüzde 5.5’lik bir azalma dikkat çekiyor. Bu durum, ağırlıklı olarak birim fiyatların yukarı çekilememesinden kaynaklanıyor. Türkiye’nin ikili ilişkileri de kısmen buna etki yapıyor.
Sektörel bazda baktığımızda ise nispeten seramik sektörünün iyi olduğunu görüyoruz. Burada 945 milyon dolarlık bir ihracat var ve tek haneli de olsa hem miktar hem de gelir artışı sözkonusu. Sağlık araç gereçleri ve karo olarak ayrışan seramik sektöründe her iki grupta da çok sayıda ülkeye ihracat yapıyoruz. Üstelik en çok ihracat yaptığımız ilk 5 ülkenin tamamı batı ülkelerinden oluşuyor. Ancak son zamanlarda yaşanan gerginliklerin ticareti olumlu etkilemesi mümkün değil. Kuşkusuz bu durumda da fiyatların yukarı çekilmesi çok zor.
Cam ihracatı miktar yönüyle artarken, toplam gelirde düşüş yaşandı. Yine de bu yılın ilk çeyreğinde geçen seneye göre, daha olumlu bir seyir gözlemleyebiliyoruz.
- Türkiye pazarında durum nasıl gelişiyor? İnşaat sektöründeki gelişmeler doğal olarak sizi etkiliyor değil mi?
İç piyasanın canlı olduğu tüm durumlarda bizim gibi sektörlerde firmalar, ihracattan çok olumsuz etkilenmez. Aslında kentsel dönüşüm, sektöre daha büyük canlılık getirebilirdi. Risk alma iştahları büyürdü. Gerek mevzuat, gerekse uzun vadeli finansmanla ilgili çözümler üretilmemiş olması, işlerin biraz yavaş ilerlemesine yol açtı.
- Neredeyse tamamı ağırlık ve hacim yönünden yüksek olan ürünlerden oluşan sektör, lojistik maliyetlerini nasıl karşılıyor?
Hali hazırda bir navlun desteği olmakla birlikte, konteyner bazlı ürünlere verildiği için cam bunun dışında kalıyor. Bence, duruma göre destek verilmesi daha doğru olur. Bütün dünyada bu alanda korumacılık var. Herkes kendi pozisyonunu çok ciddi koruyor. Üstelik, bu tip desteklerin süreklilik arz etmesi de gerekmiyor. İlgili sektörün, bir süre desteklenmesi cansuyu niteliğinde çok kıymetli olabilir. Sonuçta bir takım oyunu oynuyoruz ve özel sektörle kamu bir araya gelerek çözüm bulabilir. Şimdi özel sektör bir konuda teşvik istedi mi bunun ilelebet kalacağını düşünmemeli kamu. Bizim sektörümüzde, duruma göre belirli süreyle sınırlı lojistik teşvikleri olabilir. Bazı ülkelerle geçici navlun problemleri yaşandığında, bunun çözümü için esnek zamanlı teşvik uygulaması yapılabilir. Tüm dünyada artık kamu ve özel sektör birlikte çalışıyor, bizde de aynı yönde çalışma yapılabilir.
- Seramik sektörüne dönersek, dünyada Türk seramiğinin yeri nerede?
Dünyada seramik deyince, bireysel marka yerine daha çok üretildiği ülkeye bakılır. Örneğin en iyisi İtalyan seramiğidir. Ancak bütün dünyadaki profesyonellere göre Türk seramiği de kalite ve tasarım yönüyle dünyanın ilk 5’i içinde yer alır. Biz de Türk seramiğinin bilinirliği ve kullanım oranını arttırmak için özel çalışmalar yapıyoruz. Mimarlık dünyasının kalbinin attığı Londra’da üç yıldır özel fonlanan, Ekonomi Bakanlığı tanıtım programı var. Uluslararası mimarlık ofislerinin bulunduğu Londra’da mimarlık yapıyorsanız, dünyanın her yerinde iş yapabilirsiniz. Yaptığımız ölçümlemelere göre, yüzde 6 olan bilinirliğimiz son üç yılda yüzde 50’ye yükseldi. Ayrıca burada çok hoş bir showroom açıyoruz. Burada herkes kendisini gidip anlatacak. Biz ürününe güvenen, geçmişine güvenen sektör olarak burada başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bu tarz yöntemlerin dışında, klasik distribütör üzerinden gittiğiniz zaman onun pazarlama yeteneğine göre nihai pazarda o sizi nasıl konumlandırıyorsa oraya kadar gidebiliyorsunuz. Öbüründe ise asıl kararı alan insana kendinizi ifade ediyorsunuz.
- Yurtdışında Türk müteahhitleri büyük hacimli işler üstleniyor, buralarda sizin ürünleriniz yer alıyor mu?
Ürün seçimi sadece satın almadan ibaret değil, tasarımsal bir karar ve mimarlara ait. Türk Müteahhitler Birliği ile çok konuştuk bu konuyu. Her gittiğiniz yerde Türk seramiği kullanın diyoruz. Onlar da ‘müşavirlik firmam neyi onaylarsa onu kullanmak zorundayım’, 'gidin onları, teknik müşaviri ikna edin' diyor.
Bir süre önce tanıtım gruplarının tamamı kapatıldı ve yerine tek merkezden yeni bir oluşum öngörülüyor. Yeni oluşum için tüm tarafl arın bir araya gelerek ortak karar alması daha doğru olur.
Bu konuda Ekonomi Bakanlığı zaten iyi ve kötü çalışan grupları ayırt edebiliyor. Aslında, tüm tanıtım gruplarının misyonu aynı. Bizimki de Türk seramiklerini yurtdışı imajını yükseltmek. Burada hedef yeni pazar açılmasıdır.
Ayrıca, Londra’da iki dizayn haftasına sponsorluk yapıyoruz. Yıllık mimarlık programının ana sponsoruyuz, adımıza ödül veriliyor. Bunlar, İngilizler için bile yüksek seviye aktiviteler. Burada sebep şu, insanların aklına iyi şeyler gelsin. Şu anda da İngiltere pazarındayız zaten. Sürekli çok nitelikli bir fuar gibi aslında. Sosyal medya içerik yönetimimiz şu anda tüm dünya için Londra’dan yapılıyor.
- Sektörün genel olarak 2023 ihracat hedefleri ne kadar ve şu an bu hedefin neresindesiniz?
Sektörümüzün toplamda 7 milyar dolar bir hedefi vardı. Şu anda geldiğimiz nokta itibarıyla çok iyi durumda olduğumuz söylenemez. Konjonktür iyileşirse hedeflere ulaşmak mümkün.
Biz şu an Batı’dayız ve bu iyi bir şey. Global kriz öncesine baktığınız zaman, Arabistan, Irak, Azerbaycan, Kazakistan, Rusya pazarları neredeyse yok şu anda. Bunlardan enerji ihraç eden, doğalgaz, petrol ihraç edenler çöktü. Irak çok karışık, müthiş bir seramik sektörüne sahip olan İran ile kapışıyoruz. Rusya ile olan ilişkiler ortada, Türk Cumhuriyetler hem Azerbaycan için müthiş bir devalüasyon oldu. Kuzey Afrika çok karışık. Bizim doğal hinterlantımız olan pazarlar 2017’de iyi olmayacak, 2018’de de hemen gelemeyecek.
Camda potansiyel çok yüksek. Yerli üreticiler yeni tip binalarda, daha önce yapmadıkları camlar yapmaya başladılar. Otomotivde yan sanayimiz çok kuvvetli. Firmalarımız Avrupa’da bir çok markanın ana tedarikçisi, seramikte de karo fayanstaki malzeme kalitesi yanında görsel tasarımı birleştirirseniz, özellikle sağlık gereçlerinde göreceli olarak fiyat artışınız çok iyi. Çok iyi tasarım da yapıyoruz. En fazla tasarım ödülü alan ülkeyiz.
Rekabet her geçen gün artıyor
- Sektörlere yeni oyuncular katılıyor mu?
Bir kere çimentoda yüzde 20 kapasite fazlası var. Satın almalar yoluyla piyasaya yeni girenler var. Seramikte bazı yeni firmalar var ama cam sektöründe, sektör dışı yeni girişim yok. Kârlılık çok yüksek olmadığı için sektöre girişler etkileniyor. Ancak, 2000’li yıllardan itibaren müthiş kapasite artışı oldu. Kısacası son iki yıldır yatırımda ciddi bir iştahı yok. Eğer koşulları, ekosistemi çok zorlarsanız, tabi para hareketli bir şey. Paranız varsa ve finanse edebiliyorsanız, Türkiye dışında da üretim yapabilirsiniz. Camdaki en büyük oyuncumuzun, Kazakistan, Rusya, Bulgaristan’da yatırımları var. Çimentoda müthiş bir fiyat baskısı var uluslararası alanda. Biz dünyada birinciyiz ama bundan memnun değiliz, ihracat yapmak için kurgulanacak bir sektör olmadıklarını söylüyor sektör temsilcileri. Bu arada Ortadoğu’da kapasiteler arttı. Özellikle seramik ve camda İran. Irak’ta çimento tesisi yoktu, şimdi Erbil yakınlarında 5 tane fabrika kuruldu. Her ülkede seramik yapılabilir, teknolojiyi alıyorsunuz, bazı destekler de alıyorsunuz ama iyisini yapmak çok zor, çok kalitelisini yapmak emek ve para istiyor. Ancak normal bir şeyi herkes yapabiliyor. Sektörde pazara giriş kuralı yok. Rusya yılık 150 milyon metrekare tüketip, 40 milyon üretirdi. Bugün hepsini kendisi yapabilecek durumda. Çin Ortadoğu’da ve Afrika’da inanılmaz aktif. İç pazarları daraldığı anda, çok rahat değişim gösteriyorlar. Biz ABD’nin batısına 6 haftada gidiyoruz, Çin 2 haftada gidiyor.
FERİT PARLAK/ ferit.parlak@dunya.com
Türk malı imajının önemi...
61 ülkeden 2 bin 482 kurum ve kuruluşun katılımı, 200 binin üzerinde ziyaretçisiyle dünyanın en büyük ticaret ve sektör siyasetine yön veren fuarı olarak bilinen ISH 2017-Enerji Isı ve Havalandırma Fuarı’nda devasa standlarımızın yanında, hollerdeki Türkiye tanıtımları dikkat çekiciydi…Sadece fuar alanında değil… Frankfurt sokaklarında dolaşan taksilerin “Turkish Ceramics” logosuyla giydirilmesi de oldukça etkileyiciydi… Sadece Frankfurttaki fuarda ve kentte yapılan etkinliklere şahit oldum ama dünyanın farklı kentlerinde de bu tür etkinliklerin artırıldığını duymuştum. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Bahadır Kayan ile 2 yıldır yoğunlaştırılmış bu etkinlikler sonucunda alınan yolu konuştuk...