Haber Detayı

Euro fırladı, zarar büyüdü, İEİS 'sabit kur' davası açtı


2009'da 1,96 olarak sabitlenen euro kurunun güncellenmemesi üzerine üyeleri zarar eden İEİS dava açtı. Dava Danıştay sürecinde.

İŞİN İÇİNDEN / İbrahim EKİNCİ

İthalata dayalı başka sektörlerde dolar veya euro kurunun yukarı gitmesi şirketlere kur kazancı olarak yansıyabilir. Ancak bir sektöre, ilaç sektörüne zarar yazdırıyor. Sektörün gözü taksimetre gibi kurlarda...  Kur yukarı çıktıkça zarar ediyorlar. Bunun nedeni de "fiyatlandırma mekanizması."
2009'da ilaç şirketlerinden kamunun ilaç alımında eruo kuru 1.96 olarak sabitlenmiş... Oysaki şu anda 2.70'lerde!.. Yani şirketler kamuya 10 euroluk ürün verdiklerinde, bunu 19.6 TL olarak tahsil ediyorlar. Güncel kurlardan tahsil etseler 27.1 TL olarak alacaklar. Fiyatlamada bu tür kur oynamalarını düzeltecek mekanizmalar var aslında. Ancak işletilmediği için İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) dava açtı. İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz "Davayı açtık, kazandık, itiraz üzerine Danıştay'da devam ediyor" dedi. Sektörün gözü bu davanın sonuçlanmasında.
Genel Sektereti Turgut Tokgöz'ün anlatımına göre kurlarda artış veya azalış olduğunda ilaç alımında uygulanacak kuru güncellemek için "yukarı yüzde 10, aşağı yüzde 5" olarak belirlenen bir bant var.  Bakanlar Kurulu kararnamesine dayanan güncelleme mekanizması kur bu bantın dışına çıktığında işletilmesi gerekiyor. Sorun da buradaki aksaklıktan kaynaklanıyor.
Mekanizma pratikte şöyle işliyor: Güncellemede Merkez Bankası euro satış kuru dikkate alınarak 90 günlük hareketli aritmetik ortalamaya göre belirleniyor. Bu 90 günlük kur hareketinin alt ve üst sınırı belirleniyor. Alt sınır "fiyat" olarak kabul edilirken, üst sınır, alt sınırın yüzde 10 yukarısı olarak belirleniyor. Kur bu yüzde 10'u katedip, yüzde 5 daha geçtiğinde, veya alt sınırdan yüzde 5 daha aşağı gittiğinde güncelleme gerekiyor. Kabaca, son olarak belirlenen 1.96 kuru, 2.25'i geçtiğinde güncelleme gerekiyor. Veya yüzde 5 aşağı giderek 1.862 olduğunda yine güncelleme gerekiyor. Tokgöz, "Aşağı gittiğinde güncellemeler her zaman yapıldı. Ancak yukarı gittiğinde yapılmıyor. 1.96 euro kuru Temmuz 2011'de aşılmış durumda. Ancak güncelleme yok, yapılmıyor. Bu da şirketlere sürekli zarar yazdırıyor" dedi.

Yeni ilaçlar gelmiyor TEB ithalat yapıyor

Türkiye'de 2004 yılından itibaren "referans fiyat sistemi" uygulanıyor. İlaç fiyatları; ürünün Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki depocuya satış fiyatlarından en ucuzunun referans fiyat olarak kabul edilmesiyle belirleniyor. Kamu bu fiyattan alıyor. Fiyatlamanın ikinci mekanizması ise TL'ye çevriminde devreye giriyor. Orada da gerektiğinde güncellenmesi öngörülen sabit kur dikkate alınıyor. İlaç üreticileri fiyatlama mekanizmasının kur hareketini yansıtacak şekilde güncellenmemesinden şikayetçi. Çünkü diyorlar, "Referans fiyat üzerinden referans fiyat oranlaması, kamu iskontosu indirimleri oluyor. Bunun üzerine bir de kur farkını konulduğunda referans fiyatı 10 euro olan bir ilaçtan üreticinin aldığı miktar 3 - 4 eurolara düşüyor."
Konuyu Turgut Tokgöz anlattı:
"Baştan yüzde 40 kaybımız var. İlaç fiyatları euro kuruna endeksli. Nisan 2009'dan bu yana güncellenmedi. Kur 1.96 alınmış, şu anda 2.70! Uygulama zarar ettiriyor. Referans fiyatın yüzde 60'ı da SGK'ya iskontodur. Son 4 yılda ilaç endüstrisi, kurdan dolayı kamuya 7 milyar lira aktarmış oldu. Kur gittikçe zarar katlanıyor."
Peki şirketlerin tavrı, tutumu nasıl? Yabancılar var. Çekilmek isteyen, planlayan, yatırımını askıya alan var mı?
"Yok, diyor, çekilmek kolay değil. Kimse pazardan ürününü çekmez. Ama sorun şu ki yeni ruhsatlanmış ürün getirmiyorlar. Pazardan ürün kayboluyor. Dahası geniş tüketimi olan ucuz ilaçlar kayboluyor. O zaman Türkiye Eczacılar Birliği (TEB) ithalat yapıyor. Ciddi artış oldu, 700 milyon dolara gidiyor. "

13'ü yabancı 64 firma var

Biraz da sektör bilgisi verelim. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın en güncel raporuna göre Sektörde yaklaşık 300 ilaç şirketi faaliyet gösteriyor. Türkiye'de 15'i yabancı, 68 ilaç üretim tesisi, 13'ü yabancı 64 üretici firma, 6'sı yabancı 12 hammadde üretim tesisi, 4'ü yabancı 10 hammadde üreten firma var. Türkiye İlaç Sektörü, 2011 yılında üretici fiyatlarıyla 9.1 milyar dolarlık ilaç piyasası ile Avrupa’da 6., dünyada 16. sırada yer aldı. 2012 yılında ise piyasa, üretici fiyatlarıyla toplam 8 milyar dolar düzeyinde oldu. 2012 itibariyle 8 milyar dolarlık ilaç pazarının yüzde 61.9’unu yenilikçi / referans ilaç (4.95 milyar dolar), yüzde 38.1’ini jenerik / eşdeğer ilaçlar (3.05 milyar dolar) oluşturuyor. İlaç pazarı içinde yenilikçi / referans ve jenerik / eşdeğer ürünlerin pazar payları kutu bazında yüzde 47.6 ve yüzde 52,4.
türkiye'de 2 bin dolayında kimyasal ilaç molekülü piyasada. Keşfedilen yeni ilaç kimyasallarının sayısı azalıyor. Buna karşın, biyoteknolojiye dayalı ilaçların sayısı henüz mevcut kimyasalların yüzde 10’u düzeyinde olmasına rağmen gelecekte bu sayının daha yüksek bir seviyeye ulaşması mümkün görülüyor.

2009'da 1,96 olarak sabitlenen euro kurunun güncellenmemesi üzerine üyeleri zarar eden İEİS dava açtı. Dava Danıştay sürecinde.

İŞİN İÇİNDEN / İbrahim EKİNCİ

İthalata dayalı başka sektörlerde dolar veya euro kurunun yukarı gitmesi şirketlere kur kazancı olarak yansıyabilir. Ancak bir sektöre, ilaç sektörüne zarar yazdırıyor. Sektörün gözü taksimetre gibi kurlarda...  Kur yukarı çıktıkça zarar ediyorlar. Bunun nedeni de "fiyatlandırma mekanizması."
2009'da ilaç şirketlerinden kamunun ilaç alımında eruo kuru 1.96 olarak sabitlenmiş... Oysaki şu anda 2.70'lerde!.. Yani şirketler kamuya 10 euroluk ürün verdiklerinde, bunu 19.6 TL olarak tahsil ediyorlar. Güncel kurlardan tahsil etseler 27.1 TL olarak alacaklar. Fiyatlamada bu tür kur oynamalarını düzeltecek mekanizmalar var aslında. Ancak işletilmediği için İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) dava açtı. İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz "Davayı açtık, kazandık, itiraz üzerine Danıştay'da devam ediyor" dedi. Sektörün gözü bu davanın sonuçlanmasında.
Genel Sektereti Turgut Tokgöz'ün anlatımına göre kurlarda artış veya azalış olduğunda ilaç alımında uygulanacak kuru güncellemek için "yukarı yüzde 10, aşağı yüzde 5" olarak belirlenen bir bant var.  Bakanlar Kurulu kararnamesine dayanan güncelleme mekanizması kur bu bantın dışına çıktığında işletilmesi gerekiyor. Sorun da buradaki aksaklıktan kaynaklanıyor.
Mekanizma pratikte şöyle işliyor: Güncellemede Merkez Bankası euro satış kuru dikkate alınarak 90 günlük hareketli aritmetik ortalamaya göre belirleniyor. Bu 90 günlük kur hareketinin alt ve üst sınırı belirleniyor. Alt sınır "fiyat" olarak kabul edilirken, üst sınır, alt sınırın yüzde 10 yukarısı olarak belirleniyor. Kur bu yüzde 10'u katedip, yüzde 5 daha geçtiğinde, veya alt sınırdan yüzde 5 daha aşağı gittiğinde güncelleme gerekiyor. Kabaca, son olarak belirlenen 1.96 kuru, 2.25'i geçtiğinde güncelleme gerekiyor. Veya yüzde 5 aşağı giderek 1.862 olduğunda yine güncelleme gerekiyor. Tokgöz, "Aşağı gittiğinde güncellemeler her zaman yapıldı. Ancak yukarı gittiğinde yapılmıyor. 1.96 euro kuru Temmuz 2011'de aşılmış durumda. Ancak güncelleme yok, yapılmıyor. Bu da şirketlere sürekli zarar yazdırıyor" dedi.

Yeni ilaçlar gelmiyor TEB ithalat yapıyor

Türkiye'de 2004 yılından itibaren "referans fiyat sistemi" uygulanıyor. İlaç fiyatları; ürünün Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki depocuya satış fiyatlarından en ucuzunun referans fiyat olarak kabul edilmesiyle belirleniyor. Kamu bu fiyattan alıyor. Fiyatlamanın ikinci mekanizması ise TL'ye çevriminde devreye giriyor. Orada da gerektiğinde güncellenmesi öngörülen sabit kur dikkate alınıyor. İlaç üreticileri fiyatlama mekanizmasının kur hareketini yansıtacak şekilde güncellenmemesinden şikayetçi. Çünkü diyorlar, "Referans fiyat üzerinden referans fiyat oranlaması, kamu iskontosu indirimleri oluyor. Bunun üzerine bir de kur farkını konulduğunda referans fiyatı 10 euro olan bir ilaçtan üreticinin aldığı miktar 3 - 4 eurolara düşüyor."
Konuyu Turgut Tokgöz anlattı:
"Baştan yüzde 40 kaybımız var. İlaç fiyatları euro kuruna endeksli. Nisan 2009'dan bu yana güncellenmedi. Kur 1.96 alınmış, şu anda 2.70! Uygulama zarar ettiriyor. Referans fiyatın yüzde 60'ı da SGK'ya iskontodur. Son 4 yılda ilaç endüstrisi, kurdan dolayı kamuya 7 milyar lira aktarmış oldu. Kur gittikçe zarar katlanıyor."
Peki şirketlerin tavrı, tutumu nasıl? Yabancılar var. Çekilmek isteyen, planlayan, yatırımını askıya alan var mı?
"Yok, diyor, çekilmek kolay değil. Kimse pazardan ürününü çekmez. Ama sorun şu ki yeni ruhsatlanmış ürün getirmiyorlar. Pazardan ürün kayboluyor. Dahası geniş tüketimi olan ucuz ilaçlar kayboluyor. O zaman Türkiye Eczacılar Birliği (TEB) ithalat yapıyor. Ciddi artış oldu, 700 milyon dolara gidiyor. "

13'ü yabancı 64 firma var

Biraz da sektör bilgisi verelim. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın en güncel raporuna göre Sektörde yaklaşık 300 ilaç şirketi faaliyet gösteriyor. Türkiye'de 15'i yabancı, 68 ilaç üretim tesisi, 13'ü yabancı 64 üretici firma, 6'sı yabancı 12 hammadde üretim tesisi, 4'ü yabancı 10 hammadde üreten firma var. Türkiye İlaç Sektörü, 2011 yılında üretici fiyatlarıyla 9.1 milyar dolarlık ilaç piyasası ile Avrupa’da 6., dünyada 16. sırada yer aldı. 2012 yılında ise piyasa, üretici fiyatlarıyla toplam 8 milyar dolar düzeyinde oldu. 2012 itibariyle 8 milyar dolarlık ilaç pazarının yüzde 61.9’unu yenilikçi / referans ilaç (4.95 milyar dolar), yüzde 38.1’ini jenerik / eşdeğer ilaçlar (3.05 milyar dolar) oluşturuyor. İlaç pazarı içinde yenilikçi / referans ve jenerik / eşdeğer ürünlerin pazar payları kutu bazında yüzde 47.6 ve yüzde 52,4.
türkiye'de 2 bin dolayında kimyasal ilaç molekülü piyasada. Keşfedilen yeni ilaç kimyasallarının sayısı azalıyor. Buna karşın, biyoteknolojiye dayalı ilaçların sayısı henüz mevcut kimyasalların yüzde 10’u düzeyinde olmasına rağmen gelecekte bu sayının daha yüksek bir seviyeye ulaşması mümkün görülüyor.