İthalat Genelgesini Unuttular
Kamu alımlarında ithal ürün tercih edilmesine isyan eden yerli sanayiciler, "Başbakan’ın genelgesini unuttular. Teknolojide en önde ülkeler bizden alıyor, bizim kamu kurumlarımız ihalelerde önümüze şartname engeli çıkarıyor" diyor.
İSTANBUL - Kriz sonrası tüm dünya yerli üreticisini destekleyecek adımlar atarken, Türkiye'de bu yolda yapılan en önemli hamlelerden biri olan kamuda yerli ürün tercih edilmesine dair Başbakanlık Genelgesi "unutuldu". Pek çok sanayici kamu alımlarında yerli üretim değil ithal ürünlerin tercih edildiğini belirterek "Şikayet ediyoruz, şartname diyorlar. Biz ithal edilen ülkelere mal gönderiyoruz. Şartnameyi önümüze engel koyuyorlar" diyor. İthalat genelgesinin neredeyse hiç dikkate alınmadığını belirten üreticiler, "Yüzde 30 ucuz bile olsak ithal ürünün tercih edildiğini görüyoruz" serzenişinde bulunuyor.
Konuyu Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a da sorduk. Çağlayan, kamu alımlarında yerli ürün tercih edilmesine dair genelgeye ne kadar uyulduğuna dair ellerinde net bir veri olmadığını, kamu alımlarında yerli üretimin tercih edilmesine dair Başbakanlık Genelgesi'nin "maalesef pek çok kamu dairesi tarafından tam olarak uygulanmadığını" söyledi.
4 bin euroluk yerli 400 bin euroluk ithal
Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği Başkanı Ali Eren, Erensan olarak yurtdışında Cambridge, Oxford gibi önemli üniversitelerin kazanlarını yaptıklarını ancak örneğin Rize Üniversitesi için Almanya'dan ithal edilen bir kazanın alındığını anlattı. Eren de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kamu kurumları ve belediyelerde yerli ürünlerin tercih edilmesine dair genelgesinin dikkate alınmadığı görüşünde. Eren, son durumu şöyle özetledi: "TBMM'de bile Alman kazanı kullanılıyor bugün. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin merkezine Almanya'dan kazan ithal edildi. Düşünebiliyor musunuz, 400 metre yakınındayız biz, oysa 4 bin kilometre uzaktan geldi kazan. Sadece nakliye masrafına Türkiye'den kazan alınırdı. Ben Erensan'dan alınsın demiyorum ama birçok iyi kazan üreticimiz var Türkiye'de. Kamu alımlarında yerliliğe hiç dikkat edilmiyor. Sinop Hapisanesi, Silivri Hapishanesi ithal kazan aldı. Şikayet ettik. "Şartname" diyorlar. Peki biz sizin kazan ithal ettiğiniz ülkeye kazan ihraç ediyoruz. Standartlara uymasa Almanya bu kazanı alır mı? Şikayet edince diyorlar ki "Kamuda 1 yılda 14 kazan alınmış, 4'ü yerli". Bakıyoruz yerli kazanlara, 4 bin euroluk kazan. İthal edilenler 400 bin euroluk."
'7 düvelle başediyor bürokrasi direniyor'
OAİB Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran genelgenin uygulanmamasına tepkisini, "Başbakan 7 düvelle başediyor, bürokrasi yerli ürün alma konusunda direniyor" sözleriyle ortaya koydu. Dalgakıran son dönemde tüm ülkelerin özellikle yerli teknoloji ve makine üreticilerini desteklemek için önemli kararlar aldığını, oysa Türkiye'de bu konuda atılmış önemli adımın uygulanmadığını vurguladı. Dalgakıran bu noktada tüm sanayicilerin ortaya koyduğu 'şartname engelini' şöyle anlattı:
"Kamudaki alımlarda yerli üretim tercih edilmiyor, genelgeye rağmen tercih edilmiyor. Batı hayranlığı öyle bir içlerine işlemiş ki bazı yetkililerin ne yapsak engelleri aşamıyoruz. Yabancı firmaların ürününe göre şartmane hazırlanıyor. 7 kıtaya ürün ihraç eden yerli şirkete sormuyor bile. Başbakanımız 'Yüzde 15 pahalı olsa bile yerli üretim tercih edilsin' dedi ama biz yüzde 30 ucuza vermemize rağmen ithal ürünlerin tercih edildiğini görüyoruz."
Oysa 2011 Eylül ayında yayımlanan Başbakanlık Genelgesi'nde bu 'adrese teslim ihale'lerin önüne geçilmesi için önemli uyarılarda bulunuyordu. Genelgede spesifik olarak, "Teknik şartnamelerde Türkiye'de üretilen ürünlerin teklif edilmesini engelleyen düzenlemelerin yapılmaması, isteklilerin ithal ürün ya da belirli bir ülkenin malını teklif etmesine yönelik düzenlemelerin yapılmaması, ürünlere ilişkin yabancı belgelendirme kuruluşları tarafından düzenlenen ve zorunlu olmayan belgelerin ihale dokümanlarında aranmamasını, kamu kurum ve kuruluşları yöneticilerinin bu konuda gereken duyarlılığı göstermelerini önemle rica ederim" deniliyordu. Sanayiciler kamu alımlarında yerli değil ithal ürünlerin tercih edilmesi konusunda bürokraside belirli yerlerde bulunan memurları sorumlu görüyor. Dalgakıran, "Şartname engelini aşamıyoruz, bir memur çıkıp Başbakanlık genelgesine rağmen yerli ürün alımını engelleyebiliyor" dedi. Dalgakıran, Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün konuyla ilgili çok sayıda toplantı yaptığını hatırlattı ancak buna rağmen bir gelişme kaydedilemediğini anlattı.
'İhmalkarlığın maliyeti ileride çok büyük olur'
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serol Acarkan da "Birçok şartname yabancı bir şirkete göre hazırlanıyor. Bunu aşmanız mümkün değil. Peki neden yerli ürüne göre şartname hazırlanamıyor. Tamam, Türkiye'de üretilen ürün daha kalitesizse onu almayın ama biz bu ürünleri tüm dünyaya ihraç ediyoruz. Yerli üretimin desteklenmesi gerekir" dedi. Bakan Nihat Ergün de geçen yıl Aralık ayında yaptığı açıklamada, kamu alımlarında yerli ürün tercihinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtmiş ve "Yerel yönetimler, bazı kamu idareleri, Devlet Malzeme Ofisi (DMO) bile bazen uymuyor genelgeye. Bu kadar kendi iç potansiyelimiz var. Bu iç potansiyelimizi kendi sektörlerimizin gelişmesi için kullanmamak gibi bir yanlışlık olabilir mi? ABD bile ABD'de üretilen ürünleri tüketin diye kampanyalar yapıyor kendi halkına. Biz ihmalkar davranıyoruz. İhmalkarlığın faturası, maliyeti ileride çok büyük olur. Herkesin bunu çok iyi görmesi lazım. İnşallah Kamu İhale Kanunu'nda yapacağımız değişiklikle bu konuda daha sağlam bir yerde durmuş olacağız" demişti.
Teftiş Kanunu'nu yeniden yazılmalı, zihniyet devrimi gerek
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serol Acarkan, kamu ihalelerinde bırakın yüzde 15 daha yukarı bile olsa yerli ürün tercih edilmesini, bu ibarenin geçen yıl katıldıkları hiçbir ihale şartnamesinde yer bile almadığını söyledi. Acarkan,, "Türkiye'de birçok bina yapılıyor, klimalara bakıyorsunuz hep ithal. Yerli üretim neden geliştirilmiyor. Bu sıkıntı her alanda, her sektörde var" dedi. Türkiye kendi ürünlerine güvenmezse Avrupalının bu ürünlere nasıl güveneceğini soran Acarkan bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu anlattı. Acarkan, "Başbakan'ın genelgesi uygulanmıyor. Siz istediğiniz kadar emir verin, genelge çırakın. Bürokrasi o kadar hantal bir yapıda ki içinde tüm emirler eriyebilir" dedi ve çözüm önerisini anlattı: "Bürokraside 'aman başım ağrımasın' yaklaşımı var. Bu aslında bir noktada anlaşılabilir çünkü bir teftiş olduğunda, herhangi bir şikayette bürokratlar çok sıkıntı yaşıyor. Devleti zarara uğrattı diye şikayet alan ve hüküm giymiş ne kadar bürokrat olduğunu bilseniz şaşırırsınız. Önce teftiş kanunun yerli alıma öncelik verecek şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Yoksa şimdi herkes topu birbirine atıyor."
ABD ve Avrupa bile yerli üreticisine % 25 avantaj sağlıyor
Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Başbakanlık genelgesinin, uygulamayı ihtiyari bıraktığını, AB kuralları gereği kamu kurumlarının inisiyatifinde olan yerli malı tercih edilmesinin zorunlu tutulamadığını anlattı. Karavelioğlu, Sanayi Bakanlığı'nın konuyla ilgili çok olumlu ve gönülden çalışmaları olduğunu ancak kamu kurum ve belediyelerin bu genelgeyi uygulamadığını vurguladı. Karavelioğlu, "ABD ve Avrupa bile yüzde 25 daha pahalı bile olsa kendi ülkelerinde üretilen ürünleri alıyor. Biz bu desteğin verildiğini sürekli görüyoruz. Ortadoğu bile üretim yapmadığı halde yerli sanayicisini destekliyor. Ancak bizde 'yüzde 15 pahalı olsa bile yerli tercih edilir' sözü lafta kalıyor. Burada bir yanlış anlama var, deniliyor ki yerli firmalar bunu fırsat bilip fiyat yükseltebilir. Bu söz konusu bile olamaz çüntü Türkiye'de çok sayıda yerli üretici aynı ihalelere giriyor ve aralarındaki rekabet böyle bir şeyi imkankız kılıyor" dedi.
'Çin'e 78 milyon $'lık mermer sattık, sokaklarımız Çin granitiyle döşeniyor'
Türkiye Mermer Maden Vakfı Başkanı Ali Kahyaoğlu, Türkiye'nin bu topraklarda üretilen ürünlere talebinin artmasının ekonomi açısından kritik önemde olduğunu anlattı. "Sadece 2013 Ocak ayında mermercilerimiz Çin'e 78 milyon dolarlık mermer ihraç ettik. Ama bizim sokaklarımız Çin'den alınan granitle döşeniyor" diyen Kahyaoğlu, "Kamu hala Çin graniti kullanıyor. Özele bir şey diyemeyiz ama artık kamu kurumlarının Türkiye'de üretimi desteklemesi gerekiyor" dedi.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Kamu alımlarında ithal ürün tercih edilmesine isyan eden yerli sanayiciler, "Başbakan’ın genelgesini unuttular. Teknolojide en önde ülkeler bizden alıyor, bizim kamu kurumlarımız ihalelerde önümüze şartname engeli çıkarıyor" diyor.
İSTANBUL - Kriz sonrası tüm dünya yerli üreticisini destekleyecek adımlar atarken, Türkiye'de bu yolda yapılan en önemli hamlelerden biri olan kamuda yerli ürün tercih edilmesine dair Başbakanlık Genelgesi "unutuldu". Pek çok sanayici kamu alımlarında yerli üretim değil ithal ürünlerin tercih edildiğini belirterek "Şikayet ediyoruz, şartname diyorlar. Biz ithal edilen ülkelere mal gönderiyoruz. Şartnameyi önümüze engel koyuyorlar" diyor. İthalat genelgesinin neredeyse hiç dikkate alınmadığını belirten üreticiler, "Yüzde 30 ucuz bile olsak ithal ürünün tercih edildiğini görüyoruz" serzenişinde bulunuyor.
Konuyu Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a da sorduk. Çağlayan, kamu alımlarında yerli ürün tercih edilmesine dair genelgeye ne kadar uyulduğuna dair ellerinde net bir veri olmadığını, kamu alımlarında yerli üretimin tercih edilmesine dair Başbakanlık Genelgesi'nin "maalesef pek çok kamu dairesi tarafından tam olarak uygulanmadığını" söyledi.
4 bin euroluk yerli 400 bin euroluk ithal
Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği Başkanı Ali Eren, Erensan olarak yurtdışında Cambridge, Oxford gibi önemli üniversitelerin kazanlarını yaptıklarını ancak örneğin Rize Üniversitesi için Almanya'dan ithal edilen bir kazanın alındığını anlattı. Eren de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kamu kurumları ve belediyelerde yerli ürünlerin tercih edilmesine dair genelgesinin dikkate alınmadığı görüşünde. Eren, son durumu şöyle özetledi: "TBMM'de bile Alman kazanı kullanılıyor bugün. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin merkezine Almanya'dan kazan ithal edildi. Düşünebiliyor musunuz, 400 metre yakınındayız biz, oysa 4 bin kilometre uzaktan geldi kazan. Sadece nakliye masrafına Türkiye'den kazan alınırdı. Ben Erensan'dan alınsın demiyorum ama birçok iyi kazan üreticimiz var Türkiye'de. Kamu alımlarında yerliliğe hiç dikkat edilmiyor. Sinop Hapisanesi, Silivri Hapishanesi ithal kazan aldı. Şikayet ettik. "Şartname" diyorlar. Peki biz sizin kazan ithal ettiğiniz ülkeye kazan ihraç ediyoruz. Standartlara uymasa Almanya bu kazanı alır mı? Şikayet edince diyorlar ki "Kamuda 1 yılda 14 kazan alınmış, 4'ü yerli". Bakıyoruz yerli kazanlara, 4 bin euroluk kazan. İthal edilenler 400 bin euroluk."
'7 düvelle başediyor bürokrasi direniyor'
OAİB Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran genelgenin uygulanmamasına tepkisini, "Başbakan 7 düvelle başediyor, bürokrasi yerli ürün alma konusunda direniyor" sözleriyle ortaya koydu. Dalgakıran son dönemde tüm ülkelerin özellikle yerli teknoloji ve makine üreticilerini desteklemek için önemli kararlar aldığını, oysa Türkiye'de bu konuda atılmış önemli adımın uygulanmadığını vurguladı. Dalgakıran bu noktada tüm sanayicilerin ortaya koyduğu 'şartname engelini' şöyle anlattı:
"Kamudaki alımlarda yerli üretim tercih edilmiyor, genelgeye rağmen tercih edilmiyor. Batı hayranlığı öyle bir içlerine işlemiş ki bazı yetkililerin ne yapsak engelleri aşamıyoruz. Yabancı firmaların ürününe göre şartmane hazırlanıyor. 7 kıtaya ürün ihraç eden yerli şirkete sormuyor bile. Başbakanımız 'Yüzde 15 pahalı olsa bile yerli üretim tercih edilsin' dedi ama biz yüzde 30 ucuza vermemize rağmen ithal ürünlerin tercih edildiğini görüyoruz."
Oysa 2011 Eylül ayında yayımlanan Başbakanlık Genelgesi'nde bu 'adrese teslim ihale'lerin önüne geçilmesi için önemli uyarılarda bulunuyordu. Genelgede spesifik olarak, "Teknik şartnamelerde Türkiye'de üretilen ürünlerin teklif edilmesini engelleyen düzenlemelerin yapılmaması, isteklilerin ithal ürün ya da belirli bir ülkenin malını teklif etmesine yönelik düzenlemelerin yapılmaması, ürünlere ilişkin yabancı belgelendirme kuruluşları tarafından düzenlenen ve zorunlu olmayan belgelerin ihale dokümanlarında aranmamasını, kamu kurum ve kuruluşları yöneticilerinin bu konuda gereken duyarlılığı göstermelerini önemle rica ederim" deniliyordu. Sanayiciler kamu alımlarında yerli değil ithal ürünlerin tercih edilmesi konusunda bürokraside belirli yerlerde bulunan memurları sorumlu görüyor. Dalgakıran, "Şartname engelini aşamıyoruz, bir memur çıkıp Başbakanlık genelgesine rağmen yerli ürün alımını engelleyebiliyor" dedi. Dalgakıran, Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün konuyla ilgili çok sayıda toplantı yaptığını hatırlattı ancak buna rağmen bir gelişme kaydedilemediğini anlattı.
'İhmalkarlığın maliyeti ileride çok büyük olur'
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serol Acarkan da "Birçok şartname yabancı bir şirkete göre hazırlanıyor. Bunu aşmanız mümkün değil. Peki neden yerli ürüne göre şartname hazırlanamıyor. Tamam, Türkiye'de üretilen ürün daha kalitesizse onu almayın ama biz bu ürünleri tüm dünyaya ihraç ediyoruz. Yerli üretimin desteklenmesi gerekir" dedi. Bakan Nihat Ergün de geçen yıl Aralık ayında yaptığı açıklamada, kamu alımlarında yerli ürün tercihinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtmiş ve "Yerel yönetimler, bazı kamu idareleri, Devlet Malzeme Ofisi (DMO) bile bazen uymuyor genelgeye. Bu kadar kendi iç potansiyelimiz var. Bu iç potansiyelimizi kendi sektörlerimizin gelişmesi için kullanmamak gibi bir yanlışlık olabilir mi? ABD bile ABD'de üretilen ürünleri tüketin diye kampanyalar yapıyor kendi halkına. Biz ihmalkar davranıyoruz. İhmalkarlığın faturası, maliyeti ileride çok büyük olur. Herkesin bunu çok iyi görmesi lazım. İnşallah Kamu İhale Kanunu'nda yapacağımız değişiklikle bu konuda daha sağlam bir yerde durmuş olacağız" demişti.
Teftiş Kanunu'nu yeniden yazılmalı, zihniyet devrimi gerek
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serol Acarkan, kamu ihalelerinde bırakın yüzde 15 daha yukarı bile olsa yerli ürün tercih edilmesini, bu ibarenin geçen yıl katıldıkları hiçbir ihale şartnamesinde yer bile almadığını söyledi. Acarkan,, "Türkiye'de birçok bina yapılıyor, klimalara bakıyorsunuz hep ithal. Yerli üretim neden geliştirilmiyor. Bu sıkıntı her alanda, her sektörde var" dedi. Türkiye kendi ürünlerine güvenmezse Avrupalının bu ürünlere nasıl güveneceğini soran Acarkan bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu anlattı. Acarkan, "Başbakan'ın genelgesi uygulanmıyor. Siz istediğiniz kadar emir verin, genelge çırakın. Bürokrasi o kadar hantal bir yapıda ki içinde tüm emirler eriyebilir" dedi ve çözüm önerisini anlattı: "Bürokraside 'aman başım ağrımasın' yaklaşımı var. Bu aslında bir noktada anlaşılabilir çünkü bir teftiş olduğunda, herhangi bir şikayette bürokratlar çok sıkıntı yaşıyor. Devleti zarara uğrattı diye şikayet alan ve hüküm giymiş ne kadar bürokrat olduğunu bilseniz şaşırırsınız. Önce teftiş kanunun yerli alıma öncelik verecek şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Yoksa şimdi herkes topu birbirine atıyor."
ABD ve Avrupa bile yerli üreticisine % 25 avantaj sağlıyor
Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Başbakanlık genelgesinin, uygulamayı ihtiyari bıraktığını, AB kuralları gereği kamu kurumlarının inisiyatifinde olan yerli malı tercih edilmesinin zorunlu tutulamadığını anlattı. Karavelioğlu, Sanayi Bakanlığı'nın konuyla ilgili çok olumlu ve gönülden çalışmaları olduğunu ancak kamu kurum ve belediyelerin bu genelgeyi uygulamadığını vurguladı. Karavelioğlu, "ABD ve Avrupa bile yüzde 25 daha pahalı bile olsa kendi ülkelerinde üretilen ürünleri alıyor. Biz bu desteğin verildiğini sürekli görüyoruz. Ortadoğu bile üretim yapmadığı halde yerli sanayicisini destekliyor. Ancak bizde 'yüzde 15 pahalı olsa bile yerli tercih edilir' sözü lafta kalıyor. Burada bir yanlış anlama var, deniliyor ki yerli firmalar bunu fırsat bilip fiyat yükseltebilir. Bu söz konusu bile olamaz çüntü Türkiye'de çok sayıda yerli üretici aynı ihalelere giriyor ve aralarındaki rekabet böyle bir şeyi imkankız kılıyor" dedi.
'Çin'e 78 milyon $'lık mermer sattık, sokaklarımız Çin granitiyle döşeniyor'
Türkiye Mermer Maden Vakfı Başkanı Ali Kahyaoğlu, Türkiye'nin bu topraklarda üretilen ürünlere talebinin artmasının ekonomi açısından kritik önemde olduğunu anlattı. "Sadece 2013 Ocak ayında mermercilerimiz Çin'e 78 milyon dolarlık mermer ihraç ettik. Ama bizim sokaklarımız Çin'den alınan granitle döşeniyor" diyen Kahyaoğlu, "Kamu hala Çin graniti kullanıyor. Özele bir şey diyemeyiz ama artık kamu kurumlarının Türkiye'de üretimi desteklemesi gerekiyor" dedi.
Özlem ERMİŞ BEYHAN