Haber Detayı

AB hayalinin faturası 221 milyar doları aştı


Türkiye’nin Avrupa Birliği hayalinin faturası ağır oldu. 1996’da yapılan Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında Türkiye’nin AB ülkeleriyle ticaret açığı 221 milyar doları aştı. Üyelik yolunda ele alınması gereken 35 fasıldan ise 21’i açılabildi

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinde eylül ayında yarım yüzyılı geride bırakmaya yaklaştığını, üye ülkelerle Türkiye arasındaki Gümrük Birliği sonrası gerçekleşen dış ticaret açığının ise toplamda 221 milyar doları geçtiğini açıkladı.
İSMMMO’nun “Türkiye-AB: Bitmeyen Senfonide 50 Yıl” adlı raporuna göre, AB yolunda en heyecan verici gelişme olarak görülen Gümrük Birliği ile dış ticarette verilen açık son beş yılda 100 milyar dolara yaklaştı.
Raporda Türkiye’nin, AB’ye başvurduğunda üye sayısının 6 olduğu, bugün ise üye sayısının 28 ülkeye ulaştığı belirtilerek, Türkiye’nin hâlâ kapıda bekleyen bir ülke statüsünde olmasının, kamuoyunda AB’ye olan güveni sarstığı kaydedildi.
Rapora göre, Türkiye, Gümrük Birliği’nin imzalandığı 1996’yı izleyen dönemde AB’ye ihracatta patlama bekledi, ancak açıklanan verilerde tam tersi ortaya çıktı.

Ticaret dengesi bozuldu
Türkiye, AB ülkeleri arasındaki ticari ilişkide sürekli eksi bakiye verdi. Dış ticaretteki negatif denge son beş yılda hızla arttı. 1996-2009 arasında yıllık ortalama 10 milyar dolar seviyesinde açık verilirken, 2010 yılında bu açık 19.5 milyar dolar, 2011’de 28.8 milyar dolar, 2012’de de 28.2 milyar dolar oldu. 2013’ün ilk 5 aylık döneminde açık 12 milyar doları buldu. 1996’dan 2013’ün mayıs sonuna kadar verilen açık ise 221 milyar doları aştı.
Rapora göre, Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkilerin çarpıcı bir göstergesi de hem ithalatta hem de ihracatta, AB ülkelerinin payının göreceli  olarak azalması oldu.
Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalarken AB ile ticaretin artacağı ve taraflar arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin en üst düzeye çıkacağı varsayılıyordu. Oysa veriler karşılıklı bağımlılığın giderek azaldığını da ortaya koydu. Gümrük Birliği Anlaşması’nın imzalandığı 1996’da Türkiye’nin toplam ithalatında AB’nin payı yüzde 56 iken, bu oran 2012 yılında yüzde 37’ye kadar geriledi.
Aynı şekilde, Türkiye’nin ihracatı içinde de AB’nin payı düşüş gösterdi. Rapora göre, Türkiye her 100 dolarlık ihracatının 54 dolarını AB ülkelerine gerçekleştirirken, bu oran 2012 yılına gelindiğinde yüzde 38.8’e kadar düştü.

‘AB, Türkiye’yi dışlıyor’
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, “1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla 6 ülkenin kurduğu birliğe katılmak için Türkiye 1963’te imza koydu. 1996’da ise Gümrük Birliği imzalandı. Aradan geçen yarım yüzyıla karşın Türkiye’nin tam üyeliğinin gerçekleşmemiş olması, buna karşın dış ticarette Türkiye aleyhine bir denge olması düşündürücüdür” ifadelerini kullandı.
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde görüşülmesi gereken 35 fasıldan, ancak 22’ncisinin açılabileceğini anımsatan Arıkan, AB’nin Türkiye’ye karşı samimi ve güvenilir bir görüntü vermekten çok uzaklaştığını kaydetti.
Arıkan, Türkiye’ye ekonomik anlamda ciddi olumsuzluk doğurabilecek gelişmelerin ufukta göründüğü uyarısında da bulunarak, şunları aktardı:
“AB, üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında ihracatta Türkiye’nin çıkarlarına ters adımlar atıyor. Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken, AB Serbest Ticaret Anlaşması’nda Türkiye’yi dışlıyor.”




Yeni risk: ABD-AB anlaşması
Rapora göre, AB ile ticarette beklenen ivmenin sağlanamamasının önemli nedenlerinden biri de Türkiye’nin karar süreçlerinden uzak tutulması oldu. AB Türkiye’yle Gümrük Birliği’ni sağlamış olmakla birlikte birleştirilmiş gümrük sahasıyla ilgili karar sürecine Türkiye’yi dahil etmiyor.
Bunun en somut göstergesi ise AB’nin 3. ülke ve ülke grupları ile yaptığı ticari anlaşmaları... AB’nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yaptığı bir ülke, AB’nin Türkiye de dahil ortak gümrük sahasına, anlaşma çerçevesinde ticaret yapabiliyor. AB ülkeleri de ilgili ülkede aynı haklardan yararlanıyor. Ancak Türkiye, bu ülkenin ihracatını ithalatçı ülke olarak bu anlaşma çerçevesinde değerlendirmek zorunda kalırken AB üyesi olmadığı için bu ülkeye ihracatta ise anlaşma hükümlerinden yararlanamıyor.

‘Ticari sorunlar yaratıyor’
Türkiye’nin ısrarlı girişimlerine karşın AB organları Türkiye’yi STA kapsamında görmüyor. Bu durum ise Türkiye açısından ciddi ticari sorunlar yaratıyor ve anlaşmayla gelen kolaylıklardan yararlanamadığı için rekabet gücünü kaybediyor. AB ile ABD arasında başlayan serbest ticaret anlaşması görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanırsa, bu durum da Türkiye’nin dış ticaretine çok büyük bir darbe vuracak.

Türkiye’nin Avrupa Birliği hayalinin faturası ağır oldu. 1996’da yapılan Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında Türkiye’nin AB ülkeleriyle ticaret açığı 221 milyar doları aştı. Üyelik yolunda ele alınması gereken 35 fasıldan ise 21’i açılabildi

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinde eylül ayında yarım yüzyılı geride bırakmaya yaklaştığını, üye ülkelerle Türkiye arasındaki Gümrük Birliği sonrası gerçekleşen dış ticaret açığının ise toplamda 221 milyar doları geçtiğini açıkladı.
İSMMMO’nun “Türkiye-AB: Bitmeyen Senfonide 50 Yıl” adlı raporuna göre, AB yolunda en heyecan verici gelişme olarak görülen Gümrük Birliği ile dış ticarette verilen açık son beş yılda 100 milyar dolara yaklaştı.
Raporda Türkiye’nin, AB’ye başvurduğunda üye sayısının 6 olduğu, bugün ise üye sayısının 28 ülkeye ulaştığı belirtilerek, Türkiye’nin hâlâ kapıda bekleyen bir ülke statüsünde olmasının, kamuoyunda AB’ye olan güveni sarstığı kaydedildi.
Rapora göre, Türkiye, Gümrük Birliği’nin imzalandığı 1996’yı izleyen dönemde AB’ye ihracatta patlama bekledi, ancak açıklanan verilerde tam tersi ortaya çıktı.

Ticaret dengesi bozuldu
Türkiye, AB ülkeleri arasındaki ticari ilişkide sürekli eksi bakiye verdi. Dış ticaretteki negatif denge son beş yılda hızla arttı. 1996-2009 arasında yıllık ortalama 10 milyar dolar seviyesinde açık verilirken, 2010 yılında bu açık 19.5 milyar dolar, 2011’de 28.8 milyar dolar, 2012’de de 28.2 milyar dolar oldu. 2013’ün ilk 5 aylık döneminde açık 12 milyar doları buldu. 1996’dan 2013’ün mayıs sonuna kadar verilen açık ise 221 milyar doları aştı.
Rapora göre, Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkilerin çarpıcı bir göstergesi de hem ithalatta hem de ihracatta, AB ülkelerinin payının göreceli  olarak azalması oldu.
Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalarken AB ile ticaretin artacağı ve taraflar arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin en üst düzeye çıkacağı varsayılıyordu. Oysa veriler karşılıklı bağımlılığın giderek azaldığını da ortaya koydu. Gümrük Birliği Anlaşması’nın imzalandığı 1996’da Türkiye’nin toplam ithalatında AB’nin payı yüzde 56 iken, bu oran 2012 yılında yüzde 37’ye kadar geriledi.
Aynı şekilde, Türkiye’nin ihracatı içinde de AB’nin payı düşüş gösterdi. Rapora göre, Türkiye her 100 dolarlık ihracatının 54 dolarını AB ülkelerine gerçekleştirirken, bu oran 2012 yılına gelindiğinde yüzde 38.8’e kadar düştü.

‘AB, Türkiye’yi dışlıyor’
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, “1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla 6 ülkenin kurduğu birliğe katılmak için Türkiye 1963’te imza koydu. 1996’da ise Gümrük Birliği imzalandı. Aradan geçen yarım yüzyıla karşın Türkiye’nin tam üyeliğinin gerçekleşmemiş olması, buna karşın dış ticarette Türkiye aleyhine bir denge olması düşündürücüdür” ifadelerini kullandı.
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde görüşülmesi gereken 35 fasıldan, ancak 22’ncisinin açılabileceğini anımsatan Arıkan, AB’nin Türkiye’ye karşı samimi ve güvenilir bir görüntü vermekten çok uzaklaştığını kaydetti.
Arıkan, Türkiye’ye ekonomik anlamda ciddi olumsuzluk doğurabilecek gelişmelerin ufukta göründüğü uyarısında da bulunarak, şunları aktardı:
“AB, üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında ihracatta Türkiye’nin çıkarlarına ters adımlar atıyor. Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken, AB Serbest Ticaret Anlaşması’nda Türkiye’yi dışlıyor.”




Yeni risk: ABD-AB anlaşması
Rapora göre, AB ile ticarette beklenen ivmenin sağlanamamasının önemli nedenlerinden biri de Türkiye’nin karar süreçlerinden uzak tutulması oldu. AB Türkiye’yle Gümrük Birliği’ni sağlamış olmakla birlikte birleştirilmiş gümrük sahasıyla ilgili karar sürecine Türkiye’yi dahil etmiyor.
Bunun en somut göstergesi ise AB’nin 3. ülke ve ülke grupları ile yaptığı ticari anlaşmaları... AB’nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yaptığı bir ülke, AB’nin Türkiye de dahil ortak gümrük sahasına, anlaşma çerçevesinde ticaret yapabiliyor. AB ülkeleri de ilgili ülkede aynı haklardan yararlanıyor. Ancak Türkiye, bu ülkenin ihracatını ithalatçı ülke olarak bu anlaşma çerçevesinde değerlendirmek zorunda kalırken AB üyesi olmadığı için bu ülkeye ihracatta ise anlaşma hükümlerinden yararlanamıyor.

‘Ticari sorunlar yaratıyor’
Türkiye’nin ısrarlı girişimlerine karşın AB organları Türkiye’yi STA kapsamında görmüyor. Bu durum ise Türkiye açısından ciddi ticari sorunlar yaratıyor ve anlaşmayla gelen kolaylıklardan yararlanamadığı için rekabet gücünü kaybediyor. AB ile ABD arasında başlayan serbest ticaret anlaşması görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanırsa, bu durum da Türkiye’nin dış ticaretine çok büyük bir darbe vuracak.