Çukurova, lojistik ve enerji uluslarası çekim merkezi olacak
Çukurova Kalkınma Ajansı, 2014-2023 Çukurova Bölge Planını taslak olarak yayınladı. Hazırlanan plana göre, farklı alanlarda 6 strateji hedefi çizilirken, öncelikli amaç üretim üssü olmak.
Belma BAĞRIK
ADANA - Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) 2014-2023 Çukurova Bölge Planını taslak olarak yayınladı. Hazırlanan planda farklı alanlarda 6 strateji hedefi çizilirken, öncelikli amaç uluslararası çekim merkezi ve üretim üssü olmak olarak belirlendi. Bu amaca ulaşabilmek için lojistik merkez ve enerji üssü olma hedefleri temel rol olarak oynayacak.
Türkiye'nin 2023 hedefi baz alınarak 10 yıllık perspektifte Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından hazırlanan Çukurova Bölge Planında, Adana ve Mersin'in mevcut potansiyelleri ve yapılması gereken öncelikli işler belirlendi. Planda, iller ve bölgeler bazında yapılan analizler ışığında İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana (Çukurova) metropoliten bölgelerinin bölgesel çekim merkezi olarak ülke içinde odak noktası olduğu ifade ediliyor. Çukurova Bölgesi, önemli bir dış ticaret kapısı olarak da ülke için vazgeçilmez merkezlerden biri olarak değerlendirilirken, ulusal programlarda bölgeye biçilen temel rol ise, bölgenin mevcut ve planlanan boru hatlarıyla dünyanın en önemli enerji dağıtım üsler arasına girmek. Çukurova Bölgesi'nde özellikle Adana'da Yumurtalık, Tufanbeyli ve Ceyhan İlçeleri termik santral yatırımları ile Mersin'de Gülnar, Mut ve Silifke İlçeleri rüzgar enerji santrali yatırımları dikkat çekerken, Silifke'nin Akkuyu Nükleer Santral ile de öne çıkıyor. Hidroelektrik santral (HES) yatırımlarının ise Adana'nın kuzeyine ve Mersin'in geneline yayıldığı ifade edilen planda, Mersin'e kurulabilecek rüzgar enerji santralı (RES) güç kapasitesi 3 bin 531 MW iken Adana'da kurulabilecek rüzgar enerjisi santralı güç kapasitesinin 898 bin 72 MW olduğu kaydediliyor. Bölgenin ayrıca Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ve Hatay ili İskenderun, Dörtyol ve Erzin ilçeleri ile birlikte düşünüldüğünde bir enerji üretim merkezi olma yolunda ilerlediğine dikkat çekiliyor. Ceyhan'a gelen petrol miktarının 2015 yılına kadar 500 milyon varile çıkarılması hedeflenirken, bu noktada enerji koridoru olması beklenen bölgede Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ve devam eden büyük ölçekli enerji yatırımlarının tamamlanarak faaliyete geçmesi gerektiği vurgulanıyor. Ceyhan Bölgesi'nin farklı kalite ve özelliklerdeki ham petrolün uluslararası piyasalara sunulabildiği, rafineri, petrokimya tesisleri ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihraç terminalinin bulunduğu entegre bir enerji merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Planda, ayrıca bölgenin yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli açısından oldukça zengin olmasına rağmen henüz bu potansiyeli yeterince kullanamadığı söyleniyor.
Bölgenin stratejik konumu avantaja dönüştürülmeli
Çukurova Bölgesi, coğrafi konum itibariyle Ortadoğu'nun kapısı olarak nitelendiriliyor. Çukurova Bölgesi'nin dış ekonomik coğrafyası olarak belirlenen ülkelerdeki nüfusun toplamı yaklaşık 120 milyon iken bu komşu coğrafyanın ekonomik büyüklüğü ise yaklaşık 600 milyar ABD doları ile ifade ediliyor. Planda dış ticaretle ilgili şu bilgilere yer veriliyor: "Çukurova Bölgesi yakın ekonomik coğrafyası ile beklenen düzeyde yoğun ve derin bir ekonomik ilişki geliştirebilmiş değil. Çukurova Bölgesi yakın ekonomik coğrafyasına 243,6 milyon dolar ihracat gerçekleştiriyor. Bölgenin ihracat rakamlarına bakıldığında ilk sırada 725 milyon dolarla Irak geliyor, onu Almanya, Rusya Federasyonu, İtalya ve İspanya izliyor. Bu beş ülkeye yapılan ihracat bölgenin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 44'ünü oluşturuyor. Çukurova Bölgesi sahip olduğu ulaşım ağı ve lojistik imkânları sayesinde Türkiye'deki bölgeler içinde, hinterlandı ile dış ekonomik coğrafyası arasındaki ticarî ilişkilerde taşıyıcı rolü oynamaya ve bir "hub" teşkil etmeye en yakın bölge. Bu avantajın kaynakları Çukurova Bölgesinin sahip olduğu karayolu, demiryolu, limanı, boru hatları ile inşa edilmekte olan havalimanı ve lojistik köydür. Ulusal düzeyde planlanan ve hayata geçirilen demiryolu, karayolu, havayolu ve liman yatırımları ile Çukurova Bölgesi'ne ulaşımda bir üs olma misyonu yüklendiği gözleniyor. Bölgenin bu misyonu yerine getirebilmesi ve bunu bir rekabet avantajına dönüştürebilmesi için taşıma modları arasında uyumun sağlanması, özellikle limana gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından gelen yükün kesintisiz ve en kısa sürede hedef noktaya aktarılabilmesi gerekiyor. Bu nedenle havayolu-demiryolu-karayolu-denizyolu bağlantılarının sistematik bir biçimde ve yüksek teknolojiye sahip bir altyapı çerçevesinde kurulması önem arz ediyor."
İmalat sanayinde rekabet gücü artmalı
Planda, Gayrisafi Katma Değeri (GSKD) kişi başına 9,431 TL olan Çukurova Bölgesi'nde GSKD içinde en yüksek payı sırasıyla hizmetler, sanayi ve tarım sektörlerinin aldığı kaydediliyor. 'GSKD içinde tarımın payının büyüklüğü dikkat çekici" denilen planda, hem ülke ekonomisinin büyüme oranının üzerinde büyüyen hem de sektörün ulusal büyüme oranından yüksek olan sektörlerin ormancılık ve tomrukçuluk, deri, imalatı, temel eczacılık ürünleri, kauçuk ve plastik ürünler ve mobilya imalatı olduğu ifade ediliyor. Bölgede öne çıkan orta ve yüksek teknolojili sektörler ise kimyasal madde ve ürünler, makine ve teçhizat imalatı ve motorlu kara taşıtları imalatı.
Orta ve düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik çalışmaların teşvik edileceği aktarılan planda, kümelenme potansiyeli olan sektörlerde kümelenme çalışmalarının yanında ortak tasarım ve yenilik merkezlerinin oluşturulması, ileri teknoloji, yüksek verimlilik ve markalaşmayı teşvik edecek sektörler arası teknoloji merkezlerinin kurulmasının destekleneceği belirtiliyor. Çukurova Bölgesi'nin dış ticaretinin gelişimine bakıldığında ise 2008 yılından itibaren önemli yükseliş gösteren bölgenin 2011 yılında ülke ihracatının yüzde 2,29'unu gerçekleştirdiği gözleniyor. Bölgede 2002 yılında 128 ülkeye ihracat yapılırken, 2011 yılında ihracat gerçekleştirilen ülke sayısının 167'ye yükseldiği belirtiliyor.
Turizmde çeşitliliğe gidilmeli
Bölgenin doğal, tarihi ve kültürel açıdan çok zengin olduğu belirtilen planda, bu değerlerin turizme kazandırılması ile bölge ekonomisi içinde turizmin payı artacağının ve yeni istihdam olanaklarının yaratılacağının altı çiziliyor. Çukurova Bölgesi'nde 2011 yılında tesise geliş sayısının, toplam 1 milyon 37 bin 289 olarak gerçekleşirken, çoğunlukla yerli turiste hitap eden bölgedeki yabancı turist ağırlığı ise yaklaşık yüzde 11 civarında. Planda, bölgedeki turizm işletme belgeli konaklama tesislerinde 3, 4 ve 5 yıldızlı otel kapasitesinin yaklaşık yüzde 75 olarak kaydedilirken, Mersin'de turizmin, Mersin İnovasyon Stratejisi kapsamında şehrin lokomotif sektörlerinden biri olarak belirlendiği aktarılıyor. Mersin turizminde en büyük pay deniz ve inanç turizmi. Adana'da ise iş, sağlık, fuar, etkinlik, kültür gibi alt çeşitlerden oluşan şehir turizmi yoğunlaşıyor. Mersin ve Adana'da yatak kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan planda, faaliyetlerinin tüm yıla yayılması için turizmin çeşitlendirilme gerektiği vurgulanıyor. Doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği, mağara turizmi ve sualtı dalış turizmi, sağlık turizmi, kongre ve fuar turizmi, kıyı ve kruvaziyer turizmi, gençlik ve spor turizmi, kültür ve inanç turizmi, gastronomi turizminin bölgede potansiyel taşıyan alanlar olarak ifade ediliyor.
Yeşil büyüme stratejisi ile yaşam kalitesini yükselecek
*ÇKA Genel Sekreteri Zekeriya Şarbak: Çukurova Bölgesi: Ulusal kalkınma plan ve programlarında Çukurova Bölgesi için belirlenen temel hedeflerden biri, Türkiye ve Doğu Akdeniz'in lojistik merkezi olması. Bölgeye biçilen ikinci temel rol ise, bölgenin mevcut ve planlanan boru hatları ve enerji üretim tesisleriyle dünyanın en önemli enerji dağıtım üslerinden biri olması. Bu üst ölçekli öngörüler ile belirlenen çerçeve içerisinde yerel katılım ve görüşler doğrultusunda hazırlanan 2014-2023 Çukurova Bölge Planı, bir yandan lojistik, enerji ve sanayi dallarında bölgenin üretmekte olduğu katma değeri yükseltmeyi hedeflerken, diğer yandan sosyal uyum ve bütünleşmeyi sağlamayı, insan kaynaklarını geliştirmeyi, ‘yeşil büyüme' stratejisi çerçevesinde çevresel koruma-kullanma dengesini gözetmeyi ve kentsel yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlamaktadır.
Çukurova Kalkınma Ajansı, 2014-2023 Çukurova Bölge Planını taslak olarak yayınladı. Hazırlanan plana göre, farklı alanlarda 6 strateji hedefi çizilirken, öncelikli amaç üretim üssü olmak.
Belma BAĞRIK
ADANA - Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) 2014-2023 Çukurova Bölge Planını taslak olarak yayınladı. Hazırlanan planda farklı alanlarda 6 strateji hedefi çizilirken, öncelikli amaç uluslararası çekim merkezi ve üretim üssü olmak olarak belirlendi. Bu amaca ulaşabilmek için lojistik merkez ve enerji üssü olma hedefleri temel rol olarak oynayacak.
Türkiye'nin 2023 hedefi baz alınarak 10 yıllık perspektifte Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından hazırlanan Çukurova Bölge Planında, Adana ve Mersin'in mevcut potansiyelleri ve yapılması gereken öncelikli işler belirlendi. Planda, iller ve bölgeler bazında yapılan analizler ışığında İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana (Çukurova) metropoliten bölgelerinin bölgesel çekim merkezi olarak ülke içinde odak noktası olduğu ifade ediliyor. Çukurova Bölgesi, önemli bir dış ticaret kapısı olarak da ülke için vazgeçilmez merkezlerden biri olarak değerlendirilirken, ulusal programlarda bölgeye biçilen temel rol ise, bölgenin mevcut ve planlanan boru hatlarıyla dünyanın en önemli enerji dağıtım üsler arasına girmek. Çukurova Bölgesi'nde özellikle Adana'da Yumurtalık, Tufanbeyli ve Ceyhan İlçeleri termik santral yatırımları ile Mersin'de Gülnar, Mut ve Silifke İlçeleri rüzgar enerji santrali yatırımları dikkat çekerken, Silifke'nin Akkuyu Nükleer Santral ile de öne çıkıyor. Hidroelektrik santral (HES) yatırımlarının ise Adana'nın kuzeyine ve Mersin'in geneline yayıldığı ifade edilen planda, Mersin'e kurulabilecek rüzgar enerji santralı (RES) güç kapasitesi 3 bin 531 MW iken Adana'da kurulabilecek rüzgar enerjisi santralı güç kapasitesinin 898 bin 72 MW olduğu kaydediliyor. Bölgenin ayrıca Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ve Hatay ili İskenderun, Dörtyol ve Erzin ilçeleri ile birlikte düşünüldüğünde bir enerji üretim merkezi olma yolunda ilerlediğine dikkat çekiliyor. Ceyhan'a gelen petrol miktarının 2015 yılına kadar 500 milyon varile çıkarılması hedeflenirken, bu noktada enerji koridoru olması beklenen bölgede Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ve devam eden büyük ölçekli enerji yatırımlarının tamamlanarak faaliyete geçmesi gerektiği vurgulanıyor. Ceyhan Bölgesi'nin farklı kalite ve özelliklerdeki ham petrolün uluslararası piyasalara sunulabildiği, rafineri, petrokimya tesisleri ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihraç terminalinin bulunduğu entegre bir enerji merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Planda, ayrıca bölgenin yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli açısından oldukça zengin olmasına rağmen henüz bu potansiyeli yeterince kullanamadığı söyleniyor.
Bölgenin stratejik konumu avantaja dönüştürülmeli
Çukurova Bölgesi, coğrafi konum itibariyle Ortadoğu'nun kapısı olarak nitelendiriliyor. Çukurova Bölgesi'nin dış ekonomik coğrafyası olarak belirlenen ülkelerdeki nüfusun toplamı yaklaşık 120 milyon iken bu komşu coğrafyanın ekonomik büyüklüğü ise yaklaşık 600 milyar ABD doları ile ifade ediliyor. Planda dış ticaretle ilgili şu bilgilere yer veriliyor: "Çukurova Bölgesi yakın ekonomik coğrafyası ile beklenen düzeyde yoğun ve derin bir ekonomik ilişki geliştirebilmiş değil. Çukurova Bölgesi yakın ekonomik coğrafyasına 243,6 milyon dolar ihracat gerçekleştiriyor. Bölgenin ihracat rakamlarına bakıldığında ilk sırada 725 milyon dolarla Irak geliyor, onu Almanya, Rusya Federasyonu, İtalya ve İspanya izliyor. Bu beş ülkeye yapılan ihracat bölgenin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 44'ünü oluşturuyor. Çukurova Bölgesi sahip olduğu ulaşım ağı ve lojistik imkânları sayesinde Türkiye'deki bölgeler içinde, hinterlandı ile dış ekonomik coğrafyası arasındaki ticarî ilişkilerde taşıyıcı rolü oynamaya ve bir "hub" teşkil etmeye en yakın bölge. Bu avantajın kaynakları Çukurova Bölgesinin sahip olduğu karayolu, demiryolu, limanı, boru hatları ile inşa edilmekte olan havalimanı ve lojistik köydür. Ulusal düzeyde planlanan ve hayata geçirilen demiryolu, karayolu, havayolu ve liman yatırımları ile Çukurova Bölgesi'ne ulaşımda bir üs olma misyonu yüklendiği gözleniyor. Bölgenin bu misyonu yerine getirebilmesi ve bunu bir rekabet avantajına dönüştürebilmesi için taşıma modları arasında uyumun sağlanması, özellikle limana gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından gelen yükün kesintisiz ve en kısa sürede hedef noktaya aktarılabilmesi gerekiyor. Bu nedenle havayolu-demiryolu-karayolu-denizyolu bağlantılarının sistematik bir biçimde ve yüksek teknolojiye sahip bir altyapı çerçevesinde kurulması önem arz ediyor."
İmalat sanayinde rekabet gücü artmalı
Planda, Gayrisafi Katma Değeri (GSKD) kişi başına 9,431 TL olan Çukurova Bölgesi'nde GSKD içinde en yüksek payı sırasıyla hizmetler, sanayi ve tarım sektörlerinin aldığı kaydediliyor. 'GSKD içinde tarımın payının büyüklüğü dikkat çekici" denilen planda, hem ülke ekonomisinin büyüme oranının üzerinde büyüyen hem de sektörün ulusal büyüme oranından yüksek olan sektörlerin ormancılık ve tomrukçuluk, deri, imalatı, temel eczacılık ürünleri, kauçuk ve plastik ürünler ve mobilya imalatı olduğu ifade ediliyor. Bölgede öne çıkan orta ve yüksek teknolojili sektörler ise kimyasal madde ve ürünler, makine ve teçhizat imalatı ve motorlu kara taşıtları imalatı.
Orta ve düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik çalışmaların teşvik edileceği aktarılan planda, kümelenme potansiyeli olan sektörlerde kümelenme çalışmalarının yanında ortak tasarım ve yenilik merkezlerinin oluşturulması, ileri teknoloji, yüksek verimlilik ve markalaşmayı teşvik edecek sektörler arası teknoloji merkezlerinin kurulmasının destekleneceği belirtiliyor. Çukurova Bölgesi'nin dış ticaretinin gelişimine bakıldığında ise 2008 yılından itibaren önemli yükseliş gösteren bölgenin 2011 yılında ülke ihracatının yüzde 2,29'unu gerçekleştirdiği gözleniyor. Bölgede 2002 yılında 128 ülkeye ihracat yapılırken, 2011 yılında ihracat gerçekleştirilen ülke sayısının 167'ye yükseldiği belirtiliyor.
Turizmde çeşitliliğe gidilmeli
Bölgenin doğal, tarihi ve kültürel açıdan çok zengin olduğu belirtilen planda, bu değerlerin turizme kazandırılması ile bölge ekonomisi içinde turizmin payı artacağının ve yeni istihdam olanaklarının yaratılacağının altı çiziliyor. Çukurova Bölgesi'nde 2011 yılında tesise geliş sayısının, toplam 1 milyon 37 bin 289 olarak gerçekleşirken, çoğunlukla yerli turiste hitap eden bölgedeki yabancı turist ağırlığı ise yaklaşık yüzde 11 civarında. Planda, bölgedeki turizm işletme belgeli konaklama tesislerinde 3, 4 ve 5 yıldızlı otel kapasitesinin yaklaşık yüzde 75 olarak kaydedilirken, Mersin'de turizmin, Mersin İnovasyon Stratejisi kapsamında şehrin lokomotif sektörlerinden biri olarak belirlendiği aktarılıyor. Mersin turizminde en büyük pay deniz ve inanç turizmi. Adana'da ise iş, sağlık, fuar, etkinlik, kültür gibi alt çeşitlerden oluşan şehir turizmi yoğunlaşıyor. Mersin ve Adana'da yatak kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan planda, faaliyetlerinin tüm yıla yayılması için turizmin çeşitlendirilme gerektiği vurgulanıyor. Doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği, mağara turizmi ve sualtı dalış turizmi, sağlık turizmi, kongre ve fuar turizmi, kıyı ve kruvaziyer turizmi, gençlik ve spor turizmi, kültür ve inanç turizmi, gastronomi turizminin bölgede potansiyel taşıyan alanlar olarak ifade ediliyor.
Yeşil büyüme stratejisi ile yaşam kalitesini yükselecek
*ÇKA Genel Sekreteri Zekeriya Şarbak: Çukurova Bölgesi: Ulusal kalkınma plan ve programlarında Çukurova Bölgesi için belirlenen temel hedeflerden biri, Türkiye ve Doğu Akdeniz'in lojistik merkezi olması. Bölgeye biçilen ikinci temel rol ise, bölgenin mevcut ve planlanan boru hatları ve enerji üretim tesisleriyle dünyanın en önemli enerji dağıtım üslerinden biri olması. Bu üst ölçekli öngörüler ile belirlenen çerçeve içerisinde yerel katılım ve görüşler doğrultusunda hazırlanan 2014-2023 Çukurova Bölge Planı, bir yandan lojistik, enerji ve sanayi dallarında bölgenin üretmekte olduğu katma değeri yükseltmeyi hedeflerken, diğer yandan sosyal uyum ve bütünleşmeyi sağlamayı, insan kaynaklarını geliştirmeyi, ‘yeşil büyüme' stratejisi çerçevesinde çevresel koruma-kullanma dengesini gözetmeyi ve kentsel yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlamaktadır.