Çin’le ticaret açığını turizm kapatacak
TÜSİAD ve İstanbul Okan Üniversitesi tarafından düzenlenen "5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı"nda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) Türkiye ekonomisi ve ikili ticaret için sunduğu fırsatlar ele alındı.
Hilal SARI
5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı"nda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Çin’in Türkiye’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğuna vurgu yaparak "24 milyar dolarlık ticaretteki dengesizliğin giderilmesi için Çin’den uzun dönemli doğrudan yatırımların artmasını, Türkiye ve Çin arasındaki ortaklıkların çoğalmasını ve daha çok Çinli turistin ülkemize gelmesini çok önemsiyoruz. Altyapı, lojistik, yenilenebilir enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, gıda ve turizm gibi sektörlerde büyük işbirliği potansiyeli görüyoruz” dedi.
İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan ise her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geldiğini ve hedefin bunu 10 milyona çıkarmak olması gerektiğini söyledi. Okan, üniversite olarak 2009 yılında Türkiye’de ilk Çince Mütercim-Tercümanlık bölümünü kurduğunu hatırlattı. Çinli öğrencilerin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine gittiğini ve 700 yabancı öğrencinin sadece dördünün Çinli olduğunu belirten Okan “Ülkemizde hala eksikliği hissedilen Çin uzmanı yetiştirmeye, Çince bilen üniversite mezunları yetiştirmeye büyük önem veriyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜSİAD ve İstanbul Okan Üniversitesi Konfüçyüs Enstitüsü tarafından düzenlenen 5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı’nda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) Türkiye ekonomisi ve ikili ticaret için sunduğu fırsatlara vurgu yapılırken, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski KYG strateji belgesi hazırlanması gerektiğine işaret etti. İkili ticarette en büyük potansiyel taşıyan alanlardan birinin turizm olduğu vurgulanan konferansta İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geldiğini ve hedefin bu sayısı 10 milyona çıkarmak olması gerektiğini söyledi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve İstanbul Okan Üniversitesi Konfüçyus Enstitüsü işbirliği ile beşincisi düzenlenen “Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı”nda şu anda 24 milyar dolara yaklaşan ikili ticaretteki dengesizliğin Kuşak ve Yol Girişimi’nin sağlayacağı yatırım fırsatları ve turizm sektöründeki iş birlikleriyle azaltılabileceği vurgulandı.
2012’den beri gerçekleştirilen ve bu yıl kapsamı daha da genişletilen konferansta Çin’deki ekonomik, sosyal ve teknolojik alandaki hızlı dönüşüm, uyguladıkları strateji ve politikalar ve bunların küresel ekonomideki yansımaları ele alındı. Konferansın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski Çin hükümetinin 2013 yılında açıkladığı ve son 10 yılın en büyük altyapı ve yatırım projesi niteliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi için strateji belgesi hazırlanmasını çok önemsediklerini belirtti.
Türkiye’nin sahip olduğu konum ve ekonomik büyüklük açısından KYG üzerinden yüksek miktarlarda yatırım alma potansiyelini taşıdığını belirten Kaslowski, “Bu bağlamda ilgili kamu kurumlarının öncülüğünde, iş dünyası temsilci örgütlerinin ve üniversitelerin de katılımıyla bir Kuşak ve Yol Girişimi strateji belgesi hazırlanmasını çok önemsiyoruz. Bu konuda TÜSİAD olarak her türlü işbirliğine açığız” diye konuştu.
‘Altyapı, lojistik, bilişim, turizm ve gıdada potansiyel var'
Türk firmaların Çin’deki iş yapma deneyimlerinin, başarı hikayelerinin ve Çin yatırım ortamının tartışıldığı toplantıda konuşan Kaslowski Çin’in Türkiye’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğuna vurgu yaparak iki ülke arasında uzun yıllardan bu yana var olan ticaret dengesizliğini gidermek konusunda şunları söyledi: “İkili ticaretteki dengesizliğin giderilmesi için Çin’den uzun dönemli doğrudan yatırımların artmasını, Türkiye ve Çin arasındaki ortaklıkların çoğalmasını ve daha çok Çinli turistin ülkemize gelmesini çok önemsiyoruz. Altyapı, lojistik, yenilenebilir enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, gıda ve turizm gibi sektörlerde iki ülke arasında büyük işbirliği potansiyeli görüyoruz.”
Korumacılığın arttığı ve bariyerlerin yükseldiği bir dünyada Çin’in uluslararası düzenin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağını ve küresel ekonomideki reformların ancak Çin’le birlikte olabileceğini belirten TÜSİAD Başkanı, “En son 2009 yılında Pekin’de düzenlenen Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısının önümüzdeki sene yapılması ve özel sektörün de buna dahil edilmesi güçlü bir diyalog ortamı geliştirilmesi adına faydalı olacaktır” diye konuştu.
‘Vize konusu kilit öneme sahip’
Konuşmasını vizelerde yaşanan zorluklara dikkat çekerek sonlandıran Kaslowski “İki ülke ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi açısından vize konusunun kilit önem arz ettiğini belirtmek istiyorum” dedi ve Çin ile iş yapan iş dünyası temsilcileri açısından büyük zorluklar yaratan bu durumun aşılması için Türk ve Çinli yetkililer arasında daha fazla diyaloğu çok önemsediklerine vurgu yaptı.
‘Çinli turist sayısını 10 milyona çıkarmalıyız’
İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan ise konuşmasında Çin ve Türkiye arasında siyasi ilişkiler gelişse de ekonomik alanda gerekenin çok gerisinde olunduğunu belirterek “Şu anda 24 milyar düzeyinde olan ikili ticaretin önce 50 milyar dolara sonrasında da 100 milyar dolara çıkması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Turizm sektörünün bu ticaret
artışında önemli bir payı olacağına işaret eden Okan, “Her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geliyor. Bu sayıyı 10 milyona çıkarmak hedefimiz olmalı. Bu hedefe İş Yaşamına En Yakın Üniversite olarak gereken desteği vereceğiz” diye konuştu ve İstanbul Okan Üniversitesi’nin 2009 yılında Türkiye’de ilk Çince Mütercim-Tercümanlık bölümünü kurduğunu hatırlattı. Çinli öğrencilerin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine gittiğini ve 700 yabancı öğrencinin sadece dördünün Çinli olduğunu belirten Okan sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ülkemizde hala eksikliği hissedilen Çin uzmanı yetiştirmeye, Çince bilen üniversite mezunları yetiştirmeye büyük önem veriyoruz. Konfüçyus Enstitüsüne de ev sahipliği yapıyoruz.”
Yük treni 18 günde Avrupa’ya ulaştı
Konferansın açılışında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Selim Dursun, Kuşak ve Yol Girişimi’ne Türkiye'nin de büyük önem verdiğine dikkati çekerek, KYG’nin ayrıca stratejik bir lojistik projesi olduğunu söyledi ve Çin’den kalkan bir yük treninin Marmaray’ı da geçerek 18 günde Avrupa’ya ulaştığının müjdesini verdi. Dursun konuşmasında şunları söyledi: "Bu projenin biz de bir tarafındayız. Projenin üç güzergahından biri olan orta koridoru üzerinde bulunan Türkiye de Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu bağlantısı ile herhalde bu koridorun en önemli bileşenini tamamlamıştır. BTK projemiz ile Kars'tan ülkemize gelen yük trenlerini hem doğrudan Marmaray'ı kullanarak Avrupa'ya gidebilecek hem de limanlarımızdan deniz yolu taşımacılığına da bağlanabilecek durumdadır. Çin’den kalkan ilk yük treni Marmaray’ı geçerek 18 günde Avrupa’ya ulaştı.”
Dijital İpek Yolu vurgusu
Dursun, Dijital İpek Yolu Projesi'nin Çin ile ilişkilerde yeni bir kapı araladığını belirtti ve "Çin ile Türkiye arasındaki iş birliği için yeni bir kapı araladı bu oluşum. Kuşkusuz internet altyapısını güçlendirmek, uzay iş birliğini derinleştirmek, ortak teknoloji standartlarını geliştirmek ve bu yolla da Dijital İpek Yolu inşa etmek, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında da tüm ülkelerin ortak çıkarlarına hizmet edecektir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Yuan'la ticaret kur riskini ortadan kaldırıyor
Konferansın ‘Çin’de Ekonomik –Sosyal –Teknolojik Gelişmeler’ başlıklı oturumunda konuşan HSBC MENAT Çinli Çok Uluslu Şirketler Bölge Başkanı Denise Zhou, yuanın küreselleşmesine ve Türk şirketlerin yuan ile ticaret yapmasına ilişkin değerlendirme ler yaptı. 2009 yılında Çin’in yuan cinsiyle yaptığı küresel ticaretin 36 milyar yuan olduğunu belirten Zhou şöyle devam etti: “2015 yılına gelindiğinde ise bu rakam 2 trilyon dolarla zirve yaptı. Yani Çin’in dünya ile ticaretinin yüzde 30’u yuan cinsinden yapılmıştı. SWIFT verilerine göre yuan 2019 Temmuz itibariyle en çok kullanılan altıncı para birimi oldu. Bir yıl önce yuan bu listede 18. sıradaydı.
Türk şirketlerinin Çin’den çok ithalat yaptığına işaret eden Zhou yuanla ticaret yapmanın fırsatlar sunduğunu belirtti ve şunları söyledi: “HSBC olarak biz üçüncü para birimini aradan çıkartabiliyoruz. Çin’le ticaretinizde ya lira kullanabiliyor ya da yuan kullanabiliyorsunuz. Bir de üçüncü bir para biriminin volatilite riskini taşımanıza gerek yok. Yuan yırtdışı pazarında daha da ucuz. Bu da ekstra bir avantaj sağlıyor. Ayrıca şirketler Çin’de ta hvil ihraç edebiliyor. Yuan bir finansman kaynağı olarak da düşünülebilir. Öte yandan yuan bir yatırım aracı da. 2018’in sonunda küresel rezerv paranın yüzde 1.9’u yuan cinsiydi.”
‘TÜSİAD Çin Ağı’na üye olun’
TÜSİAD Çin Ağı Başkanı Korhan Kurdoğlu da konuşmasında Türk ve Çinli şirketleri TÜSİAD Çin Ağı’na üye olmaları çağrısı yaptı. Yakın gelecekte Çin’in dünya liderliğine yürüyeceğine dikkat çeken Kurdoğlu şunları söyledi: "TÜSİAD Çin Network Türkiye, Çin ve diğer uluslararası platformlarda Çin bağlantılı tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, işbirliklerinin geliştirilmesine katkı veriyor. Coğrafyada yaşanan dönüşümü gözlemlemiş bir sürü iş insanı var."
İkili ticaretin artması için neler yapılmalı?
Üç sektörde yapılması gerekenler masaya yatırıldı
TÜSİAD ikili ticarette gelişim alanı olarak gördüğü üç sektörde yuvarlak masa toplantıları düzenledi. Bu toplantılarda, Çin-Türkiye ikili ticaretinde turizm, ulaştırma ve lojistik, bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) alanlarında, sektör temsilcileri ile ilgili kamu kuruluşlarından yetkilileri bir araya gelerek iki ülke arasındaki işbirliklerini geliştirmek için bu sektörlerdeki mevcut durumları ele aldı. Her bir alan için belirlenen politika önerileri şöyle:
Turizm
Çin, Türkiye’nin turizm sektörü için önemli bir potansiyel sunan, ancak henüz bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediği bir pazar olarak kabul ediliyor. 2018 yılında Türkiye’ye Çin pasaportu taşıyan kişiler tarafından 394 bin 109 kere giriş yapılmış. Söz konusu rakamın aynı yıl Türkiye’ye giriş yapan toplam yabancı ziyaretçiler içerisindeki payı sadece yüzde 1 düzeyinde. Türkiye, Çin’den gelen turist sayısını artırmayı, özellikle de seyahat başına 2 bin dolar harcama yapan Çinli turistleri cezbetmeyi amaçlıyor. TÜSİAD’ın düzenlediği çalıştayda sektör için sunulan politika önerileri ise şöyle:
1. Türkiye ile Çin arasındaki uçuşların frekansının artırılması için yapılan girişimlere hız kazandırılmalı.
2. Türkiye’deki turizm şirketleri ve tur operatörlerinin Çinli şirketlerle ortaklık kurmaları, işbirliklerini geliştirmeleri ve bu şekilde Çin pazarında kalıcı olmaları teşvik edilmeli.
3.Turizm sektöründe Çince bilen insan kaynağını geliştirmek amacıyla, Çince dil eğitimi veren eğitim kurumlarının teşvik edilmesi; Çince bilen kişilerin gerekli eğitimden geçirilerek kokart sahibi olmalarının sağlanması; Çin’de yaşayan Türklerin sektöre kazandırılabilmeleri için uzaktan eğitimle kokart alabilmesinin önünün açılması fayda sağlar.
4.Dil kapasitesinin yetersiz kaldığı durumlarda teknolojiden azami şekilde fayda sağlanmalı.
5. WeChat ve AliPay gibi Çinlilerin sıklıkla kullandıkları elektronik ödeme sistemlerinin Türkiye’de de yaygın bir şekilde kullanılması için gerekli mevzuat ve fiziksel altyapının sağlanması, Çinli turistlerin ülkemize yaptıkları harcamalar üzerinde doğrudan etkili olur.
6. Çinli turiste cazip gelebilecek yeni turizm paketleri ve ürünlerinin tasarlanması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
7. Türkiye’nin Çinliler nezdinde tanıtımında içeriğin ve kullanılan kanalların geliştirilmesi fayda sağlayacaktır. Bu anlamda Çin’de gerçekleştirilecek uzun süreli dijital medya kampanyalarının büyük fayda sağlayabileceği düşünülüyor.
8. Çinlilerin değişen tercih ve tüketim alışkanlarını yakından takip edebilmek için Türkiye’deki üniversitelerin işletme, pazarlama vb. bölümleri Çin’deki üniversiteler ile işbirliği içerisinde projeler geliştirilebilir.
9. Turizm ürünlerinin geliştirilmesi ve pazarlanmasında daha büyük bir etki yaratılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı, belediyeler, tur operatörleri ve turizm şirketleri arasında eşgüdüm ve işbirliğini geliştirmeye yönelik bir platformun oluşturulması faydalı olacaktır.
10. Turizm sektöründe fiyatlandırma konusu hassas bir konu. Bu alanda Türkiye’yi kaliteli hizmetin buna mukabil ücret karşılığında sunulduğu üst düzey bir destinasyon olarak konumlandırmak önemli.
11. Çin’de gerçekleştirilen turizme yönelik fuarlara gerek ülke gerekse şirket bazında katılım bu pazarda güçlü bir konum edinebilmek için şart.
12. Çin – Türkiye arasında 3 veya 6 aylık geçici sergiler başlatılabilir. Bu sergilerle kültür, ticaret ve turizm hayatının birbiri ile yakınlaşması sağlanır.
13. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde Çinli turiste hitap edecek lüks alışveriş imkanlarının yaratılması ve geliştirilmesi, yapılacak harcamaların daha üst seviyelere çıkartılmasını sağlar.
14. İstanbul Havalimanı aktarma amaçlı havalimanında vakit geçiren Çinliler için de daha cazip, daha fazla harcama yapabilecekleri bir mekân haline getirilmelidir. Havalimanına Çince işaret ve tabelaların yerleştirilmesinin de faydalı olacağı düşünülüyor.
15. İstanbul’da bir “Chinatown” kurulmasının avantaj ve dezavantajları değerlendirilmelidir.
Ulaştırma ve Lojistik
TÜSİAD’ın Türkiye-Çin Ulaştırma ve Lojistik Sektörü yuvarlak masa toplantısı raporunda Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) nedeniyle Türkiye ile Çin arasında oluşan karşılıklı bağımlılığın, kazan-kazan sonuçlara dönüşmesi yapılan politika önerileriyse şöyle:
1. Türkiye için ilgili kamu kurumlarının öncülüğünde, iş dünyası temsilci örgütlerinin ve üniversitelerin de katılımıyla, KYG’yi geniş bir bakış açısıyla ele alan bir strateji belgesi hazırlanmalıdır.
2. Konuyla ilgili tüm paydaşlar arasında senkronizasyonu sağlayacak ve politikaları etkili kılacak bir yapının oluşturulmasında fayda görülmektedir.
3. Gümrük süreçlerinin hızlandırılabilmesi için İran ile yürütülen çalışmaların benzeri sınırdaş diğer ülkelerle de hayata geçirilmelidir.
4. KYG, fiziksel bağlantıların yanı sıra ülkeler arasında dijital bağlantıların da güçlendirilmesini hedeflemektedir. Türkiye’nin de “Dijital İpek Yolu” üzerinde yerini alabilmesi için başta Çin olmak üzere KYG ülkeleriyle ortak programlar tasarlaması faydalı olacaktır.
5. KYG çerçevesinde Türkiye’yi by-pass eden ya da etmesi muhtemel hatların gelişimi yakından takip edilmeli, farklı koridorlarda öncelikli tercih olabilmek için ilgili ülkeler nezdinde diplomatik girişimlere ağırlık verilmelidir.
6. Türkiye’nin havayolu şirketlerinin Çin’e uçuş frekanslarının artırılabilmesi için çalışmalar sürdürülmelidir.
7. 2017 yılında imzalanan Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması'nın TBMM’de onaylanarak yürürlüğe girmesi bu alanda taşımacıların karşı karşıya olduğu engellerin kaldırılabilmesi için gerekli mevzuat altyapısını oluşturacaktır.
8. Türkiye’deki liman projelerinin tanıtımı, Doğu Akdeniz’de şekillenen yeni ekonomik coğrafya ve Ortadoğu’daki çatışma sonrası yeniden inşa potansiyeli gibi unsurları içeren bir bölgesel bağlam içerisinde, etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
9. Çin ile demiryolları alanında işbirliği, 2015’te imzalanmış olan anlaşmanın tüm içeriği göz önünde bulundurularak çok boyutlu ve teknolojik gelişim ile paylaşımı ön plana çıkartacak şekilde sürdürülmelidir.
10. Demiryolu sektörünün serbestleştirilmesi ve özel sektörün bu alanda yer alması verimliliğin artmasını sağlayacaktır.
11. Türkiye’den Orta Asya ve Çin’e yapılan demiryolu ve karayolu taşımacılığında Hazar Denizi geçişi gibi sorunların tespit ve çözümü için ortak bir çalışma grubu oluşturulması faydalı olacaktır.
12. Türk ve Çin firmalarının ulaştırma ve lojistik alanında yatırımlarının teşvik edilmesi için Ulaştırma Ana Planı, Türkiye Lojistik Master Planı ve Kombine Taşımacılık Yönetmeliği uygun birer zemin sağlayabilir.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Türkiye ile Çin arasında ICT alanına yönelik işbirliğinin karşısında bir takım engeller ve süreçleri yavaşlatan bazı etkenler söz konusu. Bunların giderilmesinin işbirliğinin önünü açacağı öngörülüyor. Her şeyden önce dil engelinin bu alanda bir sorun teşkil ettiği belirtilen TÜSİAD çalıştay raporunda “Bu alandaki yetersizliklerin sadece sektörde çalışan bireyler arasındaki iletişimi güçleştirmediği, başta yazılım olmak üzere ICT’nin farklı alanlarında içeriğin de yeterince gelişememesine yol açtığı gözlemlenmekte” ifadeleri yer aldı.
Diğer bir sorun da karşılıklı olarak ülkelerin mevzuat ve regülasyonlarından kaynaklanıyor. Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen Çinli teknoloji firmaları da birçok farklı alanda mevzuat engeline takılabilmektedir. Örneğin, belirli bir teknolojiyi ülkemize getirecek olan bir Çin firması, ilgili alanın regülasyona tabi olması durumunda Türkiye’de şirket kurup yerel bir aktör olmak, ya da bir Türk şirketiyle ortaklık kurmak zorunda. Bu durumun da hem maliyetleri yükseltip süreçleri yavaşlatmakta olduğu hem de ortaklar arasında veri paylaşımı gibi farklı alanlarda yeni sorunların oluşmasına yol açmaktığı vurgulanıyor. Raporda “Küresel ekonomide yerelleşmek ve lokal bileşenler oluşturmak özellikle teknolojiye yönelik alanlarda başarının anahtarıdır, mevzuatın bunu kolaylaştırıcı olması yönünde çalışılmalıdır” uyarısı yapılıyor. Bu sektöre yönelik TÜSİAD ve sektör temsilcileri tarafından yapılan politika önerileri ise şöyle:
1. Çinli teknoloji firmaları için mevzuat engelleri giderilmeli, iş yapma ortamı iyileştirilmeli. Hazırlıklar sırasında paydaşları bir araya getirecek çalıştaylar faydalı olur.
2. 5G teknolojilerindeki gibi yapay zekâ, blokzincir ve nesnelerin interneti gibi alanlarda da Çinli firalarla ön çalışmalar yapılmalı.
3. Türkiye’nin “Dijital İpek Yolu”nda yerini alması için bir eylem planı hazırlanmalı.
4. İki ülkeden kamu, özel sektör, üniversite ve araştırma kuruluşlarının katılacağı ICT alanında spesifik konulara odaklanan konferanslar düzenlenmeli: (örn. Türk-Alman Yapay Zekâ Konferansı).
5. Türk ve Çin üniversiteleriişbirliği programlarında teknoloji ve mühendislik alanlarına öncelik verilmeli.
6. Bu alanda Çin’in hayata geçirmiş olduğu finansal teknoloji alanındaki yenilikler ve uygulamaların ülkemizde de kullanıma alınması değerlendirilmeli.
7. ICT imkanlarından tüm sektörlerin faydalanması için sektörün ilgili kurumlarının öncülüğünde mevcut durum ve ihtiyaçları ortaya koyan çalışmalar yapılmalı.
8. Türkiye’nin veri paylaşımı yapabileceği “güvenli ülkeler” listesi hazırlanmalı; Türkiye’nin de diğer ülkelerin listelerinde yer alabilmesi için gerekli önlemler alınmalı. Yurtdışında faaliyet gösteren Türk firmalarının sahip oldukları veriyi Türkiye’ye getirebilmelerini mümkün kılmak amacıyla gerekli uluslararası anlaşmaların yapılması için girişimlerde bulunulmalı.
9. Siber güvenlik konusunda dünyadaki gelişmeler yakından izlenmeli, ICT alanındaki işbirlikleri uluslararası kabul görmüş standartlarda gerçekleştirilmeli.
TÜSİAD ve İstanbul Okan Üniversitesi tarafından düzenlenen "5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı"nda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) Türkiye ekonomisi ve ikili ticaret için sunduğu fırsatlar ele alındı.
Hilal SARI
5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı"nda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Çin’in Türkiye’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğuna vurgu yaparak "24 milyar dolarlık ticaretteki dengesizliğin giderilmesi için Çin’den uzun dönemli doğrudan yatırımların artmasını, Türkiye ve Çin arasındaki ortaklıkların çoğalmasını ve daha çok Çinli turistin ülkemize gelmesini çok önemsiyoruz. Altyapı, lojistik, yenilenebilir enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, gıda ve turizm gibi sektörlerde büyük işbirliği potansiyeli görüyoruz” dedi.
İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan ise her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geldiğini ve hedefin bunu 10 milyona çıkarmak olması gerektiğini söyledi. Okan, üniversite olarak 2009 yılında Türkiye’de ilk Çince Mütercim-Tercümanlık bölümünü kurduğunu hatırlattı. Çinli öğrencilerin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine gittiğini ve 700 yabancı öğrencinin sadece dördünün Çinli olduğunu belirten Okan “Ülkemizde hala eksikliği hissedilen Çin uzmanı yetiştirmeye, Çince bilen üniversite mezunları yetiştirmeye büyük önem veriyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜSİAD ve İstanbul Okan Üniversitesi Konfüçyüs Enstitüsü tarafından düzenlenen 5. Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı’nda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) Türkiye ekonomisi ve ikili ticaret için sunduğu fırsatlara vurgu yapılırken, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski KYG strateji belgesi hazırlanması gerektiğine işaret etti. İkili ticarette en büyük potansiyel taşıyan alanlardan birinin turizm olduğu vurgulanan konferansta İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geldiğini ve hedefin bu sayısı 10 milyona çıkarmak olması gerektiğini söyledi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve İstanbul Okan Üniversitesi Konfüçyus Enstitüsü işbirliği ile beşincisi düzenlenen “Çin’i Anlamak ve Çin ile İş Yapmak Konferansı”nda şu anda 24 milyar dolara yaklaşan ikili ticaretteki dengesizliğin Kuşak ve Yol Girişimi’nin sağlayacağı yatırım fırsatları ve turizm sektöründeki iş birlikleriyle azaltılabileceği vurgulandı.
2012’den beri gerçekleştirilen ve bu yıl kapsamı daha da genişletilen konferansta Çin’deki ekonomik, sosyal ve teknolojik alandaki hızlı dönüşüm, uyguladıkları strateji ve politikalar ve bunların küresel ekonomideki yansımaları ele alındı. Konferansın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski Çin hükümetinin 2013 yılında açıkladığı ve son 10 yılın en büyük altyapı ve yatırım projesi niteliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi için strateji belgesi hazırlanmasını çok önemsediklerini belirtti.
Türkiye’nin sahip olduğu konum ve ekonomik büyüklük açısından KYG üzerinden yüksek miktarlarda yatırım alma potansiyelini taşıdığını belirten Kaslowski, “Bu bağlamda ilgili kamu kurumlarının öncülüğünde, iş dünyası temsilci örgütlerinin ve üniversitelerin de katılımıyla bir Kuşak ve Yol Girişimi strateji belgesi hazırlanmasını çok önemsiyoruz. Bu konuda TÜSİAD olarak her türlü işbirliğine açığız” diye konuştu.
‘Altyapı, lojistik, bilişim, turizm ve gıdada potansiyel var'
Türk firmaların Çin’deki iş yapma deneyimlerinin, başarı hikayelerinin ve Çin yatırım ortamının tartışıldığı toplantıda konuşan Kaslowski Çin’in Türkiye’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı olduğuna vurgu yaparak iki ülke arasında uzun yıllardan bu yana var olan ticaret dengesizliğini gidermek konusunda şunları söyledi: “İkili ticaretteki dengesizliğin giderilmesi için Çin’den uzun dönemli doğrudan yatırımların artmasını, Türkiye ve Çin arasındaki ortaklıkların çoğalmasını ve daha çok Çinli turistin ülkemize gelmesini çok önemsiyoruz. Altyapı, lojistik, yenilenebilir enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, gıda ve turizm gibi sektörlerde iki ülke arasında büyük işbirliği potansiyeli görüyoruz.”
Korumacılığın arttığı ve bariyerlerin yükseldiği bir dünyada Çin’in uluslararası düzenin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağını ve küresel ekonomideki reformların ancak Çin’le birlikte olabileceğini belirten TÜSİAD Başkanı, “En son 2009 yılında Pekin’de düzenlenen Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısının önümüzdeki sene yapılması ve özel sektörün de buna dahil edilmesi güçlü bir diyalog ortamı geliştirilmesi adına faydalı olacaktır” diye konuştu.
‘Vize konusu kilit öneme sahip’
Konuşmasını vizelerde yaşanan zorluklara dikkat çekerek sonlandıran Kaslowski “İki ülke ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi açısından vize konusunun kilit önem arz ettiğini belirtmek istiyorum” dedi ve Çin ile iş yapan iş dünyası temsilcileri açısından büyük zorluklar yaratan bu durumun aşılması için Türk ve Çinli yetkililer arasında daha fazla diyaloğu çok önemsediklerine vurgu yaptı.
‘Çinli turist sayısını 10 milyona çıkarmalıyız’
İstanbul Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan ise konuşmasında Çin ve Türkiye arasında siyasi ilişkiler gelişse de ekonomik alanda gerekenin çok gerisinde olunduğunu belirterek “Şu anda 24 milyar düzeyinde olan ikili ticaretin önce 50 milyar dolara sonrasında da 100 milyar dolara çıkması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Turizm sektörünün bu ticaret
artışında önemli bir payı olacağına işaret eden Okan, “Her yıl Türkiye’ye 400 bin Çinli turist geliyor. Bu sayıyı 10 milyona çıkarmak hedefimiz olmalı. Bu hedefe İş Yaşamına En Yakın Üniversite olarak gereken desteği vereceğiz” diye konuştu ve İstanbul Okan Üniversitesi’nin 2009 yılında Türkiye’de ilk Çince Mütercim-Tercümanlık bölümünü kurduğunu hatırlattı. Çinli öğrencilerin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine gittiğini ve 700 yabancı öğrencinin sadece dördünün Çinli olduğunu belirten Okan sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ülkemizde hala eksikliği hissedilen Çin uzmanı yetiştirmeye, Çince bilen üniversite mezunları yetiştirmeye büyük önem veriyoruz. Konfüçyus Enstitüsüne de ev sahipliği yapıyoruz.”
Yük treni 18 günde Avrupa’ya ulaştı
Konferansın açılışında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Selim Dursun, Kuşak ve Yol Girişimi’ne Türkiye'nin de büyük önem verdiğine dikkati çekerek, KYG’nin ayrıca stratejik bir lojistik projesi olduğunu söyledi ve Çin’den kalkan bir yük treninin Marmaray’ı da geçerek 18 günde Avrupa’ya ulaştığının müjdesini verdi. Dursun konuşmasında şunları söyledi: "Bu projenin biz de bir tarafındayız. Projenin üç güzergahından biri olan orta koridoru üzerinde bulunan Türkiye de Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu bağlantısı ile herhalde bu koridorun en önemli bileşenini tamamlamıştır. BTK projemiz ile Kars'tan ülkemize gelen yük trenlerini hem doğrudan Marmaray'ı kullanarak Avrupa'ya gidebilecek hem de limanlarımızdan deniz yolu taşımacılığına da bağlanabilecek durumdadır. Çin’den kalkan ilk yük treni Marmaray’ı geçerek 18 günde Avrupa’ya ulaştı.”
Dijital İpek Yolu vurgusu
Dursun, Dijital İpek Yolu Projesi'nin Çin ile ilişkilerde yeni bir kapı araladığını belirtti ve "Çin ile Türkiye arasındaki iş birliği için yeni bir kapı araladı bu oluşum. Kuşkusuz internet altyapısını güçlendirmek, uzay iş birliğini derinleştirmek, ortak teknoloji standartlarını geliştirmek ve bu yolla da Dijital İpek Yolu inşa etmek, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında da tüm ülkelerin ortak çıkarlarına hizmet edecektir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Yuan'la ticaret kur riskini ortadan kaldırıyor
Konferansın ‘Çin’de Ekonomik –Sosyal –Teknolojik Gelişmeler’ başlıklı oturumunda konuşan HSBC MENAT Çinli Çok Uluslu Şirketler Bölge Başkanı Denise Zhou, yuanın küreselleşmesine ve Türk şirketlerin yuan ile ticaret yapmasına ilişkin değerlendirme ler yaptı. 2009 yılında Çin’in yuan cinsiyle yaptığı küresel ticaretin 36 milyar yuan olduğunu belirten Zhou şöyle devam etti: “2015 yılına gelindiğinde ise bu rakam 2 trilyon dolarla zirve yaptı. Yani Çin’in dünya ile ticaretinin yüzde 30’u yuan cinsinden yapılmıştı. SWIFT verilerine göre yuan 2019 Temmuz itibariyle en çok kullanılan altıncı para birimi oldu. Bir yıl önce yuan bu listede 18. sıradaydı.
Türk şirketlerinin Çin’den çok ithalat yaptığına işaret eden Zhou yuanla ticaret yapmanın fırsatlar sunduğunu belirtti ve şunları söyledi: “HSBC olarak biz üçüncü para birimini aradan çıkartabiliyoruz. Çin’le ticaretinizde ya lira kullanabiliyor ya da yuan kullanabiliyorsunuz. Bir de üçüncü bir para biriminin volatilite riskini taşımanıza gerek yok. Yuan yırtdışı pazarında daha da ucuz. Bu da ekstra bir avantaj sağlıyor. Ayrıca şirketler Çin’de ta hvil ihraç edebiliyor. Yuan bir finansman kaynağı olarak da düşünülebilir. Öte yandan yuan bir yatırım aracı da. 2018’in sonunda küresel rezerv paranın yüzde 1.9’u yuan cinsiydi.”
‘TÜSİAD Çin Ağı’na üye olun’
TÜSİAD Çin Ağı Başkanı Korhan Kurdoğlu da konuşmasında Türk ve Çinli şirketleri TÜSİAD Çin Ağı’na üye olmaları çağrısı yaptı. Yakın gelecekte Çin’in dünya liderliğine yürüyeceğine dikkat çeken Kurdoğlu şunları söyledi: "TÜSİAD Çin Network Türkiye, Çin ve diğer uluslararası platformlarda Çin bağlantılı tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, işbirliklerinin geliştirilmesine katkı veriyor. Coğrafyada yaşanan dönüşümü gözlemlemiş bir sürü iş insanı var."
İkili ticaretin artması için neler yapılmalı?
Üç sektörde yapılması gerekenler masaya yatırıldı
TÜSİAD ikili ticarette gelişim alanı olarak gördüğü üç sektörde yuvarlak masa toplantıları düzenledi. Bu toplantılarda, Çin-Türkiye ikili ticaretinde turizm, ulaştırma ve lojistik, bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) alanlarında, sektör temsilcileri ile ilgili kamu kuruluşlarından yetkilileri bir araya gelerek iki ülke arasındaki işbirliklerini geliştirmek için bu sektörlerdeki mevcut durumları ele aldı. Her bir alan için belirlenen politika önerileri şöyle:
Turizm
Çin, Türkiye’nin turizm sektörü için önemli bir potansiyel sunan, ancak henüz bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediği bir pazar olarak kabul ediliyor. 2018 yılında Türkiye’ye Çin pasaportu taşıyan kişiler tarafından 394 bin 109 kere giriş yapılmış. Söz konusu rakamın aynı yıl Türkiye’ye giriş yapan toplam yabancı ziyaretçiler içerisindeki payı sadece yüzde 1 düzeyinde. Türkiye, Çin’den gelen turist sayısını artırmayı, özellikle de seyahat başına 2 bin dolar harcama yapan Çinli turistleri cezbetmeyi amaçlıyor. TÜSİAD’ın düzenlediği çalıştayda sektör için sunulan politika önerileri ise şöyle:
1. Türkiye ile Çin arasındaki uçuşların frekansının artırılması için yapılan girişimlere hız kazandırılmalı.
2. Türkiye’deki turizm şirketleri ve tur operatörlerinin Çinli şirketlerle ortaklık kurmaları, işbirliklerini geliştirmeleri ve bu şekilde Çin pazarında kalıcı olmaları teşvik edilmeli.
3.Turizm sektöründe Çince bilen insan kaynağını geliştirmek amacıyla, Çince dil eğitimi veren eğitim kurumlarının teşvik edilmesi; Çince bilen kişilerin gerekli eğitimden geçirilerek kokart sahibi olmalarının sağlanması; Çin’de yaşayan Türklerin sektöre kazandırılabilmeleri için uzaktan eğitimle kokart alabilmesinin önünün açılması fayda sağlar.
4.Dil kapasitesinin yetersiz kaldığı durumlarda teknolojiden azami şekilde fayda sağlanmalı.
5. WeChat ve AliPay gibi Çinlilerin sıklıkla kullandıkları elektronik ödeme sistemlerinin Türkiye’de de yaygın bir şekilde kullanılması için gerekli mevzuat ve fiziksel altyapının sağlanması, Çinli turistlerin ülkemize yaptıkları harcamalar üzerinde doğrudan etkili olur.
6. Çinli turiste cazip gelebilecek yeni turizm paketleri ve ürünlerinin tasarlanması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
7. Türkiye’nin Çinliler nezdinde tanıtımında içeriğin ve kullanılan kanalların geliştirilmesi fayda sağlayacaktır. Bu anlamda Çin’de gerçekleştirilecek uzun süreli dijital medya kampanyalarının büyük fayda sağlayabileceği düşünülüyor.
8. Çinlilerin değişen tercih ve tüketim alışkanlarını yakından takip edebilmek için Türkiye’deki üniversitelerin işletme, pazarlama vb. bölümleri Çin’deki üniversiteler ile işbirliği içerisinde projeler geliştirilebilir.
9. Turizm ürünlerinin geliştirilmesi ve pazarlanmasında daha büyük bir etki yaratılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı, belediyeler, tur operatörleri ve turizm şirketleri arasında eşgüdüm ve işbirliğini geliştirmeye yönelik bir platformun oluşturulması faydalı olacaktır.
10. Turizm sektöründe fiyatlandırma konusu hassas bir konu. Bu alanda Türkiye’yi kaliteli hizmetin buna mukabil ücret karşılığında sunulduğu üst düzey bir destinasyon olarak konumlandırmak önemli.
11. Çin’de gerçekleştirilen turizme yönelik fuarlara gerek ülke gerekse şirket bazında katılım bu pazarda güçlü bir konum edinebilmek için şart.
12. Çin – Türkiye arasında 3 veya 6 aylık geçici sergiler başlatılabilir. Bu sergilerle kültür, ticaret ve turizm hayatının birbiri ile yakınlaşması sağlanır.
13. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde Çinli turiste hitap edecek lüks alışveriş imkanlarının yaratılması ve geliştirilmesi, yapılacak harcamaların daha üst seviyelere çıkartılmasını sağlar.
14. İstanbul Havalimanı aktarma amaçlı havalimanında vakit geçiren Çinliler için de daha cazip, daha fazla harcama yapabilecekleri bir mekân haline getirilmelidir. Havalimanına Çince işaret ve tabelaların yerleştirilmesinin de faydalı olacağı düşünülüyor.
15. İstanbul’da bir “Chinatown” kurulmasının avantaj ve dezavantajları değerlendirilmelidir.
Ulaştırma ve Lojistik
TÜSİAD’ın Türkiye-Çin Ulaştırma ve Lojistik Sektörü yuvarlak masa toplantısı raporunda Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) nedeniyle Türkiye ile Çin arasında oluşan karşılıklı bağımlılığın, kazan-kazan sonuçlara dönüşmesi yapılan politika önerileriyse şöyle:
1. Türkiye için ilgili kamu kurumlarının öncülüğünde, iş dünyası temsilci örgütlerinin ve üniversitelerin de katılımıyla, KYG’yi geniş bir bakış açısıyla ele alan bir strateji belgesi hazırlanmalıdır.
2. Konuyla ilgili tüm paydaşlar arasında senkronizasyonu sağlayacak ve politikaları etkili kılacak bir yapının oluşturulmasında fayda görülmektedir.
3. Gümrük süreçlerinin hızlandırılabilmesi için İran ile yürütülen çalışmaların benzeri sınırdaş diğer ülkelerle de hayata geçirilmelidir.
4. KYG, fiziksel bağlantıların yanı sıra ülkeler arasında dijital bağlantıların da güçlendirilmesini hedeflemektedir. Türkiye’nin de “Dijital İpek Yolu” üzerinde yerini alabilmesi için başta Çin olmak üzere KYG ülkeleriyle ortak programlar tasarlaması faydalı olacaktır.
5. KYG çerçevesinde Türkiye’yi by-pass eden ya da etmesi muhtemel hatların gelişimi yakından takip edilmeli, farklı koridorlarda öncelikli tercih olabilmek için ilgili ülkeler nezdinde diplomatik girişimlere ağırlık verilmelidir.
6. Türkiye’nin havayolu şirketlerinin Çin’e uçuş frekanslarının artırılabilmesi için çalışmalar sürdürülmelidir.
7. 2017 yılında imzalanan Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması'nın TBMM’de onaylanarak yürürlüğe girmesi bu alanda taşımacıların karşı karşıya olduğu engellerin kaldırılabilmesi için gerekli mevzuat altyapısını oluşturacaktır.
8. Türkiye’deki liman projelerinin tanıtımı, Doğu Akdeniz’de şekillenen yeni ekonomik coğrafya ve Ortadoğu’daki çatışma sonrası yeniden inşa potansiyeli gibi unsurları içeren bir bölgesel bağlam içerisinde, etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
9. Çin ile demiryolları alanında işbirliği, 2015’te imzalanmış olan anlaşmanın tüm içeriği göz önünde bulundurularak çok boyutlu ve teknolojik gelişim ile paylaşımı ön plana çıkartacak şekilde sürdürülmelidir.
10. Demiryolu sektörünün serbestleştirilmesi ve özel sektörün bu alanda yer alması verimliliğin artmasını sağlayacaktır.
11. Türkiye’den Orta Asya ve Çin’e yapılan demiryolu ve karayolu taşımacılığında Hazar Denizi geçişi gibi sorunların tespit ve çözümü için ortak bir çalışma grubu oluşturulması faydalı olacaktır.
12. Türk ve Çin firmalarının ulaştırma ve lojistik alanında yatırımlarının teşvik edilmesi için Ulaştırma Ana Planı, Türkiye Lojistik Master Planı ve Kombine Taşımacılık Yönetmeliği uygun birer zemin sağlayabilir.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Türkiye ile Çin arasında ICT alanına yönelik işbirliğinin karşısında bir takım engeller ve süreçleri yavaşlatan bazı etkenler söz konusu. Bunların giderilmesinin işbirliğinin önünü açacağı öngörülüyor. Her şeyden önce dil engelinin bu alanda bir sorun teşkil ettiği belirtilen TÜSİAD çalıştay raporunda “Bu alandaki yetersizliklerin sadece sektörde çalışan bireyler arasındaki iletişimi güçleştirmediği, başta yazılım olmak üzere ICT’nin farklı alanlarında içeriğin de yeterince gelişememesine yol açtığı gözlemlenmekte” ifadeleri yer aldı.
Diğer bir sorun da karşılıklı olarak ülkelerin mevzuat ve regülasyonlarından kaynaklanıyor. Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen Çinli teknoloji firmaları da birçok farklı alanda mevzuat engeline takılabilmektedir. Örneğin, belirli bir teknolojiyi ülkemize getirecek olan bir Çin firması, ilgili alanın regülasyona tabi olması durumunda Türkiye’de şirket kurup yerel bir aktör olmak, ya da bir Türk şirketiyle ortaklık kurmak zorunda. Bu durumun da hem maliyetleri yükseltip süreçleri yavaşlatmakta olduğu hem de ortaklar arasında veri paylaşımı gibi farklı alanlarda yeni sorunların oluşmasına yol açmaktığı vurgulanıyor. Raporda “Küresel ekonomide yerelleşmek ve lokal bileşenler oluşturmak özellikle teknolojiye yönelik alanlarda başarının anahtarıdır, mevzuatın bunu kolaylaştırıcı olması yönünde çalışılmalıdır” uyarısı yapılıyor. Bu sektöre yönelik TÜSİAD ve sektör temsilcileri tarafından yapılan politika önerileri ise şöyle:
1. Çinli teknoloji firmaları için mevzuat engelleri giderilmeli, iş yapma ortamı iyileştirilmeli. Hazırlıklar sırasında paydaşları bir araya getirecek çalıştaylar faydalı olur.
2. 5G teknolojilerindeki gibi yapay zekâ, blokzincir ve nesnelerin interneti gibi alanlarda da Çinli firalarla ön çalışmalar yapılmalı.
3. Türkiye’nin “Dijital İpek Yolu”nda yerini alması için bir eylem planı hazırlanmalı.
4. İki ülkeden kamu, özel sektör, üniversite ve araştırma kuruluşlarının katılacağı ICT alanında spesifik konulara odaklanan konferanslar düzenlenmeli: (örn. Türk-Alman Yapay Zekâ Konferansı).
5. Türk ve Çin üniversiteleriişbirliği programlarında teknoloji ve mühendislik alanlarına öncelik verilmeli.
6. Bu alanda Çin’in hayata geçirmiş olduğu finansal teknoloji alanındaki yenilikler ve uygulamaların ülkemizde de kullanıma alınması değerlendirilmeli.
7. ICT imkanlarından tüm sektörlerin faydalanması için sektörün ilgili kurumlarının öncülüğünde mevcut durum ve ihtiyaçları ortaya koyan çalışmalar yapılmalı.
8. Türkiye’nin veri paylaşımı yapabileceği “güvenli ülkeler” listesi hazırlanmalı; Türkiye’nin de diğer ülkelerin listelerinde yer alabilmesi için gerekli önlemler alınmalı. Yurtdışında faaliyet gösteren Türk firmalarının sahip oldukları veriyi Türkiye’ye getirebilmelerini mümkün kılmak amacıyla gerekli uluslararası anlaşmaların yapılması için girişimlerde bulunulmalı.
9. Siber güvenlik konusunda dünyadaki gelişmeler yakından izlenmeli, ICT alanındaki işbirlikleri uluslararası kabul görmüş standartlarda gerçekleştirilmeli.