Haber Detayı

Türkiye İkinci Bir Sıçrama Yapacak


Geçen 10 yılda Türkiye'nin önemli bir sıçrama yaptığını kaydeden Cevdet Yılmaz, "Gerekli şartları hazırladığımızda inanıyoruz ki Türkiye ikinci bir sıçrama yapacak. Planımız bunu hedefliyor" diye konuştu.

Onuncu Kalkınma Planı'nın, Yenilikçi bir üretim ve ihracat yapısı, mekanın-kentlerin iyi kullanımı, daha iyi bir yaşam ortamını içerdiğini vurgulayan Yılmaz "İnsan ve yenilik odaklı bir plan hazırlıyoruz" dedi.

ANKARA - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bu yıl içinde TBMM'ye sunulacak 2014-2018 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında nitelikli insan, güçlü toplumsal yapı ve mekanın iyi kullanılmasının ana başlıkları olduğunu açıkladı. Yılmaz, 10. planın da 5 yıllık hazırlandığını ve 2023 stratejisinin ilk döneminin hayata geçirilmesi niteliğini taşıyacağını belirtti.10. Beş Yıllık plan döneminde Türkiye'nin ikinci bir sıçrama dönemine gireceğini belirten Yılmaz, "İlk on yılda bir sıçrama yaptık, ikinci dönemin sıçramasını istiyoruz. Planımız bunu hedefliyor" değerlendirmesini yaptı. Cevdet Yılmaz, DÜNYA Ankara Temscilcisi Ferit B.Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtladı.

10. Kalkınma Planı'nın hangi aşamadasınız?
Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı, 2014-2018 dönemini kapsayacak. Biliyorsunuz hazırlıklar uzun süredir devam ediyor,  66 dolayında özel ihtisas komisyonu çalışma grubu kurduk. Raporlarında son aşamadayız. Bu plan döneminde ilk kez Kalkınma Ajansları aracılığıyla yerel düzeyinde binlerce insandan görüş aldık. Katılımcı bir süreç izlendi. Akil adamlar toplantısına, müsteşar toplantısına, büyükelçi toplantısına kadar çok yoğun bir hazırlık yaptık. Birkaç ay içinde sonuçlandırıp TBMM takdirine sunacağız. Onuncu planımız 2023 vizyonunun ilk dilimin oluşturacak, yol haritasını paylaşmış olacağız.

Planın ana temaları neler olacak?
Onuncu Planın, yenilikleri, farklı adımların çerçevesini çizeceğini söyleyebilirim. İnsan odaklı ve yenilik odaklı bir plan hazırlıyoruz. Çalışmalar devam ediyor ama "Nitelikli insan ve güçlü toplumsal yapı" ana başlık  diyebilirim. Plan içindeki unsurları sıralayacak olursak, Yenilikçi bir üretim ve ihracat yapısı, mekanın-kentlerin iyi kullanımı, daha iyi bir yaşam ortamını sayabilirim. Aslında bütün bunların özünde cazibe merkezi oluşturan bir ülke ve cazibe merkezleri oluşturan yöreler bulunuyor. Kalkınmanın temelinde insan var. Nitelikli insanlar ve nitelikli sermaye hangi ülkeye giderse o ülke kalkınır. Nitelikli insan ve sermaye iki uygun ortamı oluşturuyor. Planın özünde bu var. Hem bir taraftan nitelikli insan yetiştirme, eğitim sistemimizle, üniversitelerimizle, ama aynı zamanda yetiştirdiğimiz bu insanları koruma, başkalarına kaptırmama önemli. Diğer yandan da tersine beyin göçü ve ayrıca bölgemizden ve dünyadan nitelikli insanları cezbetmek amaçlanıyor. Nitelikli insanları nasıl cezbedersiniz?... İşte burada insan odaklı düşünmeniz lazım.
"Siz bir nitelikli insan olarak nerede yaşamak isterdiniz? diye sorup ona göre (varacağımız hedefi) şekillendiriyoruz. Kentsel ortamdan çocuğunuzu göndereceğiniz eğitim kurumlarına, sağlık hizmeti alacağınız kurumlara, temel hak ve hürriyetler, demokrasi, hukuk düzeninin işleyişine kadar çok sayıda faktör aslında bu nitelikli insanı ve sermayeyi cezbediyor.
İşte bütün bu çevre şartlarını hazırladığımızda inanıyoruz ki Türkiye ikinci bir sıçrama yapacak. İlk on yılda bir sıçrama yaptık, ikinci dönemin sıçramasını istiyoruz. Planımız bunu hedefliyor. Gelecek on yıl, Türkiye'nin yeni bir atılım dönemi olacak ve 2023 hedeflerine inşallah ulaşacağız. Orta gelir tuzağına da düşmeden Türkiye'yi ileri gelir düzeyi ülkeler arasına katmayı amaçlıyoruz.

Neden bu adımları bugüne kadar atamadık?
Geçtiğimiz on yıl içinde Türkiye ekonomik olarak çok büyük bir sıçrama yaptı. Bu amaçlarımızın altyapısının hazırlandığı bir dönem diyebiliriz. Türkiye ciddi bir mesafe aldı ama bizi rehavete sevk etmemeli. İkinci bir başarı dönemi yaşamamız lazım ki Türkiye tam arzu ettiği yere ulaşsın, 2023 vizyonunu gerçekleştirsin. Güçlü bir temel atıldı, daha iyi ileri bir hamle yapma durumundayız. Teknoloji, adalet sistemi, kentleşme, eğitimde birçok alanda ileri bir atılım yapmak için bu planları yapıyoruz.

Onuncu Kalkınma Planını destekleyen yeni planlardan söz ediyorsunuz sanırım.
Evet, bu şekilde de söylenebilir. Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi hazırlıyoruz, bitmek üzere. Bölgesel planlarımız hazırlandı veya hazırlanıyor biliyorsunuz. Ulusal düzeyde bölgesel politikanın çerçevesini çizen yeni bir doküman hazırlıyoruz, tamamlamak üzereyiz. Onu da bu yıl açıklarız. Mekana, Türkiye fiziki şartlarına bakışımız, bölgelere bakışımız, hangi bölgede neyi öncelikli saymalıyız buna bakıyoruz. Diğer bölgesel alt planların bir anlamda genel stratejik çerçevesini oluşturacağımız bir plan olacak.
Bilgi Toplumu Stratejisini yeniliyoruz. Uluslar arası danışmanlıklar da aldık. Bu yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz. Bir de İzmir'de bir İktisat Kongresini Ekim sonu Kasım ayı başında yapacağız. Hazırlıklarımız sürüyor. Dünya ve Türkiye iktisadını bir anlamda birlikte ele alacağımız bir kongre hazırlıklarımız sürüyor.

Sanayicilere, özellikle büyük sermaye gruplarına yönelik "Ar-Ge yatırımınız yeterli değil" eleştirisini sıklıkla yapıyorsunuz. Sanayicinin adım atmadığına dair bir öngörünüz mü var?
Ar-Ge harcamalarında kritik başarı faktörü özel sektörün payı. Dünyada, toplam Ar-Ge'de kritik eşik yüzde 1 (GSYH'ye oran) olarak kabul edilir. Bunu aştığınız zaman, farklı bir platoya geçmiş oluyorsunuz. Türkiye buraya yaklaştı. 10 yıl önce yüzde 0.53'ü seviyesindeydi, şu anda 0.86'ya kadar yükseldik, 1'e yaklaştık.
Ancak bu toplam Ar-Ge harcaması yetmiyor. Özel sektör payı da çok önemli. Kamu olarak yüzde 5 Ar-Ge yatırımı yapsanız da o katma değere dönüşmüyor. Eski Sovyet tipi yatırım oluyor. Hantal yapılara dönüşüyor. Gerçek anlamda bilginin katma değere dönüşümü özel sektörün müdahil olmasıyla mümkün. Orada da esas kriter Avrupa'nın öngördüğü 2/3. Toplam harcamaların içinde özel sektörün payı 2/3 olduğu zaman çok daha verimli bir Ar-Ge yapısı olur. Türkiye'de 10 yıl önce yüzde 20 dolayındaymış, 1/5 düzeyindeymiş. Araştırmacı sayısı da benzer oranda. Son geldiğimiz noktada aslında iyi bir gelişme oldu. Harcamalarda özel sektör payı yüzde 40'ı aştı, araştırma sayıları ise yüzde 50'ye yaklaştı. Ama hala 2/3'e bir mesafemiz var.

Kalkınma Ajansları kuruluş amacına hizmet eder hale geldi mi?
Kalkınma Ajansları aşağı yukarı kurumsallaşmalarını tamamladılar. Zamanımın önemli bir kısmını ajanslara harcadım. Çok önemli yapılar oluştu. Uzmanlık kültürü olan, dil bilen nitelikli elemanlardan oluşan 26 ajansımız var. Para dağıtan kurumlar diye algılanıyor, mali destek programları öne çıkıyor ama daha önemlisi bilgi birikimleri. Bu ajanslar kendi bölgelerinin bilgi bankası.  Alt bölge bazında sektörel analizler yapıldı. Ajanslarla ilgili bilgi-uzmanlık boyutunu ihmal etmememiz lazım. Anadoluda projecilik kültürünü, planlama kültürünü en ücra köşelere kadar taşıyorlar. Ankara'dan merkezden oturup bunları yapamazsınız. O yörenin potansiyeline odaklanan ve ilgili yerel yapılarla hareket eden kurumlar oluştu. Bu geçen kısa süre içinde 20 bin dolayında proje aldılar ve 4 bin proje desteklediler. 2500'ün üzerinde de teknik destek sağladılar. Kurumsal kapasite, proje eğitimi gibi. Onbinlerce insan yetiştirildi.

Bölgesel gelişme yaklaşımınız nedir, bir de SODES'te ki beklentilerinizi öğrenbilir miyiz?
Bölgesel politikaya iki kavramla yaklaşıyoruz. Bir rekabet, bir de hakkaniyet kavramı. Rekabet bütün bölgeleri kapsıyor. Bütün bölgelerin rekabet gücünü ortaya çıkarma, farklı üstünlüklerini ortaya çıkarma ve daha üst düzeyde kullanmalarını sağlama. Bu yönde 26 kalkınma ajansı kurduk. 81 ilde yatırım destek ofisleri kurduk. Bunu rastgele yapmadık, potansiyeli iyi tespit edelim her bölge yerel aktörlerle birlikte, masa başında oturmadan kendi vizyonunu şekillendirsin dedik.  Türkiye'yi dünyada daha iyi yerlere getirmenin bir yolu da bu. İkinci boyut ise hakkaniyet. Bir yandan Türkiye'yi büyütürken, Dünyadaki yerini yükseltirken bir yandan da Türkiye içinde daha dengeli yapı oluşturmak. O politikamız da devam ediyor. Burada da ortalamanın altında olan bölgelere dönük özel çabalar içindeyiz.

Bakan'ın dikkat çektikleri
10, 20, 50 hatta 100 yıllık plan yapıp, o plana göre oluşturulan kurallar ve uygulamalarla gelişen ülkeler 'model' olarak önümüzdeÖ Planın getirisini gösteren somut örneklere rağmen yaklaşık 50 yıl, "plan mı, pilav mı?" tartışmasından kurtulamadığımızda belleklerimizde.
Bu nedenle eğitim, sağlık, adalet, üretim gibi geleceği şekillendirecek can alıcı konularda dahi günü kurtaracak adımlardan ileriye gidemedik.  Bugünlere geldik.
Türkiye, bölgelerinde ki atıl/bakir potansiyelin kullanımında, sağlıkta, eğitimde, enerjide, ulaşım alt ve üstyapısında, tarımda, sanayide, turizmde nereye gidecek? Hangi sektörlere sırtını dayayıp, büyüyecek?..  Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'la geniş bir ekibin çalıştığı onuncu 5 yıllık planı konuştuk. Plana, en alt bölgelere kadar yapılan yüzlerce analizin temel oluşturacak olması nedeniyle, "Bu kez olacak galibaÖ" dedirten ipuçları aldık.

GAP Eylem Planı'nın mali boyutu  4 milyar TL civarında
GAP Eylem Planı biliyorsunuz, 5 yıl için tekrar yapılacak. Diğer bölgeler için de yeni eylem planları hazırlanıyor. GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) DAP (Doğu Anadolu Projesi), DOKAP (Doğu Karadeniz Projesi) ve KOP (Konya Ovası Projesi) için yeni eylem planları hazırlanıyor.  Bölge kalkınma idarelerimiz çalışıyorlar. Merkezde de çalışma var. Eylem Planları hazırlanıyor olması işleri durdurmadı. Hali hazırda daha önce planlanmış eylemler-projeler sürüyor. Mesela KOP bölgesi için Mavi Tünel gibi büyük projelerle su getirildi ama yetersiz. Tasarrufa suyun iyi kullanılmasına ihtiyaç var. Eylem Planları bu yıl içinde biter diye düşünüyoruz. Biraz gecikme oldu. Gecikmenin nedeni, geniş bir alanın inceleniyor olması, alt bölgeler olarak bir inceleme yapma ihtiyacının doğması. GAP eylem planının mali boyutu plan tamamlanınca ortaya çıkacak ancak 2013'te bütçe ile 4 milyar TL civarında kamu yatırımı söz konusu. Yani yatırımlar hız kesmeden devam ediyor.

Büyük sermayenin Ar-Ge yatırımı yetersiz
Ben şunu söylüyorum; özellikle büyük sermaye gruplarına lütfen Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapın. Hep KOBİ'ler az yatırım yapıyor diyoruz da büyükler yatırım yapmadan KOBİ'ler de yapmıyor. Bunlar birbiriyle bağlantılı. Büyükler Ar-Ge'ye daha fazla önem verse, onların tedarikçisi olan,  etrafında kümelenen KOBİ'lerde de bu faaliyetlerin arttığını göreceğiz. Büyük sermaye şirketleri atıl birtakım yatırımlar yerine daha fiziki var olan yatırımlar yerine Ar-Ge'ye yatırım yapsalar hem kendileri hem de ülkemiz daha fazla kazanacak. Belki biraz zahmetli bir iş,  ama emin olun daha fazla kazanacak, ülke de daha fazla kazanacak. Zor, zahmetli olan bu yolu seçmelerini ben tavsiye ediyorum,  kendi rekabet güçleri için de ülkemiz açısından da. Bizdeki büyük sermaye geleneksel olarak bu işlere pek yatkın değil. Son on yılda sağladığımız teşviklerle üniversite altyapılarıyla imkanları açtık, artık kimsenin bahanesi kalmadı. Büyük sermaye gruplarının çok daha fazla yatırım yapması lazım. .

Terör sona erdiğinde yatırımlar hızlanacak
Başbakan Doğu bölgelerindeki belediyeleri, kaynakları verimli kullanmamakla eleştirmişti...
Kamu yatırımları yapılıyor. Bu yatırımlar sürerken terör saldırıları oldu, şantiyeler basıldı, işadamları tehdit edildi, araçlar yakıldı. Buna rağmen kamu olarak yatırımlara ısrarla devam ettik. Halkımızın buna ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Bölgede üniversitelere, ulaştırmaya, hastanelere TOKİ konutlarına, havaalanlarına bakın. Ancak tek başına kamu yatırımı yeterli değil. Özel sektör yatırımları, diğer kurumların yatırımları yeterli değil. Özel sektör yatırımlarında çok ciddi mesafe alındı ama yeterli görmüyoruz.  Huzursuzluk varsa özel sektör yatırımı istenen boyutta olmuyor. İnşallah bu terörü de ülke gündeminden çıkardığımızda bu anlamda da yepyeni bir dönem başlayacak, bölgelerimiz sıçrama yapacak.Terör de gündemden çıkarsa özel sektör yatırımlarında patlama olacağına inanıyorum. Yıllardır kullanılmamış potansiyel var. Bu bölgelere hem ülkemize büyük katkı olacak.

SODES kapsamında 30 ilde 700 milyon harcandı
Kalkınma insan odaklı diyoruz işte en güzel yansımalarından biri Sosyal Destek Programı SODES programımız. Altı bin dolayında proje destekledik. 700 milyon TL dolayında para harcadık. GAP'ta başlamıştı, 30 ile yaymış durumdayız. Yüzbinlerce insan yararlandı, insanların hayatına dokunan bir proje. Sadece kamu kurumları değil, STK, üniversiteler, yerel yönetimlere, bütün kesimlere kullandırıyoruz. Buradaki programın özü, kendini hiç kimse dışlanmış hissetmesin, kenarda kıyıda kalmış hissetmesin, kalkınma sürecine herkesi dahil edin demektir. Hedef grubumuz dargelirli, yoksul, varoşlarda yaşayan, sosyal sıkıntılar çeken vatandaşlarımız. Engelli vatandaşlarımız, kadınlarımız gençlerimiz.. Sosyal hayata, ekonomik hayata taşıyacak projelere öncelik veriyoruz.
Mehmet KAYA

Geçen 10 yılda Türkiye'nin önemli bir sıçrama yaptığını kaydeden Cevdet Yılmaz, "Gerekli şartları hazırladığımızda inanıyoruz ki Türkiye ikinci bir sıçrama yapacak. Planımız bunu hedefliyor" diye konuştu.

Onuncu Kalkınma Planı'nın, Yenilikçi bir üretim ve ihracat yapısı, mekanın-kentlerin iyi kullanımı, daha iyi bir yaşam ortamını içerdiğini vurgulayan Yılmaz "İnsan ve yenilik odaklı bir plan hazırlıyoruz" dedi.

ANKARA - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bu yıl içinde TBMM'ye sunulacak 2014-2018 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında nitelikli insan, güçlü toplumsal yapı ve mekanın iyi kullanılmasının ana başlıkları olduğunu açıkladı. Yılmaz, 10. planın da 5 yıllık hazırlandığını ve 2023 stratejisinin ilk döneminin hayata geçirilmesi niteliğini taşıyacağını belirtti.10. Beş Yıllık plan döneminde Türkiye'nin ikinci bir sıçrama dönemine gireceğini belirten Yılmaz, "İlk on yılda bir sıçrama yaptık, ikinci dönemin sıçramasını istiyoruz. Planımız bunu hedefliyor" değerlendirmesini yaptı. Cevdet Yılmaz, DÜNYA Ankara Temscilcisi Ferit B.Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtladı.

10. Kalkınma Planı'nın hangi aşamadasınız?
Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı, 2014-2018 dönemini kapsayacak. Biliyorsunuz hazırlıklar uzun süredir devam ediyor,  66 dolayında özel ihtisas komisyonu çalışma grubu kurduk. Raporlarında son aşamadayız. Bu plan döneminde ilk kez Kalkınma Ajansları aracılığıyla yerel düzeyinde binlerce insandan görüş aldık. Katılımcı bir süreç izlendi. Akil adamlar toplantısına, müsteşar toplantısına, büyükelçi toplantısına kadar çok yoğun bir hazırlık yaptık. Birkaç ay içinde sonuçlandırıp TBMM takdirine sunacağız. Onuncu planımız 2023 vizyonunun ilk dilimin oluşturacak, yol haritasını paylaşmış olacağız.

Planın ana temaları neler olacak?
Onuncu Planın, yenilikleri, farklı adımların çerçevesini çizeceğini söyleyebilirim. İnsan odaklı ve yenilik odaklı bir plan hazırlıyoruz. Çalışmalar devam ediyor ama "Nitelikli insan ve güçlü toplumsal yapı" ana başlık  diyebilirim. Plan içindeki unsurları sıralayacak olursak, Yenilikçi bir üretim ve ihracat yapısı, mekanın-kentlerin iyi kullanımı, daha iyi bir yaşam ortamını sayabilirim. Aslında bütün bunların özünde cazibe merkezi oluşturan bir ülke ve cazibe merkezleri oluşturan yöreler bulunuyor. Kalkınmanın temelinde insan var. Nitelikli insanlar ve nitelikli sermaye hangi ülkeye giderse o ülke kalkınır. Nitelikli insan ve sermaye iki uygun ortamı oluşturuyor. Planın özünde bu var. Hem bir taraftan nitelikli insan yetiştirme, eğitim sistemimizle, üniversitelerimizle, ama aynı zamanda yetiştirdiğimiz bu insanları koruma, başkalarına kaptırmama önemli. Diğer yandan da tersine beyin göçü ve ayrıca bölgemizden ve dünyadan nitelikli insanları cezbetmek amaçlanıyor. Nitelikli insanları nasıl cezbedersiniz?... İşte burada insan odaklı düşünmeniz lazım.
"Siz bir nitelikli insan olarak nerede yaşamak isterdiniz? diye sorup ona göre (varacağımız hedefi) şekillendiriyoruz. Kentsel ortamdan çocuğunuzu göndereceğiniz eğitim kurumlarına, sağlık hizmeti alacağınız kurumlara, temel hak ve hürriyetler, demokrasi, hukuk düzeninin işleyişine kadar çok sayıda faktör aslında bu nitelikli insanı ve sermayeyi cezbediyor.
İşte bütün bu çevre şartlarını hazırladığımızda inanıyoruz ki Türkiye ikinci bir sıçrama yapacak. İlk on yılda bir sıçrama yaptık, ikinci dönemin sıçramasını istiyoruz. Planımız bunu hedefliyor. Gelecek on yıl, Türkiye'nin yeni bir atılım dönemi olacak ve 2023 hedeflerine inşallah ulaşacağız. Orta gelir tuzağına da düşmeden Türkiye'yi ileri gelir düzeyi ülkeler arasına katmayı amaçlıyoruz.

Neden bu adımları bugüne kadar atamadık?
Geçtiğimiz on yıl içinde Türkiye ekonomik olarak çok büyük bir sıçrama yaptı. Bu amaçlarımızın altyapısının hazırlandığı bir dönem diyebiliriz. Türkiye ciddi bir mesafe aldı ama bizi rehavete sevk etmemeli. İkinci bir başarı dönemi yaşamamız lazım ki Türkiye tam arzu ettiği yere ulaşsın, 2023 vizyonunu gerçekleştirsin. Güçlü bir temel atıldı, daha iyi ileri bir hamle yapma durumundayız. Teknoloji, adalet sistemi, kentleşme, eğitimde birçok alanda ileri bir atılım yapmak için bu planları yapıyoruz.

Onuncu Kalkınma Planını destekleyen yeni planlardan söz ediyorsunuz sanırım.
Evet, bu şekilde de söylenebilir. Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi hazırlıyoruz, bitmek üzere. Bölgesel planlarımız hazırlandı veya hazırlanıyor biliyorsunuz. Ulusal düzeyde bölgesel politikanın çerçevesini çizen yeni bir doküman hazırlıyoruz, tamamlamak üzereyiz. Onu da bu yıl açıklarız. Mekana, Türkiye fiziki şartlarına bakışımız, bölgelere bakışımız, hangi bölgede neyi öncelikli saymalıyız buna bakıyoruz. Diğer bölgesel alt planların bir anlamda genel stratejik çerçevesini oluşturacağımız bir plan olacak.
Bilgi Toplumu Stratejisini yeniliyoruz. Uluslar arası danışmanlıklar da aldık. Bu yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz. Bir de İzmir'de bir İktisat Kongresini Ekim sonu Kasım ayı başında yapacağız. Hazırlıklarımız sürüyor. Dünya ve Türkiye iktisadını bir anlamda birlikte ele alacağımız bir kongre hazırlıklarımız sürüyor.

Sanayicilere, özellikle büyük sermaye gruplarına yönelik "Ar-Ge yatırımınız yeterli değil" eleştirisini sıklıkla yapıyorsunuz. Sanayicinin adım atmadığına dair bir öngörünüz mü var?
Ar-Ge harcamalarında kritik başarı faktörü özel sektörün payı. Dünyada, toplam Ar-Ge'de kritik eşik yüzde 1 (GSYH'ye oran) olarak kabul edilir. Bunu aştığınız zaman, farklı bir platoya geçmiş oluyorsunuz. Türkiye buraya yaklaştı. 10 yıl önce yüzde 0.53'ü seviyesindeydi, şu anda 0.86'ya kadar yükseldik, 1'e yaklaştık.
Ancak bu toplam Ar-Ge harcaması yetmiyor. Özel sektör payı da çok önemli. Kamu olarak yüzde 5 Ar-Ge yatırımı yapsanız da o katma değere dönüşmüyor. Eski Sovyet tipi yatırım oluyor. Hantal yapılara dönüşüyor. Gerçek anlamda bilginin katma değere dönüşümü özel sektörün müdahil olmasıyla mümkün. Orada da esas kriter Avrupa'nın öngördüğü 2/3. Toplam harcamaların içinde özel sektörün payı 2/3 olduğu zaman çok daha verimli bir Ar-Ge yapısı olur. Türkiye'de 10 yıl önce yüzde 20 dolayındaymış, 1/5 düzeyindeymiş. Araştırmacı sayısı da benzer oranda. Son geldiğimiz noktada aslında iyi bir gelişme oldu. Harcamalarda özel sektör payı yüzde 40'ı aştı, araştırma sayıları ise yüzde 50'ye yaklaştı. Ama hala 2/3'e bir mesafemiz var.

Kalkınma Ajansları kuruluş amacına hizmet eder hale geldi mi?
Kalkınma Ajansları aşağı yukarı kurumsallaşmalarını tamamladılar. Zamanımın önemli bir kısmını ajanslara harcadım. Çok önemli yapılar oluştu. Uzmanlık kültürü olan, dil bilen nitelikli elemanlardan oluşan 26 ajansımız var. Para dağıtan kurumlar diye algılanıyor, mali destek programları öne çıkıyor ama daha önemlisi bilgi birikimleri. Bu ajanslar kendi bölgelerinin bilgi bankası.  Alt bölge bazında sektörel analizler yapıldı. Ajanslarla ilgili bilgi-uzmanlık boyutunu ihmal etmememiz lazım. Anadoluda projecilik kültürünü, planlama kültürünü en ücra köşelere kadar taşıyorlar. Ankara'dan merkezden oturup bunları yapamazsınız. O yörenin potansiyeline odaklanan ve ilgili yerel yapılarla hareket eden kurumlar oluştu. Bu geçen kısa süre içinde 20 bin dolayında proje aldılar ve 4 bin proje desteklediler. 2500'ün üzerinde de teknik destek sağladılar. Kurumsal kapasite, proje eğitimi gibi. Onbinlerce insan yetiştirildi.

Bölgesel gelişme yaklaşımınız nedir, bir de SODES'te ki beklentilerinizi öğrenbilir miyiz?
Bölgesel politikaya iki kavramla yaklaşıyoruz. Bir rekabet, bir de hakkaniyet kavramı. Rekabet bütün bölgeleri kapsıyor. Bütün bölgelerin rekabet gücünü ortaya çıkarma, farklı üstünlüklerini ortaya çıkarma ve daha üst düzeyde kullanmalarını sağlama. Bu yönde 26 kalkınma ajansı kurduk. 81 ilde yatırım destek ofisleri kurduk. Bunu rastgele yapmadık, potansiyeli iyi tespit edelim her bölge yerel aktörlerle birlikte, masa başında oturmadan kendi vizyonunu şekillendirsin dedik.  Türkiye'yi dünyada daha iyi yerlere getirmenin bir yolu da bu. İkinci boyut ise hakkaniyet. Bir yandan Türkiye'yi büyütürken, Dünyadaki yerini yükseltirken bir yandan da Türkiye içinde daha dengeli yapı oluşturmak. O politikamız da devam ediyor. Burada da ortalamanın altında olan bölgelere dönük özel çabalar içindeyiz.

Bakan'ın dikkat çektikleri
10, 20, 50 hatta 100 yıllık plan yapıp, o plana göre oluşturulan kurallar ve uygulamalarla gelişen ülkeler 'model' olarak önümüzdeÖ Planın getirisini gösteren somut örneklere rağmen yaklaşık 50 yıl, "plan mı, pilav mı?" tartışmasından kurtulamadığımızda belleklerimizde.
Bu nedenle eğitim, sağlık, adalet, üretim gibi geleceği şekillendirecek can alıcı konularda dahi günü kurtaracak adımlardan ileriye gidemedik.  Bugünlere geldik.
Türkiye, bölgelerinde ki atıl/bakir potansiyelin kullanımında, sağlıkta, eğitimde, enerjide, ulaşım alt ve üstyapısında, tarımda, sanayide, turizmde nereye gidecek? Hangi sektörlere sırtını dayayıp, büyüyecek?..  Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'la geniş bir ekibin çalıştığı onuncu 5 yıllık planı konuştuk. Plana, en alt bölgelere kadar yapılan yüzlerce analizin temel oluşturacak olması nedeniyle, "Bu kez olacak galibaÖ" dedirten ipuçları aldık.

GAP Eylem Planı'nın mali boyutu  4 milyar TL civarında
GAP Eylem Planı biliyorsunuz, 5 yıl için tekrar yapılacak. Diğer bölgeler için de yeni eylem planları hazırlanıyor. GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) DAP (Doğu Anadolu Projesi), DOKAP (Doğu Karadeniz Projesi) ve KOP (Konya Ovası Projesi) için yeni eylem planları hazırlanıyor.  Bölge kalkınma idarelerimiz çalışıyorlar. Merkezde de çalışma var. Eylem Planları hazırlanıyor olması işleri durdurmadı. Hali hazırda daha önce planlanmış eylemler-projeler sürüyor. Mesela KOP bölgesi için Mavi Tünel gibi büyük projelerle su getirildi ama yetersiz. Tasarrufa suyun iyi kullanılmasına ihtiyaç var. Eylem Planları bu yıl içinde biter diye düşünüyoruz. Biraz gecikme oldu. Gecikmenin nedeni, geniş bir alanın inceleniyor olması, alt bölgeler olarak bir inceleme yapma ihtiyacının doğması. GAP eylem planının mali boyutu plan tamamlanınca ortaya çıkacak ancak 2013'te bütçe ile 4 milyar TL civarında kamu yatırımı söz konusu. Yani yatırımlar hız kesmeden devam ediyor.

Büyük sermayenin Ar-Ge yatırımı yetersiz
Ben şunu söylüyorum; özellikle büyük sermaye gruplarına lütfen Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapın. Hep KOBİ'ler az yatırım yapıyor diyoruz da büyükler yatırım yapmadan KOBİ'ler de yapmıyor. Bunlar birbiriyle bağlantılı. Büyükler Ar-Ge'ye daha fazla önem verse, onların tedarikçisi olan,  etrafında kümelenen KOBİ'lerde de bu faaliyetlerin arttığını göreceğiz. Büyük sermaye şirketleri atıl birtakım yatırımlar yerine daha fiziki var olan yatırımlar yerine Ar-Ge'ye yatırım yapsalar hem kendileri hem de ülkemiz daha fazla kazanacak. Belki biraz zahmetli bir iş,  ama emin olun daha fazla kazanacak, ülke de daha fazla kazanacak. Zor, zahmetli olan bu yolu seçmelerini ben tavsiye ediyorum,  kendi rekabet güçleri için de ülkemiz açısından da. Bizdeki büyük sermaye geleneksel olarak bu işlere pek yatkın değil. Son on yılda sağladığımız teşviklerle üniversite altyapılarıyla imkanları açtık, artık kimsenin bahanesi kalmadı. Büyük sermaye gruplarının çok daha fazla yatırım yapması lazım. .

Terör sona erdiğinde yatırımlar hızlanacak
Başbakan Doğu bölgelerindeki belediyeleri, kaynakları verimli kullanmamakla eleştirmişti...
Kamu yatırımları yapılıyor. Bu yatırımlar sürerken terör saldırıları oldu, şantiyeler basıldı, işadamları tehdit edildi, araçlar yakıldı. Buna rağmen kamu olarak yatırımlara ısrarla devam ettik. Halkımızın buna ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Bölgede üniversitelere, ulaştırmaya, hastanelere TOKİ konutlarına, havaalanlarına bakın. Ancak tek başına kamu yatırımı yeterli değil. Özel sektör yatırımları, diğer kurumların yatırımları yeterli değil. Özel sektör yatırımlarında çok ciddi mesafe alındı ama yeterli görmüyoruz.  Huzursuzluk varsa özel sektör yatırımı istenen boyutta olmuyor. İnşallah bu terörü de ülke gündeminden çıkardığımızda bu anlamda da yepyeni bir dönem başlayacak, bölgelerimiz sıçrama yapacak.Terör de gündemden çıkarsa özel sektör yatırımlarında patlama olacağına inanıyorum. Yıllardır kullanılmamış potansiyel var. Bu bölgelere hem ülkemize büyük katkı olacak.

SODES kapsamında 30 ilde 700 milyon harcandı
Kalkınma insan odaklı diyoruz işte en güzel yansımalarından biri Sosyal Destek Programı SODES programımız. Altı bin dolayında proje destekledik. 700 milyon TL dolayında para harcadık. GAP'ta başlamıştı, 30 ile yaymış durumdayız. Yüzbinlerce insan yararlandı, insanların hayatına dokunan bir proje. Sadece kamu kurumları değil, STK, üniversiteler, yerel yönetimlere, bütün kesimlere kullandırıyoruz. Buradaki programın özü, kendini hiç kimse dışlanmış hissetmesin, kenarda kıyıda kalmış hissetmesin, kalkınma sürecine herkesi dahil edin demektir. Hedef grubumuz dargelirli, yoksul, varoşlarda yaşayan, sosyal sıkıntılar çeken vatandaşlarımız. Engelli vatandaşlarımız, kadınlarımız gençlerimiz.. Sosyal hayata, ekonomik hayata taşıyacak projelere öncelik veriyoruz.
Mehmet KAYA