İthalata TAREKS engeli
İlave gümrük vergileri ile kontrol altına alınmaya çalışılan ithalat, son bir yılda TAREKS uygulaması üzerinden baskılanıyor. Bin 250’ye yakın ürün grubunda denetimlerin sıkılaştırılması gümrüklerde bekleme süresinin 3, maliyetlerin ise 2 kat artmasına yol açtı. Sektör temsilcileri uygulamaların enflasyonist baskıya neden olacağı uyarısında bulundu.
Yener KARADENİZ
Bugüne kadar 11 tebliğ ile belirlenen 1.250 adet ürün grubunda uygulanan Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi uygulamasına (TAREKS), 1 Mart itibari ile sayısı 230’u aşan deri ve tekstil ürünlerinin de eklenmesi, denetim süresini de gümrüklerde bekleme süresini de artırdı. Son bir yılda artan denetimler ile gümrüklerde bekleme süresinin 3, buna bağlı olarak maliyetlerin ise 2 kat arttığı belirtiliyor. Denetimlerin uzamasının antrepolarda da yığılmaya neden olduğu kaydediliyor. Uzmanlar, uygulamanın ithal edilen ürünlerin piyasaya girişinde gecikmelere ve maliyet artışına neden olduğu, piyasanın bundan etkileneceği ve enflasyonda ciddi baskıya neden olacağı uyarısında bulundu.
Tekstil ve ayakkabıda azo boya ve kimyasal denetim uygulaması daha önce İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği iştiraki olan EKOTEKS Laboratuvar ve Gözetim Hizmetleri katkısı ile yürütülüyordu. Kasım ayında Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile söz konusu sürecin Ticaret Bakanlığı bünyesinde bulunan TAREKS uygulaması üzerinden devam edilmesine karar verildi. Uygulama 31 Aralık itibari ile başlayacaktı, ancak 30 Aralık’ta başka bir karar ile süreç 1 Mart’a uzatılırken sektör ile görüş alışverişinde bulunularak birçok iyileştirmeler yapıldı.
Bekleme süresi 3 kat arttı
Söz konusu gelişme ile birlikte TAREKS sistemi üzerinden denetime tabi tutulabilecek ürün gurubu sayısı 1500’e yaklaştı ve denetimler ise artırıldı. Sektör temsilcilerinden alınan bilgilere göre ithalatçılar, ürün güvenliği denetimleri kapsamındaki eşyaların fiili denetime gitmesi nedeniyle bekleme süresinin artmasından şikayetçi. Son 1 yılda denetimlerin çok fazla arttığını belirten Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) Derneği Başkanı Mehmet Altay Yegin, “Her 100 üründen 13’ü denetime giriyor. Bu oran dünyada yüzde 2-3 seviyesinde. Risk analizine göre denetime gitmeyen dosya yok. Kimisinden az kalem, kimisinden çok kalem gidiyor. Bir diğer sorun ise denetime girdikten sonra bekleme süresi. Daha önce 3 gün, en fazla 1 hafta olan süre, son bir yılda 3 kat arttı. Bazı durumlarda bu süre 1-2 aya kadar çıkıyor. Hatta salgında istihdam yaratmak için yatırım yapan firmaların makine ve teçhizatları yani yatırım teşvikli malları dahi denetim yapılamadığı için çok uzun süreler bekledi” ifadelerini kullandı.
Yegin ve diğer sektör temsilcilerine göre söz konusu uygulamaların altında ithalatı kısıtlama politikası yatıyor. Hali hazırda yürürlükte bulunan tebliğler kapsamında oyuncak, kişisel koruyucu donanımlar, kimyasal ürünler, yapı malzemeleri, tıbbi cihazlar, tarım ürünleri, pil, akümülatör, sanayi ürünleri, otomotiv parçaları, tüketici ürünleri, makine ve teçhizatlar düzenlenmemiş alanda yer alan eşyalar, telsiz ve son olarak da deri ve tekstil gibi onlarca farklı kategoride yaklaşık 1.500 ürün grubu TAREKS denetimlerine tabi tutuluyor. Yegin’in verdiği bilgilere göre süreç şöyle işliyor: “Ürün geldikten sonra ithalata ilişkin beyanname açılmadan TAREKS başvurusu yapılıyor. Daha sonra ürün sistem içinde risk analizine tabi tutuluyor. Eğer sistem ürünü uygun görürse referans numarası verip işlemi sonuçlandırıyor. Uygun görmediyse ürün fiili denetime giriyor. Bu aşamada eşyanın fiziki kontrolü yapılıyor.”
Asıl sorunun ise bu noktadan sonra başladığını aktaran Mehmet Altay Yegin, ürünün fiili denetime gitmesinin ciddi zaman kaybına neden olduğunu belirterek, “Bu aşamada daha önce 3 ile 7 gün arasında değişen süre, 3 katına çıktı. Son dönemde bu trend artarak devam ediyor. Bunlara bir de teknik yetersizlik ve liyakat sorunu eklenince süreçler çok daha uzayabiliyor. Yapılan uygulamalar ithalatçının kanayan yarası haline geldi. 1 Haziran 2020’dan 31 Ekim 2020’ye kadar geçen sürede fiili denetimler neredeyse 4 kat arttı, iptaller ise çok da yüksek oranlara ulaştı” açıklamasında bulundu. Sektör temsilcilerinden aldığımız bilgiye göre, başka bir zorluk ise TSE mevzuatlarında yaşanıyor. Bu alandaki düzenlemelerin iş süreçlerini olumsuz etkilediği ve sürecin aylarca sürdüğü ifade ediliyor.
“Keyfi uygulamalardan korkuyoruz”
Yaşanan sorunun perakende ayağını değerlendiren Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel ise, sistem ile ilgili endişelerini dile getirdi. Keyfi uygulamaların devam edeceğine yönelik korkuları bulunduğunu kaydeden Öncel, “Uygulama özellikle antrepo ve test maliyetlerimizi artıracak. Gümrük vergilerinin sürekli arttığı bir ortamda üstüne bir de bu tarz uygulamalar alıverişi de alışveriş turizmini de etkiliyor. Türkiye’de muadili olmayan markalı ürünlerde turiste ciddi satış yapılıyor. Türkiye’nin tercih edilme sebebi fiyatın daha rekabetçi olmasıydı. Ama sürekli artırılan ilave gümrük vergileri ve bu tarz uygulamalar ile maliyetlerimiz artacak. Bu durum turistlerin alışveriş için diğer ülkelere gitmesine yol açacak” açıklamasını yaptı. Öte yandan ithalata uygulanan koruma önlemlerinin de etkisi ile ayakkabı ithalatı son 5 yılda 723 milyon dolardan 458 milyon dolara gerilerken, giyim eşyası ithalatı ise 3 milyar dolardan 1,5 milyar dolara indi. Perakende sektörü temsilcileri, bu durumun alışveriş turizmine de darbe vuracağını belirtiyor.
Tescilli Markalar Derneği Başkanı İzzet Stamati de ithalatta çok fazla zorluk yaşadıklarını belirterek, “Şu anda tekstil ve ayakkabıda Avrupa Birliği ülkelerinden A.TR sertifikalı (serbest dolaşım belgesi) olarak gelen ürünlere kolaylık sağlanıyor. Olması gereken ve bizim itiraz ettiğimiz konu da buydu. Yurtdışından sertifikalı laboratuvarlarda yapılan testler de normlara uygunsa geçerli sayılıyor. Şu anda işlemler biraz zaman alıyor. Çok dosyanız varsa ve hiçbir belgeniz de yoksa gecikmeler, yığılmalar olacaktır” dedi.
TAREKS kuralları sıkılaştırıldı
Tekstil ve ayakkabıda denetimler 1 Mart itibari ile TAREKS tarafından yürütülmeye başlandı. PwC Dolaylı Vergi Hizmetleri Kıdemli Danışmanı Kaan Köktürk, 30 Aralık’ta yapılan düzenleme ile tebliğde ürün sayısının düşürülmesi gibi önemli hamleler yapıldığını hatırlattı. Köktürk, uygulamanın ilk haftasında sistemde çok fazla kopmalar yaşandığını ve işlemlerin çok uzun sürdüğünü söyledi. Geçiş dönemi olduğu için henüz denetime düşen ürün olmadığını söyleyen Köktürk, genel olarak TAREKS’te denetimlerin artması konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “2020’nin ikinci yarısından sonra TAREKS kuralları çok sıkı şekilde katılaştırıldı. Ürünlerin denetime düşme oranları bilerek yükseltildi. Bu muhtemelen ithalatı azaltmak için uygulanan bilinçli bir politika. Bu iş ürün güvenliği için yapılmış olsa dünyanın en iyi markaları üç dört kez teste gönderilmez, Gümrük Birliği yükümlülüklerimize alenen aykırı çok iş yapılmaz. Artık ürünler daha fazla denetime düşüyor.” Dış Ticarete Yön Verenler Derneği Başkanı ve Mentor Gümrük Müşavirliği CEO’su Hakan Çınar da sistemde ilk hafta yaşanan aksamaların ikinci haftada da devam ettiğini söyledi. Sadece numune alma işinin 5-7 gün sürdüğünü belirten Çınar, “Eskiden 2 günde biten işlemler 10 günü bulacak. Antrepolar şişmeye başladı. Ürün denetime düşmesi halinde yapılacak uygulamalar ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Deri ve tekstilde geçiş süreci olmasına rağmen ithalat müfettişleri nedeni ile tüm firmalar çok sıkıntı çekiyor” diye konuştu.
Yetkilendirilmiş yükümlülere kolaylık
Gümrüklerde firmalar yetkilendirilmiş yükümlü belgesi olanlar ve diğerleri diye ikiye ayrılıyor. Mehmet Altay Yegin, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü tarafından kasım ayında yayınlanan karar ile yetkilendirilmiş yükümlü belgesi olan şirketlerin avantajlı hale geldiğini söyledi. Yegin, “TAREKS sistemi üzerinden yapılan başvurularda, firmanın YYS sertifikasına haiz olması halinde, sertifika sahibi olmayan firmalara kıyasla risk analizinde ayrıcalıklı uygulamalar sağlanıyor. Bunun daha da etkinleştirilmesi gereklidir ” dedi.
İlave gümrük vergileri ile kontrol altına alınmaya çalışılan ithalat, son bir yılda TAREKS uygulaması üzerinden baskılanıyor. Bin 250’ye yakın ürün grubunda denetimlerin sıkılaştırılması gümrüklerde bekleme süresinin 3, maliyetlerin ise 2 kat artmasına yol açtı. Sektör temsilcileri uygulamaların enflasyonist baskıya neden olacağı uyarısında bulundu.
Yener KARADENİZ
Bugüne kadar 11 tebliğ ile belirlenen 1.250 adet ürün grubunda uygulanan Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi uygulamasına (TAREKS), 1 Mart itibari ile sayısı 230’u aşan deri ve tekstil ürünlerinin de eklenmesi, denetim süresini de gümrüklerde bekleme süresini de artırdı. Son bir yılda artan denetimler ile gümrüklerde bekleme süresinin 3, buna bağlı olarak maliyetlerin ise 2 kat arttığı belirtiliyor. Denetimlerin uzamasının antrepolarda da yığılmaya neden olduğu kaydediliyor. Uzmanlar, uygulamanın ithal edilen ürünlerin piyasaya girişinde gecikmelere ve maliyet artışına neden olduğu, piyasanın bundan etkileneceği ve enflasyonda ciddi baskıya neden olacağı uyarısında bulundu.
Tekstil ve ayakkabıda azo boya ve kimyasal denetim uygulaması daha önce İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği iştiraki olan EKOTEKS Laboratuvar ve Gözetim Hizmetleri katkısı ile yürütülüyordu. Kasım ayında Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile söz konusu sürecin Ticaret Bakanlığı bünyesinde bulunan TAREKS uygulaması üzerinden devam edilmesine karar verildi. Uygulama 31 Aralık itibari ile başlayacaktı, ancak 30 Aralık’ta başka bir karar ile süreç 1 Mart’a uzatılırken sektör ile görüş alışverişinde bulunularak birçok iyileştirmeler yapıldı.
Bekleme süresi 3 kat arttı
Söz konusu gelişme ile birlikte TAREKS sistemi üzerinden denetime tabi tutulabilecek ürün gurubu sayısı 1500’e yaklaştı ve denetimler ise artırıldı. Sektör temsilcilerinden alınan bilgilere göre ithalatçılar, ürün güvenliği denetimleri kapsamındaki eşyaların fiili denetime gitmesi nedeniyle bekleme süresinin artmasından şikayetçi. Son 1 yılda denetimlerin çok fazla arttığını belirten Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) Derneği Başkanı Mehmet Altay Yegin, “Her 100 üründen 13’ü denetime giriyor. Bu oran dünyada yüzde 2-3 seviyesinde. Risk analizine göre denetime gitmeyen dosya yok. Kimisinden az kalem, kimisinden çok kalem gidiyor. Bir diğer sorun ise denetime girdikten sonra bekleme süresi. Daha önce 3 gün, en fazla 1 hafta olan süre, son bir yılda 3 kat arttı. Bazı durumlarda bu süre 1-2 aya kadar çıkıyor. Hatta salgında istihdam yaratmak için yatırım yapan firmaların makine ve teçhizatları yani yatırım teşvikli malları dahi denetim yapılamadığı için çok uzun süreler bekledi” ifadelerini kullandı.
Yegin ve diğer sektör temsilcilerine göre söz konusu uygulamaların altında ithalatı kısıtlama politikası yatıyor. Hali hazırda yürürlükte bulunan tebliğler kapsamında oyuncak, kişisel koruyucu donanımlar, kimyasal ürünler, yapı malzemeleri, tıbbi cihazlar, tarım ürünleri, pil, akümülatör, sanayi ürünleri, otomotiv parçaları, tüketici ürünleri, makine ve teçhizatlar düzenlenmemiş alanda yer alan eşyalar, telsiz ve son olarak da deri ve tekstil gibi onlarca farklı kategoride yaklaşık 1.500 ürün grubu TAREKS denetimlerine tabi tutuluyor. Yegin’in verdiği bilgilere göre süreç şöyle işliyor: “Ürün geldikten sonra ithalata ilişkin beyanname açılmadan TAREKS başvurusu yapılıyor. Daha sonra ürün sistem içinde risk analizine tabi tutuluyor. Eğer sistem ürünü uygun görürse referans numarası verip işlemi sonuçlandırıyor. Uygun görmediyse ürün fiili denetime giriyor. Bu aşamada eşyanın fiziki kontrolü yapılıyor.”
Asıl sorunun ise bu noktadan sonra başladığını aktaran Mehmet Altay Yegin, ürünün fiili denetime gitmesinin ciddi zaman kaybına neden olduğunu belirterek, “Bu aşamada daha önce 3 ile 7 gün arasında değişen süre, 3 katına çıktı. Son dönemde bu trend artarak devam ediyor. Bunlara bir de teknik yetersizlik ve liyakat sorunu eklenince süreçler çok daha uzayabiliyor. Yapılan uygulamalar ithalatçının kanayan yarası haline geldi. 1 Haziran 2020’dan 31 Ekim 2020’ye kadar geçen sürede fiili denetimler neredeyse 4 kat arttı, iptaller ise çok da yüksek oranlara ulaştı” açıklamasında bulundu. Sektör temsilcilerinden aldığımız bilgiye göre, başka bir zorluk ise TSE mevzuatlarında yaşanıyor. Bu alandaki düzenlemelerin iş süreçlerini olumsuz etkilediği ve sürecin aylarca sürdüğü ifade ediliyor.
“Keyfi uygulamalardan korkuyoruz”
Yaşanan sorunun perakende ayağını değerlendiren Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel ise, sistem ile ilgili endişelerini dile getirdi. Keyfi uygulamaların devam edeceğine yönelik korkuları bulunduğunu kaydeden Öncel, “Uygulama özellikle antrepo ve test maliyetlerimizi artıracak. Gümrük vergilerinin sürekli arttığı bir ortamda üstüne bir de bu tarz uygulamalar alıverişi de alışveriş turizmini de etkiliyor. Türkiye’de muadili olmayan markalı ürünlerde turiste ciddi satış yapılıyor. Türkiye’nin tercih edilme sebebi fiyatın daha rekabetçi olmasıydı. Ama sürekli artırılan ilave gümrük vergileri ve bu tarz uygulamalar ile maliyetlerimiz artacak. Bu durum turistlerin alışveriş için diğer ülkelere gitmesine yol açacak” açıklamasını yaptı. Öte yandan ithalata uygulanan koruma önlemlerinin de etkisi ile ayakkabı ithalatı son 5 yılda 723 milyon dolardan 458 milyon dolara gerilerken, giyim eşyası ithalatı ise 3 milyar dolardan 1,5 milyar dolara indi. Perakende sektörü temsilcileri, bu durumun alışveriş turizmine de darbe vuracağını belirtiyor.
Tescilli Markalar Derneği Başkanı İzzet Stamati de ithalatta çok fazla zorluk yaşadıklarını belirterek, “Şu anda tekstil ve ayakkabıda Avrupa Birliği ülkelerinden A.TR sertifikalı (serbest dolaşım belgesi) olarak gelen ürünlere kolaylık sağlanıyor. Olması gereken ve bizim itiraz ettiğimiz konu da buydu. Yurtdışından sertifikalı laboratuvarlarda yapılan testler de normlara uygunsa geçerli sayılıyor. Şu anda işlemler biraz zaman alıyor. Çok dosyanız varsa ve hiçbir belgeniz de yoksa gecikmeler, yığılmalar olacaktır” dedi.
TAREKS kuralları sıkılaştırıldı
Tekstil ve ayakkabıda denetimler 1 Mart itibari ile TAREKS tarafından yürütülmeye başlandı. PwC Dolaylı Vergi Hizmetleri Kıdemli Danışmanı Kaan Köktürk, 30 Aralık’ta yapılan düzenleme ile tebliğde ürün sayısının düşürülmesi gibi önemli hamleler yapıldığını hatırlattı. Köktürk, uygulamanın ilk haftasında sistemde çok fazla kopmalar yaşandığını ve işlemlerin çok uzun sürdüğünü söyledi. Geçiş dönemi olduğu için henüz denetime düşen ürün olmadığını söyleyen Köktürk, genel olarak TAREKS’te denetimlerin artması konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “2020’nin ikinci yarısından sonra TAREKS kuralları çok sıkı şekilde katılaştırıldı. Ürünlerin denetime düşme oranları bilerek yükseltildi. Bu muhtemelen ithalatı azaltmak için uygulanan bilinçli bir politika. Bu iş ürün güvenliği için yapılmış olsa dünyanın en iyi markaları üç dört kez teste gönderilmez, Gümrük Birliği yükümlülüklerimize alenen aykırı çok iş yapılmaz. Artık ürünler daha fazla denetime düşüyor.” Dış Ticarete Yön Verenler Derneği Başkanı ve Mentor Gümrük Müşavirliği CEO’su Hakan Çınar da sistemde ilk hafta yaşanan aksamaların ikinci haftada da devam ettiğini söyledi. Sadece numune alma işinin 5-7 gün sürdüğünü belirten Çınar, “Eskiden 2 günde biten işlemler 10 günü bulacak. Antrepolar şişmeye başladı. Ürün denetime düşmesi halinde yapılacak uygulamalar ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Deri ve tekstilde geçiş süreci olmasına rağmen ithalat müfettişleri nedeni ile tüm firmalar çok sıkıntı çekiyor” diye konuştu.
Yetkilendirilmiş yükümlülere kolaylık
Gümrüklerde firmalar yetkilendirilmiş yükümlü belgesi olanlar ve diğerleri diye ikiye ayrılıyor. Mehmet Altay Yegin, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü tarafından kasım ayında yayınlanan karar ile yetkilendirilmiş yükümlü belgesi olan şirketlerin avantajlı hale geldiğini söyledi. Yegin, “TAREKS sistemi üzerinden yapılan başvurularda, firmanın YYS sertifikasına haiz olması halinde, sertifika sahibi olmayan firmalara kıyasla risk analizinde ayrıcalıklı uygulamalar sağlanıyor. Bunun daha da etkinleştirilmesi gereklidir ” dedi.